MÜBÂREK gün ve gecelerin
değerlendirilmesi, üzerinde konuşulması, yorumlar ve yazılar yazılması, çok
önemli ve hassas alanlarda okuyucuyu ve dinleyiciyi tatmin eden konferanslar,
paneller düzenlenmesi ve açıklamalar yapılması ne kadar güzel!
Söz söylemek,
yeterli bilgi ve birikimli olmayı gerektirir. Yazmak için daha da ileri
seviyede araştırmalar yapmak çok önemli bir ayrıntıdır…
Rahmet Elçisi,
örnek ahlâkı, El-Emîn oluşu, kendisine duyulan derin sevginin gönüllere ilmek ilmek
işlenişini sözlere ve toplumsal bilince aktarmak amacıyla her yıl daha yüksek,
istekli, heyecanlı bir şekilde dünyaya gelişlerini hatırlamak, O’na yakın olmak
için gece ile gündüzü duâ ile birleştirmek ne güzel!
Yakarmak ve
yönelmek, arındırmak ve kendimizi denetlemek, nerede olduğumuzu bilmek ve zamanla
bütünleşerek huzura giden yollarda varsa çamur, ayrık otu ve dikenleri temizlemek
gerekmektedir. Millî ve mânevî değerlerimizin şükür ve duâ merkezleri olan
camilerimizde yapılan mevlit programlarını seviyorum. O gece ve akşamlarda
evdeysem ailenin iftar sofrasında olmanın lezzetini yaşıyor, kendi
serinliğimdeki nefeslerimle geceye hazırlık yapıyorum.
Akşam ve yatsı
vakitlerinde duâ görevlerimi ifa edip televizyonlarda, kazâ namazları öncesinde
mevlit dinlemek beni dinlendirmekte ve bana duygu yüklemektedir. Eğitimli ve
güzel sesler çoğu zaman damlalarla süsleniyor, yüreğim gözlerimle bütünleşiyor.
Dünyaya gelişlerinin ilk saniyelerindeki değişim ve belirtilerin tatlı
gülümseyişiyle okudukça rahatlıyorum. Dinlediklerimle zirveye ulaştığımda
yerimden kalkıyor, diz değiştiriyor, masamda ne varsa bir yudum ya da bir lokma
alıyorum.
Bu davranışlar
için beynim hiçbir talimat vermiyor. Tamamen istendik ve kendi seyrinde, gayr-i
ihtiyârî, vaktin zamana teslimiyetiyle anlık uzanışlar... Okuyorum, günlük
bilgi ve birikimlerimi sürekli besliyor, duâya teslim oluyorum.
Geceye uzanan,
karanlığı aydınlatan ne kadar güç varsa, uzakları yakın, yakında görünen
uzaklarımı avuçlarımda toplayıp yüz sürmenin, gül suyu sunmanın, kenetlenmiş
kalp ve ellerin beraber yol hazırlığında olmalarının ötesinde, gönül birliği
içinde gülümseyişlerini bilmek, görmek ve dahi hissetmek rahatlıktır. “Ol” emri istikametinde saniyeleri
dakikalara gönderişi izlerken, akşama ve sabaha “Merhaba!” demenin ne güzel bir
sesleniş olduğunu muhataplarla paylaşıyorum. “Ol”manın bıraktığı rahatlığın
içinde ne varsa, nefes nefese “Devam!” diyebilmek için selâm verip uyumak
istiyorum.
Tenim Sabâ mâkâmında
bir şarkının kendi ekseninde döndükçe, karanlığımın kendi içime saldığım
aydınlığım olduğunu biliyor ve gördüğümde üşüyorum. Hissediyor, titriyor, soğuk
dakikalarıma renksizce “Merhaba!” diyor. Don tutmuş havaya inat, tenime dokunan
sıcak, dört yanımda dönüp duruyor. Sessizlik içinde öğrendiklerim ve
öğreneceklerim nasıl yaşamam gerektiği konusunda kendi yanlışlarım ve
doğrularımı karıştırmadan gül aşkıyla nefes almamı sağlıyor. Şükrediyorum ki,
beynimi kontrol altında tutuyor, mevcût söylemlerin sağlıklı tahlilini
yapıyorum. Kendimi teslim ettiğim dinimi biliyorum ve mutluyum.
Nefsin insanı
olumlu ve olumsuz anlamda nasıl teslim aldığını çok iyi bilenlerdenim. İnsan
bir sorunla karşılaştığında, kalbinin kapılarını sürekli açık tutmalıdır. “Doğru
tercih” gereklidir.
Su üzerine yazı
yazmak için asla bir gayretim ve talebim olmamıştır. İlâhî esintilerin
kalpleri okşadığı, asra bedel olduğu gecelerde, “Duâlarımın Mâkâma ulaştığını
bilseydim, hayatıma olumlu yansırdı” diye
düşünüyorum.
Bugünlerin feyzi
üzerimize, rahmeti geçmişimize, bereketi evimize, nûru ahretimize, sıcaklığı
yuvamıza dolsaydı. Kalabalık ailelerin günümüze yansımış hâliyle sofralarımızın
dolup taştığı hâne büyüğü olarak yaşamaya hazırdım.
“Felek ferman
dinlemez” denilse de, feleğe talimat verecek Mâkâmın yetkileri benim
bilinmezlerim arasındadır. Anlaşılan ve anlaşılmayan, istenen ve istenmeyenler
hânesinde üzerime yürüyen akıntıların ağırlığını sürekli hissediyor ve
kurtulmak istiyorum…
Kelkit yüreklim! Dalgalarla
dostluğun, sulara dalışın ve akıntıya teslim oluşun mânilerle beslendiği
kültürün kendine has güvenliği ve huzuru vardı. O varsa hedefte, millî ve
mânevî dünyamın bütün meyveleri tüm dalları eğecek kadar dolu olur, güneş
yanmışlığında kızarır ve olgunlaşmaya doğru yol alırdı.
Fetih yüreklim!
Yıldızları selâmlayıp ufukları avuçlarımızda toplarken, mavinin bütün
tonlarından göz sefâmıza tatlı bir sunum yapıp tarihin derinliğinde sefere
çıkmak için hazırlıkları tamam etmek gerek. Yol gitmek, yolcuya yoldaş olmak için;
ben, sana teslim oluyorum.
Teslimiyetim,
fetih yüreğinedir. Vaktim, millet aşkıyla tamamlanmış bir tas ayran serinliği
güveninde hizmet aşkımla var olmaktadır. Her şeyi anlıyorum; Türk-İslâm ikilisi
adına belleğimde ne varsa, hayat damarlarımda güvenle dolaşmaktadır. Zaman çok
kısa ise, ömür uzatmanın çabası beyhudedir. Acele ve ecele “Merhaba!” demenin
neresinde olmam gerekirse oradayım.
Ankara’ya kar
yağıyor. Ara sokaklarında Dikimevi’nden Abidinpaşa’ya doğru yürüyorum. Eski
mahalleme gidiyor olmam yoruyor beni. Yokuşları sevmiyorum. Dikmen yamaçlarında
çocuklar tahta üzerinde aşağıya akmaya çalışıyorlar. Ben yürümeye…
Akşamlarım kendi
sessizliğimde yol bulmaya çalışıyor. Yıldızlar selâmıma cevapsız kalırken, Ay ise
pas vermiyor. Uzadıkça uzuyor geceler.
Hasret yüreklim!
Her şeyin yolunda olduğu günlere yakın olmak istiyorum. Şiirin dörtlükleri
arasında sörf yapan, dalgalarıyla dans eden güfte samîmiyetiyle bestekârlara “Merhaba!”
diyorum. Piyanonun duşlarında kulaklarımıza akan bir şarkının ritmi kadar
tanıdık, bilindik olmalı her şey. Su sesi kadar ûdî, rüzgâr okşayışınca dokunmalı
istediğince...
Ah şu
edebiyatçılar! Şairler ve bestekârların birlikteliğini bir türlü anlamazlar ve
sağlıklı da anlatmazlar...
Söz söylemek,
yeterli bilgi ve birikimli olmayı gerektirir. Yazmak için daha da ileri
seviyede araştırmalar yapmak çok önemli bir ayrıntıdır. Beklentilerin umut mâkâmında
ses verdiği anlarda tatlı bir ney sesi özlemiyle ufukların ardına otağ kurmak için
hazırlık yapmak ve mükemmeli üretmek
için malzemenin tam olması gerek. “Herkes kendi vaktinin gelmesini
beklemektedir” denir, olgunlaşma vaktinden önce dönüşüm gerçekleşmezse dolu
vurur, ayaz üşütür; susuz kalıp kuruma faslı başlarsa, yaprak yığını üstünde
gönül küskünü yeşermişler nemli sabahlara mecbursa, vakti beklemek nice olur?!
Doğru çözümler,
kalp kapıları açık bir olgunluğun aritmetik tablolarında daha sağlıklı sonuca
ulaşacaktır. “Doğru tercih”, sağlıklı beyinlerin elinde hizmet alanında
kullanıldığında, toplumun, milletin ve dahi devletin yarınları bahar
güzelliğinde, kendinden emîn olarak hasat mevsimine doğru güvenle yol
alacaktır.
Gerçekler, hayâl
içindeki hayâller değildir!
Okuyorum, günlük
bilgi ve birikimlerimi sürekli besliyor duâ vaktim, sana teslim oluyorum.