Dönme dolap

En tepeye geldiğinde ondan mutlusu yoktu artık. Sanki bütün dertleri geride kalmıştı. Büyük bir heyecanla ceplerindeki diğer hayâllerini de karıştırmaya başladı. Şimdi hangi birinden başlayacağını bilemiyordu. Derin bir nefes alıp, elleri cebinde, gözlerini kapattı. Aşağıya doğru inmeye başladığını hissettiğinde gözlerini açtı. Dünyayla arasına kurduğu duvarlar bir bir yıkılmaya başladı.

DURDU. Önünden hızla akan bantta defolu ürünleri ayıklayıp peşinden gelen diğer ürünlere de göz gezdirdi. Bandın hareket etmediğini anlayınca o da durdu. Öğle arası gelmiş olmalıydı. Fakat zihnindeki düşünceler hiçbir ivme kaybetmeden akmaya devam ediyordu.

Kendini bildi bileli bu fabrikada çalışıyor, hep aynı şeyleri yapıyordu. Her gün aynı makinenin başında aynı işi yapmak alışkanlık hâline geliyordu da bunu yaparken düşüncelere dalıp kaybolmak alışkanlık hâline gelmiyordu. Sanki önündeki banttan kafasında da bir tane vardı ve yaşadığı anıları ve hayâllerini kalbinin boşluğuna doğru durmadan taşıyordu. Eliyle bir ürünü seçerken zihnindeki hayâli de ayıklamaya çalışıyor bazen, elleri birbirine dolanıyordu.

Eve gittiğinde yine aynı sessizlik ve soğuk duvarlarla karşılaşmak istemediği için arkadaşlarının tavsiyesi olarak bir yerlere gitmeye karar verdi. Böylece zihninde dönüp duran aynı duygu ve fikirlerden kurtulacağını düşündü. Evine yakın bir AVM vardı. Yalnızlıktan bunaldığı için kalabalıklara karışıp kendi hikâyesini zihninden bir an olsun uzaklaştırmak istedi. Fakat AVM’nin girişindeki bölüme takılıp kalmış ve içeri dahi girememişti. Girişte güvenlik kontrolü için insanlar çantalarını sürekli hareket eden bandın üzerine koyuyor, kendileri de başka bir yerden geçtikten sonra çantalarını alıp ilerliyorlardı. Öylece durmuş, izliyordu. “Hanımefendi, bakar mısınız?” sorusuyla irkilse de gözlerini girişten alacak gibi değildi. Hareket eden banda takılı kalmıştı. İki üç kez uyarılmasının sonunda kendine geldi. Çantasını koydu ve ilerledi.

Mağazanın kaç katlı olduğunu anlamaya çalıştı, sayamadı. İçine göz gezdirirken üst kata çıkan yürüyen merdivene takılı kalmıştı bu sefer gözleri. Sürekli bir hareketle oluşan ve kaybolan basamaklar… Beyninde akan bant da hâfızasına yürüyen merdivenle birlikte insan yüzleri taşıyordu. Bu sefer uyarılmayı beklemeden zor da olsa gözlerini çevirdi ve hızla oradan çıktı.

İşe gitti. Önündeki bantla zihnindeki bant yine karışmaya başlamıştı. Böyle zamanlarda patronunun sert bakışlarına maruz kalıyordu. Bu bakışlar zihnindeki bantta şekillenip kayarak oradaki göle düşüyor, bütün sessizliği ile yitip gidiyordu. O an göle bir taş düştü ve o sesle bütün zihnini uyandırdı sanki. Başını kaldırdığında, patronu bu hatâlarını tekrarlarsa onu kovacağından bahsediyordu.

Burada çalışırken kaybetmişti ailesini teker teker. O zamanlar daha küçüktü. Başına gelen bütün sorunlarla yüzleşmenin yolunu bu bantta bulmuştu. Tıpkı önündeki bandın bir şeyleri saklamak için paketleme yapması gibi, o da burada çalıştığından, yapamadığı tüm şeyleri paketlemeye karar vermişti. Böylece ileride istediği zaman paketini açarak hayâlini gerçekleştirecekti.

Zihninde akan bantta paketlediği hayâllerini eteklerinin ceplerinde biriktirmiş, zamanı geldiğinde onları bozdurup harcayacağı günü bekler olmuştu. Patronunun şiddetli bakışları ardında elini cebine attı. Uzun zamandır dokunmaktan artık ezberlediği hayâlini aldı ve hiçbir şey demeden fabrikadan çıktı. İnsanların arasına bir karışıp bir uzaklaşarak, küçükken ona çok büyüleyici gelen fakat hiç binemediği dönme dolabın önünde durdu. Cebinden çıkardığı hayâlini bir jeton gibi kullanarak kapıdan girdi ve boş yerlerden birine oturdu.

Kafasındaki bant hâlâ akıyor, o ise dönme dolapta dönüyordu. Yavaş yavaş yükseldi. Görüş alanı genişledikçe ayrıntıların ne kadar küçüldüğüne şâhit oldu. En tepeye geldiğinde ondan mutlusu yoktu artık. Sanki bütün dertleri geride kalmıştı. Büyük bir heyecanla ceplerindeki diğer hayâllerini de karıştırmaya başladı. Şimdi hangi birinden başlayacağını bilemiyordu. Derin bir nefes alıp, elleri cebinde, gözlerini kapattı. Aşağıya doğru inmeye başladığını hissettiğinde gözlerini açtı. Dünyayla arasına kurduğu duvarlar bir bir yıkılmaya başladı. Artık her şey akmayı bırakmış, dönüyordu. Durdu.

Kendine gelmek için gözlerini sıkı sıkı yumdu. Patronunun sesi gittikçe artmaya başladı. Hâlâ başı dönüyordu. Patronuna, bir daha olmayacağına söz vererek önündeki banda baktı. Ve paketlemeye devam etti…