Düşmanı çok, haini ve mankurtu bol bir millet

TOGG’a, TCG ANADOLU’ya ve en son KAAN’a bile dudak büken; görmeyen, duymayan kafası gitmiş, kalbi ölmüş, her türlü ihaneti normalmiş gibi kanıksamış bu gafillerden, KAAN’ın uçuşu sonrası, Allah’tan ümit kesilmez ama iyi hâl beklentisini artık askıya almanın zamanı gelmiştir.

DÜN kadar yakın bir geçmişte “Yerli Malı Haftası” yapılırdı okullarda. Sınıflarda sıraların üstü, evde annelerin hazırlayıp çocuklarına verdiği kuruyemişlerle donatılırdı.

Fındık, fıstık, ceviz, leblebi, -badem var mıydı acaba- herkesin bahçesinde bol bol yetişen meyveler… Toprağa düşse çekirdekleri, Allah’ın hayat verdiği ürünlerle Yerli Malı Haftası kutlanırdı. Bir Amerikan bezi vardı, öldüğümüzde sarıp sarmalanıp kefenlendiğimiz, bir de elimizi yüzümüzü yıkadığımız Arap sabunu…

Sanayide, özellikle savunma sanayiinde esamemiz bile okunmuyordu. 1974 Temmuz’una kadar Kıbrıs için elimiz kolumuz bağlıydı; harekâttan sonra Amerikan boykotunu yedik, uçaklarımızın lastiklerini bile bulamıyorduk, benzin alamıyorduk. Kaddafi yardım etmeseydi, hâlimiz haraptı.

Rahmetli Özal döneminde biraz kıpırdanmalar yaşandı, en azından bazı adımlar atıldı ancak içeriden ve dışarıdan öylesine kuşatılmıştı ki ülkemiz, her hayırlı proje akamete uğratılıyordu.

Üç beş tezgâhta üretilen bir avuç mermi hariç, neredeyse ihtiyacımızın tamamı yurt dışından alınıyordu. 15 Temmuz işgal girişiminden sonra ordumuzun, emniyet güçlerimizin eğitimlerde kullandığı mermilerin tedarikinde bile sıkıntılar yaşanmıştı. Batı, artık bize ne silah satıyordu, ne de önceleri sattığı silahların yedek parçalarını veriyordu.

Bizim neslimiz, çocukluğumuzdan itibaren yokluktan varlığa doğru çok hızlı bir süreç yaşadı. Ancak, Sayın Erdoğan’la birlikte çağ üstüne çağ atladık. Yollardan, köprülerden, tünellerden, denizaltı ulaşımlarından, Devlet’in hizmet verdiği binaların neredeyse tamamının inşâsından bahsetmeyeceğim.

İnanan bir Lider’in sahip çıktığı ve yönlendirdiği bir avuç beyin ekibiyle özellikle savunma sanayiinde iğneyle kuyular kazıldı. Özel sektörün önü açıldı, teşvikler sağlandı. Tezgâhlar büyütüldü, yurt dışında ödül üzerine ödül kazanan çeşit çeşit silahlar üretildi. Hatırlar mısınız, Sayın Erdoğan “5 Babayiğit”i sırtlarını sıvazlayarak, inanç aşılayarak ne büyük zorluklarla bir araya getirmişti. TOGG şimdi en çok satılan elektrikli millî aracımız. Türkiye’nin ilk yerli ve millî savaş uçak gemisi TCG ANADOLU, göz bebeğimiz…

29 Ağustos 2013’te HÜRKUŞ, 29 Nisan 2014’te BAYRAKTAR TB2, 20 Mart 2019’da AKSUNGUR, 6 Aralık 2019’da BAYRAKTAR AKINCI, 14 Aralık 2022’de KIZILELMA, 25 Nisan 2023’te HÜRJET, 27 Ekim 2023’te BAYRAKTAR TB3, 28 Aralık 2023’te ANKA III ve 21 Şubat 2024’te de Türkiye’nin, motoru kalorifer peteğine benzetilerek dalga geçilen 5’inci nesil Millî Muharip Uçağı KAAN göklerde… Motor çalıştırıldı, havalandı, 13 dakika sonra sorunsuz olarak piste döndü. Allah izin verirse 2028’de envantere girecek.

Savunma sanayiindeki bu olağanüstü başarılarımız, kanına mikrop bulaşmamış insanlarımızı sevindirmesi ve hatta KAAN’ımız göklerde süzülürken gözyaşlarına hâkim olamayışları, alkışlamaları, emeği geçenlere duaları gayet normal.

Anormal olan hâl, beynini kiraya verenlerin gafletlerinde hâlâ ısrar etmeleri…

KAAN’ın uçuşuyla ilgili Yunanistan basını dâhil bütün dünya elde edilen büyük başarıyı takdir ederken, bizim muhalif basının tamamının sessiz kalması, Cumhur İttifakı dışındaki muhalefet liderlerinin ya sağır ve kör veya duygusuzca bir iki cümleyle geçiştirilen takdirsiz tebrikleri öyle böyle anlaşılırken, peşlerinden giden milyonların akıl tutulmalarından sonra kalplerinin de ölüme duruşu, gerçekten çok üzücü.

Çok iyi çalıştılar… CHP tabanını yavaş yavaş PKK’lılaştırdılar. Barajı geçsinler diye PKK’nın partisine oy verdirttiler. FETÖ ile aynı yatağa girdiler. Seçim listeleri bile ortaklaştı. Zehri azar azar verdiler. Bir yandan Atatürk’ü dillerinden düşürmüyorlar, al bayrak diyorlar; diğer yandan bütün hainlerle kol kola yürüyorlar. Ve taban, bu hâli yavaş yavaş kabullendi, benimsedi, doğru yol bildi.

İyi Partili ve dağınık Ülkücülere bakıyorsunuz. Kalp ritimleri bozulmuş, kan temizlenmiyor. Zehri ala ala millî duyguları körelmiş. Yönlendirmelerle her türlü ihanetin içinde kaybolmuşlar. Bir saniye bile düşünecek takatleri kalmamış. Dün CHP’yle iç içe geçiş sağlayıp kısmen oy verenler, bugün direkt oy vereceklerini söylüyorlar. Bir Ülkücünün, aday kim olursa olsun CHP’ye oy vermesi, yakın siyâsî tarihi unutmayanlar için çok acıdır.

Millî Görüş temsilcilerinin de gözleri görmez, kulakları duymaz olmuş. AK Parti’nin İstanbul’u kaybettiği zaman Saadetli İl Başkanı’nın yaptığı kin dolu konuşma kulaklarımda hâlâ çınlıyor. Sonraki Millet İttifakı süreci malûm. Şimdi de Yeniden Refah Partisi aynı saflarda. Allah rahmet eylesin, Erbakan’ın bütün hayâllerini bir bir gerçekleştiren Erdoğan’a besledikleri kinleri “Millî Görüş”ün millîliğini tüketmiş, sadece kuru ve yavan görüşleri kalmış. Erbakan’ın 28 Şubat sürecinde buram buram terleyen yüzünü dahi unutmuşlar. Kinlerinde boğuluyorlar ama heyhat, farkında bile değiller.

TOGG’a, TCG ANADOLU’ya ve en son KAAN’a bile dudak büken; görmeyen, duymayan kafası gitmiş, kalbi ölmüş, her türlü ihaneti normalmiş gibi kanıksamış bu gafillerden, KAAN’ın uçuşu sonrası, Allah’tan ümit kesilmez ama iyi hâl beklentisini artık askıya almanın zamanı gelmiştir.

Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin Bey’den istirhamımdır: Sayın Bakanım, tez elden “Yerli Malı Haftası” uygulamasını tekrar başlatalım ve anaokulundan üniversite son sınıfa kadar mecburî kılalım. Çocuklarımızın önüne, TOGG, TCG ANADOLU, HÜRKUŞ, BAYRAKTAR TB2, AKSUNGUR, BAYRAKTAR AKINCI, KIZILELMA, HÜRJET, BAYRAKTAR TB3, 28 Aralık ANKA III ve KAAN’ın maketlerini koyup uzay hayâlleriyle hemhâl olan “yerli” ve “millî” bir neslin yetiştirilmesi için seferberlik başlatalım.

Düşmanı çok, haini ve mankurtu bol bir milletin geleceği ancak böyle kurtulur…