Donetsk ve Lugansk’ın tanınması ne anlama geliyor?

Aslında asıl hedef Ukrayna değil; Çin, Rusya, Türkiye ve Türk devletlerinin ekonomik ekseninin Doğu’ya kaydığı günümüzde Londra-Pekin hattında bulunması. Bunun kontrolü İngiltere, ABD ve diğer Batılı devletlerin elinde olsa çok sorun olmayacak. Peki, Çin, Rusya, Türkiye ve Türk devletleri buna izin verirler mi? Cevap “Hayır!” olduğuna göre savaş ihtimâlleri ve dünyanın kafasının ağrıması giderek artacak demektir.

HİÇBİR ülke kendi sınırının sıfır noktasında kendisine tehdit oluşturacak bir oluşuma izin vermez. Ancak kendisinin izin vermeyeceği oluşumlara karşı durmasına rağmen kendisi başka bir ülkede oluşumlar içinde olabilir. Bu tamamen güç ile ilgilidir.

Devletler politikasında ülkeler, menfaatleri ve güçleri noktasında yayılmacı ve savunmacı politika izlerler. Irak ve Suriye’de olanlar tam da böyle bir güç ekseninin ortaya koyduğu durumlardır. Batı’nın güçlü devletleri gelip bu tür yeraltı ve petrol zengini Müslüman ülkelere çeşitli bahanelerle girip oranın kaynaklarını alıp götürüyorlar.

Irak’a giren ABD Petrol Bakanlığını, Maliye Bakanlığını, Nüfus Dairesini, kütüphaneleri ve müzeleri asker ile koruyarak ne var ne yok hepsini alıp götürdü. Para, altın ve değerli madenleri alan ABD’nin nüfus ile bu kadar ilgilenmesi o zamanlarda pek dikkat çekmemişti.

Yıllar sonra iki büyük gelişme oldu. Birincisi, yönetime gelenlerin büyük kısmı göbekten İngiltere’ye bağlı hâle getirildi. İkincisi ise, nüfus üzerinde oynamalar yapılırken Suriye ve Irak’ın kuzeyinde bir terör devleti kurmaya kalkıştılar. Türkiye buna izin vermedi. Rusya ise yüzyıllardır kurduğu sıcak denizlere inme hayâlini gerçekleştirdi.

Bugün Batı ve ABD, Rusya’nın burnunun dibinde yeni bir NATO üyesi ülke oluşturmak istemektedir. Bunu birinci ağızdan onaylayan ABD Başkanı Biden, Putin’e diplomatik bir dille, “Yanı başınızda bir NATO devletine tarafız” demiş oldu.

Ukrayna’nın doğusundaki Donbass’ın nüfusunun çoğu Rus vatandaşı ve Rusya burada asker bulunduruyor. Ukrayna ise bağımsız bir devlet olarak Avrupalı gibi yaşamak ve öyle hayat sürmek istiyor. Ukrayna’nın böyle bir isteği olabilir ama NATO üyesi olması durumunda bu, ABD’nin burada silah depolaması anlamına da gelir. Rusya gerek bu nedenle, gerekse kendisine yakın bir yönetimi bahane ederek Donetsk ve Lugansk’ı tanıyan kararnameyi imzalayıp Ukrayna’nın içine doğru askerî hareketlilik başlattı.

Biden’in Ukrayna’nın NATO üyesi olmasını desteklemesinin ardından Putin, “Ukrayna’nın NATO’ya katılma ihtimâli bizim için bir tehdittir” diyerek ihtimâli ortadan kaldıracağına işaret etti. Rusya açık açık Ukrayna’nın NATO üyesi olmasını istememektedir. Buna engel oluşturmak için attığı Donetsk ve Lugansk’ı tanıma adımları İngiltere’den ses verdi.

İngiltere’nin gitmek üzere olan Başbakanı Boris Johnson, Minsk Anlaşması’nın işlemez hâle geldiğini ifade etti. Hiç vakit kaybetmeden Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’le telefonda görüşen Johnson, aslında İngiltere’nin doğuya doğru ilerleme politikasının ne kadar darbe aldığını da görmüş oldu. Çünkü İngiltere nasıl ki Irak’ta yönetime sahip olmuş ise, Pekin-Londra Demir İpekyolu hattında da söz sahibi olmak istiyor. Aksi durumda yakın gelecekte Batı diye bir şey kalmayacak ortada. Rusya’nın bu adımının, İngiltere’nin hedefinin aslında yarısını yerle bir ettiğini söyleyebiliriz.

Aslında Putin, Donetsk ve Lugansk’ı tanıma ve Ukrayna’ya girme ile yanlış yapsa da Batı’nın doğuya ilerleme politikasını da hedef alan doğru bir adım atmış oldu. Batı’nın çırpınışları sadece Ukrayna için değildir.

Hiçbir bağımsız ülkenin topraklarının başka bir ülke tarafından işgal edilmesi desteklenemez. Ancak ortada çıkar ve güç odaklı bir politika Batı’ya Ukrayna üzerinden kafa tutuyor. Burada Ukrayna’nın atacağı adımlar çok önemli. Devlet aklı işte burada devreye girmelidir. En azından Ukrayna’nın NATO ve AB’ye katılmaya şimdilik ihtiyacı olduğu görünse de yakın gelecekte buna gerek kalmayabilir. Batı bunu bildiği için sadece kendi çıkarları açısından Ukrayna’nın yanında yer alıyor. Yakın geleceği çok iyi gören Putin, hem Kazakistan, hem de Ukrayna üzerinden Batı’nın Pekin-Londra hattında iddialı olduğunu ortaya koyuyor.

Bu coğrafyada ve Pekin-Londra hattında Çin, Rusya, Türkiye ve Türk devletleri olmadan ticaret yolunun sağlıklı işlemesi zor görünüyor. İngiltere işte bunun için Ukrayna ve Kazakistan olayından sonra hedefine Türk devletlerini koydu. Fransa, Almanya ve ABD de Pekin-Londra ticaret hattında aktif olmak istiyor. Bu hedef için Kazakistan ve Ukrayna’ya oynuyorlar. Sıra Türk devletlerine gelecek. Bu durum doğrudan Rusya’yı da tehdit ettiğinden, Putin bir kalemde uluslararası hukuku ayaklar altına alıverdi. Zira hukuk bir tarafı beslememeliydi.

Batı şimdilik Rusya’ya karşı sadece yaptırım düşünebilir. Zira İngiltere, Fransa, ABD, Rusya ve Çin beşlisi kendilerini iyi tanırlar. Doğrudan Rusya’yı hedefe alamazlar. İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın ardından İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss da Rusya’nın yaptıklarının yanlış olduğunu ifade ederek sadece “yaptırım” diyebildi.

Burada dememiz o ki, Rusya yanlış bir şeyler yaparken İngiltere’nin sesinin bu kadar yüksek çıkması, İngiltere’nin kuyruğuna bastığını gösterir. Zira Türkiye üzerinden bir operasyonu başaramamış ABD ve Batı, Ukrayna üzerinden doğuya doğru ilerleme derdinden asla vazgeçmeyecektir. Buna mecburlar. Tarihin yönü değişti. Artık nehir Doğu’ya doğru akıyor. Şimdilik ekonomik açıdan durum böyledir.

Bunu gören Türkiye, Ukrayna’nın yanında yer alarak bağımsız bir ülkeye haksız müdahalenin doğru olmadığını göstermiş oldu. Ukrayna’ya da İHA satarak zaten desteklemişti. Ukrayna Rusya’ya karşı İHA kullanmayacak gibi görünüyor. Zira Rusya Türk İHA’larının Ermenilere neler yaptığını biliyor.

Aslında asıl hedef Ukrayna değil; Çin, Rusya, Türkiye ve Türk devletlerinin ekonomik ekseninin Doğu’ya kaydığı günümüzde Londra-Pekin hattında bulunması. Bunun kontrolü İngiltere, ABD ve diğer Batılı devletlerin elinde olsa çok sorun olmayacak. Peki, Çin, Rusya, Türkiye ve Türk devletleri buna izin verirler mi? Cevap “Hayır!” olduğuna göre savaş ihtimâlleri ve dünyanın kafasının ağrıması giderek artacak demektir.

Burada köprü görevi gören Türkiye’nin de çok iyi politikalar izlemesi zorunludur. Zira 2023 öncesinde Batı’nın Türkiye üzerine oynadığı oyunlar 15 Temmuz öncesinden çok daha şiddetli. Batı’nın Türkiye için aklından geçirdikleri, Rusya’nın Ukrayna için yaptıklarından çok daha fazla olduğu unutulmamalıdır. Baharla birlikte her şeyi yapabilecek strese sahip bir Batı, asla fırsatı kaçırmayacaktır. Bunun için Türkiye çok dikkatli olmalıdır.