BİLGİSAYAR virüslerinden biyolojik
virüslere nasıl gelindi?
Bill
Gates, son kitabı “Bir İklim Felâketinden Nasıl Kaçınırız?” (How to Avoid A
Climate Disaster?) ile yeniden gündeme geldi.
120
milyar dolarlık servetiyle Microsoft’un kurucusu olan Bill Gates, gelecekte insanlık
için virüslerin en önemli tehditlerden biri olduğu yönünde yaptığı çalışmalar ve
açıklamalardan dolayı Coronavirüs konusunda da komplo teorileriyle sıkça
gündeme gelmişti.
Dijital
dünyada yasadışı ya da kötü niyetli zararlı yazılımlar için de “virüs” kelimesinin
“bilgisayar virüsü” kavramında kullanıldığını unutmayalım.
Virüsler nasıl çalışır? Bilgisayar
virüsleri, biyolojik virüslerin insandan
insana bulaşması gibi, bir bilgisayardan diğerine bulaşabilirler. Örneğin,
uzmanların tahminine göre, “Mydoom” adlı solucan, Haziran 2004 tarihinde bir
gün içerisinde çeyrek milyon bilgisayara bulaştı. 2000 yılındaki bir diğer
vakada ise “I Love You” virüsü, benzer etkileri yarattı.
An itibarıyla bilişim dünyasında on binlerce
virüs bulunmakta ve her gün yenileri tespit edilmekte. Bulaşma ya da yayılım
şekillerindeki çeşitlilikten ötürü virüslerin nasıl çalıştıklarını tümü için
geçerli olacak şekilde özetlemek zor. Ancak, genelde çeşitli virüs tiplerini
belirtmek için kullanılan geniş kategoriler bulunuyor. Ayrıca en güzel örnek,
spam virüsü…
Bill Gates’in bir yazılım devi şirketin
kurucusu olarak bilgisayar virüslerine karşı kullanılmak zorunda kalınan antivirüs
programlarından nasıl bir kazanç elde ettiğini bilmiyorum. Ama bilişim
dünyasındaki virüsler konusunda uzmanlaşmış olması beklenen biri olarak Bill
Gates’in, araştırmaları, yatırımları ve çalışmaları ile insanlığın geleceği
için biyolojik virüslere dikkat çekmesi zaten çokça konuşulmuştu.
Şimdi son kitabı hakkında bir değerlendirme yazısından
öğrendiğim kadarıyla iklim değişikliği üzerine yazdıkları ve kitabında dikkat
çektiği hususlar, hepimizin etkilerini yaşadığımız çevresel felâketlerin
kaynağından bahsediyor.
Henüz hayatımızın ilk gündem maddesi olmasa
bile yakın gelecekte, maalesef hepimizin kaçınılmaz olarak birinci gündem maddesi,
küresel iklim değişikliğine bağlı su kıtlığı, kuraklık, arazi bozunumu, aşırı
hava olayları, doğal felâketler, geri döndürülemez seviyede sınırına geldiğimiz
biyo-çeşitlilik kaybı ve ekosistemin bozulması olacak gibi görünüyor.
Çok büyük bir parasal gücü olan Bill Gates’in
dünyadaki pek çok devletten daha fazla bütçe ayırarak 2000 yılında kurmuş
olduğu Bill & Melinda Gates Vakfı marifetiyle başta sıtma, açlık ve iklim
değişikliği olmak üzere küresel sorunları çözmeyi amaçladığı biliniyor. Vakıf
kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar ışığında Bill Gates tarafından iklim
değişikliği ile alâkalı paylaşılan bazı rakamlar ve başlıkları aktarmak
istiyorum.
Ne kadar komplo teorisi kurarsak kuralım, bu
teorilerin gerçekliği ne olursa olsun, Bill Gates’in kitabında bahsettiği iklim
değişikliği kaynaklı küresel tehditler hepimizin gündemine zaten girmiş
durumda.
Madem Bill Gates hepimizi ilgilendiren küresel konulara
ilgi duyup birçok devletten daha fazla kaynak ve bütçe sağlamak sûretiyle araştırma
yapıyor ve bu sayede birtakım somut veri ve bulguları ortaya koyuyor, biz de bu
alanda üreteceği çözüm önerilerini de duymaya devam edecek görünüyoruz.
Öyle ki, son kitabı olan “Bir İklim Felâketinden
Nasıl Kaçınırız?”, iklim
değişikliği hakkında bilmemiz gereken iki sayıya yer veriyor: Her yıl dünyanın
atmosferine kattığımız sera gazı miktarının 51 milyar ton olduğu ve bu miktarın
azaltılması değil, sıfıra inmesinden başka çaremizin olmadığı…
Meselâ Covid-19 sürecinde azalan üretime rağmen
karbon salınımında sadece yüzde 5 seviyesinde bir azalma olduğu gerçeği
hakkında çok daha güçlü çözümler bulunması gerektiğine işaret ediyor.
Ulaşım sektöründe özel araçlardan ziyade
uçaklar, gemiler ve kamyonların toplam emisyonun içindeki payının yüzde 16 gibi
yüksek bir seviyede olduğunu belirtiyor.
Diğer yandan dünyadaki çimento üretiminin tek
başına tüm emisyon değerinin yüzde 31’ini ürettiğini; o kadar ki, 1 ton çimento
üretiminin 1 ton karbondioksit salınımına sebep olduğunu belirtiyor.
Gates’e göre ABD, tek başına yılda 96 milyon
ton çimento üretiyor. Ancak Çin’in son 16 yılda ürettiği çimento miktarının ABD’nin
son yüzyılda ürettiğine denk olduğunu ifade ediyor. Çin’in tek başına ürettiği
çimento kaynaklı emisyon miktarını düşünebiliyor musunuz?
Dünyadaki ineklerin dünyanın toplam emisyonuna
katkısının yüzde 4 olduğunu, bunun yerine et üretiminde bitki temelli yenilikçi
ürünlerin tercih edilebileceğini ifade ediyor.
Taşımacılıkta temiz (yakıt) hidrojen teknolojisini,
et üretiminde bitki temelli et üretimini, çimento için geri kazanılan
karbondioksitin kullanılması teknolojisini kullanmak gibi önerileri olan Bill
Gates, sıfır emisyonlu elektrikli otomobil gibi teknolojilerin desteklenmesini
önemli buluyor.
Devletlerin bu yöndeki hedefleri desteklemesi
hâlinde “Yeşil Prim-Green Premium” isimli bir sektör doğabileceğini ve küresel
emisyonun sıfırlanması hedefinden başka seçeneğimizin olmadığını söylüyor.
Sıfır karbonlu çimento, çelik üretimi,
taşımacılık, ısıtma ve soğutma (iklimlendirme) sistemleri gibi konularda yaklaşık
iki düzine şirket ve çeşitli yaklaşımlara 1 milyar dolar yatırım yaptığını
belirtiyor.
2050 yılında dünyada sıfır emisyon hedefi için
sera gazlarını ortadan kaldıracak teknoloji ve politikalara odaklanmamız
gerektiğini söylüyor.
Diğer taraftan, “Küresel Gündem” adıyla bilinen
2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, iklim değişikliği, ekonomik eşitsizlik,
yenilikçilik, sürdürülebilir üretim ve tüketim gibi 17 adet farklı başlıkta tüm
devletlere, kendi önceliklerine ve dünyanın karşı karşıya olduğu çevre
sorunlarına uygun olarak benimseyecekleri hedefler tanımlamakta ve açık
rehberlik sağlıyor. Böylelikle gelecek nesillerin haklarına halel getirmeksizin
günümüz kaynaklarından koruma ve kullanma dengesi gözeterek istifade etmek ve
her alanda yaşamı sürdürülebilir kılmak üzere ortak hedefler belirlenmiş ve bu hedeflerin
takibi sağlanabilir durumda.
Bu çerçevede Bill Gates’in asıl niyeti nedir?
Covid-19 sürecindeki iddialarda olduğu gibi
küresel iklim değişikliği konusundaki yatırımlarından dolayı çıkarı ya da gizli
gündemi nedir?
Açıkçası bu soruların cevaplarını bilmiyorum ama
şunu biliyorum ki, küresel iklim değişikliğinde geri dönülemez noktaya çok
yakınız.
Ya hep birlikte bu konuda bütüncül yaklaşımlarla
çözüm geliştiririz ya da hep beraber dünyanın nasıl yaşanamaz hâle geldiğini
izleriz!