Dünyanın kilidi Erdoğan

ABD’yi NATO üzerinden Finlandiya ile gözleyen, Tahıl Koridoru Anlaşması’nı bir çırpıda uzatan, NATO’da bulunup da Rusya’yla tek başına diplomasi kuran, Çin’in muhtaç olduğunu her plânda gösterdiği Türkiye fotoğrafını kim bu hâle getirdi sizce?

ÇİN Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Jin-ping, yeniden Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri seçilmesinin hemen ardından Rusya’ya giderek Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Çin Devlet Başkanı Şi’nin Rusya Devlet Başkanı Putin için kullandığı “sevgili dost” hitabı dünyada çok konuşuldu. Zira Çin devlet kültürüne göre bu hitap, Çin’in diplomaside bulunduğu bir tarafa kolay kolay yöneltmediği bir değerli söz.

Ve Şi’nin Putin’e özellikle ifade ettiği bir cümle, hassaten ABD ve AB’yi hedef alarak sarf edilmiş bir tarza sahip: “Şu an yüz yıldır görmediğimiz değişimler oluyor. Ve bu değişimlerin öncüsü biz, ikimiziz!”

Aslında iki ülke de siyaset gereği temkinli olmanın kitabını yazmış birer istihbarat devleti. Çin’in son süreçte Rusya’yı Ukrayna’daki hamleleri hususunda doğrudan desteklemediğini gördük zira. Ancak iki ülkenin karşısına aldığı doğrudan güç ABD ve AB olduğu için Şi’nin sözünü okurken daha ileri bir derinliğe inmemiz gerekiyor.

Bu süreçte Çin’e baktığımızda, sözüm ona Suudi Arabistan ile İran arasındaki husumete ticarî plânda bir uzlaşma getirdiğini görüyoruz.

Bugün ABD’deki idarenin İngiliz ekseninde olmadığına odaklandığımızda, Çin ile İngiltere’nin yürüttüğü Bir Kuşak Bir Yol projesini izlediğimizde ve AB’nin ABD’den etkilenerek batan bankalarını gördüğümüzde, AB danışıklı İran’ın sözde Çin ile aynı ideolojiye de sahip olarak ABD’nin büyük şeytan çerçevesine oturtulduğu düzlemde Suudi Arabistan’la diyalog kurması mühim. Zira bunu tek başına Çin yapamaz. ABD’deki Windsor karşıtı hegemonyanın Suudi Arabistan’la da anlaşamadığını biliyoruz ve bu yüzden iki ülkenin buluşmasını İngiliz aklının yönettiği Çin’in organize ettiğini düşünebiliyoruz.

Peki, Şi’nin yeni düzeni yöneten iki ülkeye ek olarak zikretmediği ülke hangisi?

Bugünkü ABD yönetiminin ve AB’nin eline almak istediği Türkiye. Ve daha ilerisi, Rusya ile iletişim kurabilen tek lider olarak Recep Tayyip Erdoğan!

“Düşmanımın düşmanı dostumdur”, samimiyeti ortadan kaldıran bir diplomasi ölçütü. Maalesef işleyen politika da bu. ABD, AB ve bu ikisini yöneten globalist aklın karşısında kilit bir geçit olarak Türkiye ve mevcut lideri Erdoğan, Rusya ile Çin’in kendi arasında adını zikredemediği özne.

Nisan ayında Karadeniz doğalgazını kullanıma sokacak olan Türk Hükümeti, daha sonra Rusya ile imzalanacak merkez hattı anlaşmasıyla Bir Kuşak Bir Yol’un geçidi olmanın üzerine muazzam bir koz ekleyecek.

Düşünebiliyor musunuz, 11 ilini vuran depremlerin hemen üzerine yüz binlerce konutu sadece bir senede yapacağına garanti veren, hemen üzerine bütçeye büyük bir külfet getiren EYT sorununu çözdükten sonra bir de en düşük emekli maaşını 7 bin 500 liraya çıkaran, bu sırada millî savunma teknolojileri hamlelerini bir bir sahneye çıkaran bir Türk Hükümeti var. Bu işaretlerin her biri, “Ekonomiyi endişe etmeyin, sadece biraz daha dişimizi sıkacağız!” demiyor mu?

ABD’yi NATO üzerinden Finlandiya ile gözleyen, Tahıl Koridoru Anlaşması’nı bir çırpıda uzatan, NATO’da bulunup da Rusya’yla tek başına diplomasi kuran, Çin’in muhtaç olduğunu her plânda gösterdiği Türkiye fotoğrafını kim bu hâle getirdi sizce?

Tek tabanca bir delikanlı olarak “Üçüncü Abdülhamid” lakabını da alması bundan olsa gerek. Allah yâr ve yardımcısı olsun!