Dramın şiddeti her geçen gün yükseliyor

İsrail ne kadar vahşileşirse Filistin direnişi de o kadar kavileşiyor. Birinci ve İkinci İntifada, 2004, 2020, 2016 Çatışmaları ve zaman zaman Filistinli grupların birleşmeleri bunun en nemli göstergeleri.

İSRAİL bir ayı aşkın bir zamandır insanî ve vicdanî değerleri ayaklar altına alarak ve hiçbir hukuk tanımayarak Gazze’de katliamlarına devam ediyor.

10 binin üzerinde insan katledildi. 30 bine yakın insan yaralandı. Yaşam alanları yerle bir edildi. Hastane veya ibadethane ayrımı da yapılmadan her yer bombalanıyor.

Bu yeni bir şey değil aslında; İsrail kurulduğu günden bu yana sistematik olarak Filistinlilerin topraklarını gasp ediyor. Onların yaşam alanlarını her geçen gün daraltıyor. Kendi vatandaşlarını ise gasp ettiği yerlere yerleştiriyor. İsrail, Gazze’yi açık hava hapishanesine çevirdiği yetmiyormuş gibi yakıp yıkıyor.

Dünya, özellikle de Batılı devlet yönetimleri ise suspus bekliyor. Hatta bu vahşete destek oluyor. ABD, katliamların son bulması için BM’nin girişimlerini de veto ederek adeta katliamın devam etmesi için İsrail’e alan açıyor.

Batı dünyası İsrail’i maddî olarak da destekliyor. Geçmişten bugüne ABD’nin İsrail’e olan yardımları yüz milyarlarca doları aştı. İsrail bu yardımlarla askerî gücünü her geçen gün güçlendirdi. Güçlendikçe de acımasızlığı arttı ve katliamlarını derinleştirdi.

Yıkım artıyor

Son saldırılarda 10 binin üzerinde insan hayatını kaybetti. 30 bin yaralı var. Bunun dışında İsrail insanî yardımları engellediği ve hastaneleri bombaladığı için sağlık hizmetleri durma noktasına geldi. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, Gazze’de bulaşıcı hastalık riski giderek yükseliyor. Tespit edilebilen on binlerce ishal, 50 binin üzerinde solunum yolu enfeksiyonu vakası var. 15 bine yakın cilt enfeksiyonu vakası mevcut. Binin üzerinde suçiçeği vakası bulunuyor. Bunlar savaş ortamında tespit edilebilenler. Bir de tespit edilemeyen vakalar var.

Ayrıca kanser hastaları kemoterapi alamıyorlar. BM’ye göre tahminî 1 buçuk milyon Filistinli yerinden edilmiş durumda. Diyaliz hastalarına diyaliz hizmeti verilemiyor. Katliamların getirdiği psikolojik yıkımın ise tespitini yapmak imkânsız.

Şiddet körükleniyor

Tüm bunlar şiddeti iyice körüklemekten başka bir şey doğurmadı, doğurmayacak da.

Çünkü İsrail ne kadar vahşileşirse Filistin direnişi de o kadar kavileşiyor. Birinci ve İkinci İntifada, 2004, 2020, 2016 Çatışmaları ve zaman zaman Filistinli grupların birleşmeleri bunun en nemli göstergeleri. Her ne kadar Türkiye gibi birkaç ülke dışında İslâm ülkelerinde Filistin direnişine destek ve İsrail katliamlarına karşı kayda değer tepkiler verilmese de İslâm ülkelerinde Filistin direnişine olan kamuoyu şuuru ve sahiplenmesi zirvede. Üstelik İsrail, her ne kadar Batılı ülke yönetimlerinden kayıtsız şartsız destek görse de Batı kamuoyu ve Batılı halklar nezdinde bu desteği her geçen gün kaybediyor.

Yani İsrail yakıyor, yıkıyor, öldürüyor ama istediği sonucu alamıyor. İşgal ettiği topraklardan çekilmediği müddetçe de alamayacak.