Dûn-

Birkaç gün ağla ve hazmet. Yeminin ipek mendilinde saklı hâlâ ve hizası kalıcı belleğinde. Unutmayacaksın Lamia, çünkü yola çıkmadan yolda kalanlardansın! Herkesin böyle ihtişamlı bir kaybedişi olmaz. Kaybedişin kursağında kalan tortudur ve tadı zehir…

YOL göründü. Lamia, yazgına göç nakşedilmiş! Kalk ve başla heyecanına! Dizginleme hislerini, çocukça ne kadar yanın varsa hepsini toparla! Arın kendinden ve göster dünyaya!

Göç, ürkütmeli mi seni, yoksa sevindirmeli mi? Yüzün gülüyor ve göğsünde kesik nefesler birikiyor. Ürküyor ve seviniyorsun. Öyleyse Lamia, yeminini et ve çık yola! O yemini gönlünün hizasında, ipek mendilinde sakla! Yolunu kesecek haydutların erişemeyeceği o hizada…

Yeminini ettin. Bu yemin uykusuz bırakacak seni. Bohçanı hazır et Lamia, yolun ucu görünmüyor sana. Bir vaatten yoksun bu göç, belirsizlik, övünerek takındığı bir tavır... Zamansız ve izsiz koyuyor seni. Yalnızca görmeni istediği yeri aydınlığa bırakıyor, gerisi meçhul. Fıtrat bu ya, meçhulden korkar insan. Sen de fıtratına uy, onu ezip geçme ve kork Lamia! İçindeki bu korku, zifiri bir sorgu başlatsın ve tedbir getirsin sana. Azığını bol tut, mataranı güneşten koru. Yola çıkmadan elbiselerini hazır et, onları gecelerce yama ve eteklerine yaralı ellerinin sadakası olacak nakışlar ekle.

İnan bana, nakışlara ihtiyacın olacak. Onlar neşe getirecek sana; onlara gözün değdiğinde muzip bir çehreye bürüneceksin. Yamalı elbiselerini bol tut; su ve köpük bulamadığın olacak bu göçte. Yolda elbiselerinin kirleneceğini bilirsin Lamia. Ve hattâ bu, gizleyemediğin insanca bir coşku biriktirir içinde. Kirlenerek temizleneceğine inanırsın sen. Âdem’in hikâyesiyle bir tutarsın elbisendeki çamuru, tozu.

Fakat Lamia, göç için bu kadar cesur olma. Ya bir yanılgıya düşersen, ya hikâyeleri ayırt edemeyecek karanlığa erişirsen? Elbisenin en temiz tonunu unutacak kadar kirlenir ve kurtuluşun olan kumaşın rengini unutursan?

Yanına fazladan elbise al, elbiselerin tövbelerin olsun. Onları tekrarla ve sakla Lamia, suya ve köpüğe eriştiğinde kirlerinden arınmak için. Gönlünün ağırlığını da kat bohçana, yaşlarını kat. Böylelikle yolda iken rüzgâr estiği yere çekemez seni.

Hazırlanmak ne yıpratıcı! Bütün varlığını ortaya döküyor insan. “Yolculuğumda varlığımdan hangi parça bana eşlik edecek değerdedir?” diye düşünmekten ve bu ayrıştırmanın sonunda tüm yaşamı o değere kavuşamayan kof varlıklarla çevrili olduğuna şâhit olmaktan yorulur insan Lamia. “Ne çok şeyi yük etmişim ömrüme!” ağıtı diline dolanır insanın. İzin ver, hazırladığın bohça huysuz, uykusuz ve aç bıraksın seni bugünlerde.

Bu delirten yorgunluktan keyif alacaksın, biliyorum; çünkü rüyaların var. Yola çıktığın an anlayacaksın ne iyi ettiğini. Ettiğin masraf yerini bulduğunda şarkılar söyleyeceksin ve ahenkle dans eden kimseler bulacaksın göç ettiğin tuzlu topraklarda.

Lamia… Bohçan hazır… Şimdi geriye yalnızca yola çıkman için doğacak güneş ve leyl vaktince uykularını kaçıracak hesapların kaldı. Göç esnasında başına gelecekleri düşün ve tüm felâketlere karşı zihnî bir kuşanmayla karşılık bul. Yolunu haydutlar keserse, ne olur? Şiddetli bir fırtına bulursa seni, sele kapılırsa varın yoğun, bohçanı unutursan bir yerde? Kaybedersen yolunu, benliğini? Boğuş, sağ çık, bul, yitirdiğine kavuş!

Tüm olacakları yaşa ve her ihtimâli sayıkla. Olasılıkları hesap et, insansın ya! Ne yazık, bir ihtimâli unutuver!

Öyleyse şimdi düşündeki göç için yalnızca yola çıkmak kaldı Lamia!

Güneşe kavuştun… Bohçanı yüklendin, seni büyüten diyarın kapısına yasladın sırtını ve vedâlaştın onunla. Göçünü başlatacak adımı atmaya yeltendiğinde, yüzünde korkuyla karışık ânî bir şaşkınlık belirdi. Yol yok, iz yok… Kumdan çizgini bir el dağıttı Lamia, sen dün gece hesaplarını bir Tanrı gibi yaparken. Göçsüz kaldın! Bohçan sana şimdi yalnızca koca bir yük; yığılıp kaldı toprağa. Yolculuk için hazır ettiğin azıklar ellerinde kaldı. Yamalar ve nakışlar boşa! Masrafların yerini bulmadı, şarkı ve ahenkten noksan kaldın. Çehren eski sûretine kavuştu Lamia. Sevinsen mi buna, oturup ağlasan mı, bilemedin…

Birkaç gün ağla ve hazmet. Yeminin ipek mendilinde saklı hâlâ ve hizası kalıcı belleğinde. Unutmayacaksın Lamia, çünkü yola çıkmadan yolda kalanlardansın! Herkesin böyle ihtişamlı bir kaybedişi olmaz. Kaybedişin kursağında kalan tortudur ve tadı zehir…

Dünyada göç yalnızca böyledir, bundan başkası değil.

Ya!