AFGANİSTAN’da iktidarı ele
geçirene kadar daha çok geçmişteki katı uygulamaları ile dünyanın tanıdığı
Taliban, dünyanın gündemine oturuş durumda. Ama bu kez ılımlı açıklamaları,
geçmişe yönelik özeleştirileri ve bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğine dair
verdiği ılımlı demeçlerle gündemde. Bu nedenle dünya kamuoyu da Taliban’ı
değişik yönleriyle merak etmeye başladı.
1994
Eylül’ünde Molla Muhammed Ömer ve elliye yakın medrese talebesinin öncülüğünde
kurulan Taliban, çeyrek asrı aşkın zamandır Afganistan’ın kaderinde önemli bir rol
oynuyor. Pakistan ekolü medreselerde eğitim gören öğrencilerin kuruluşunda
etkili olduğu Taliban’a birkaç ay içerisinde çoğu Pakistan medreselerinde eğitim
gören 15 bin kişi katıldı. Bu nedenle örgütün kuruluşunda Pakistan’ın etkisi
olduğu hemen tüm otoritelerce kabul ediliyor.
Kurulduktan
yaklaşık 2 ay sonra Afganistan’ın önemli eyaletlerinden Kandahar’ı ele geçiren
Taliban, Kandahar’ı ele geçirdikten sadece 2 ay sonra Afganistan’daki 12 eyâleti
daha ele geçirmeyi başardı.
Taliban,
Sovyet İşgali’nin sona ermesinden sonra kendi içinde iktidar mücadelesi veren
Afganistan’da İslâmî esaslara dayanan yönetim kurma isteği ve yolsuzlukla
mücadelede etkili olma vaadi ile kısa sürede ülke sathında sempati toplamayı
başardı. Taliban, 1996’da yani kurulduktan sadece 2 yıl sonra Afganistan’da
iktidarı ele geçirdi.
Fakat
uygulamaya koyduğu katı kurallar, kamusal alandaki sert yaptırımlar, özellikle
kadınlara yönelik kısıtlayıcı yaklaşımlar ve Dünya Kültür Mirası Listesi’nde
yer alan eserlere yönelik geliştirdiği yıkıcı uygulamalar nedeniyle şimşekleri
üzerine çekmeye başladı.
Bu
arada ülkenin kuzeyinde Taliban’a karşı bir direniş başladı. Ahmet Şah Mesut ve
Raşit Dostum liderliğindeki Kuzey Direnişi, kuzeydeki kentleri Taliban
yönetimden kurtardı. Günümüze kadar da bu bölgeler Taliban karşıtlarının kalesi
olarak kaldı.
Taliban
özellikle Ahmet Şah Mesut’un direnişine karşı sürekli başarısız oldu. Defalarca
Ahmet Şah Mesut’a başbakanlık teklif edildiyse de Ahmet Şah Mesut bu teklifleri
reddederek Taliban’a hep karşı durdu. Kendi hâkimiyeti altındaki bölgelerde de
başta kadın hakları olmak üzere çok sayıda ılımlı uygulamayı hayata geçirdi.
Taliban bir türlü direnişini kıramadığı Ahmet Şah Mesut’u 9 Eylül 2001’de bir
suikast sonucu öldürdü. Mesut’un öldürülmesinden sonra ülkeyi tamamen ele
geçireceğini düşünen Taliban, istediğini elde edemedi.
Taliban,
11 Eylül saldırılarından sonra ABD öncülüğündeki koalisyon tarafından hedefe
konuldu. 11 Eylül saldırılarının faili olarak görülen El-Kaide militanlarını ve
örgütün lideri Usame Bin Ladin’i ABD’ye vermeyi reddeden Taliban’a karşı ABD
öncülüğünde bir harekât başlatıldı. ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri havadan
hedefleri vururken, Sovyet dönemindeki mücahit gruplar da karadan Taliban’a
karşı harekât başlattı. Çok geçmeden, Taliban ülkedeki hâkimiyeti yitirdi. Ama
özellikle kırsal alanda sosyolojik desteğini korudu.
Savaş
sırasında hayatta kalan çoğu Taliban liderleri ya ülkenin dağlık bölgelerine ya
da Pakistan’a geçti. Bu liderlerin çoğu yakalanamadı. Yakalanan bazı liderlerse
ya esir askerlerle takas olarak kullanıldı ya da kısa bir hapis hayatından
sonra serbest bırakıldı.
Taliban
lideri Molla Muhammed Ömer ve sonrasında Molla Muhammed Ömer’in yerine geçen
Ahtar Muhammed Mansur öldürülse de, Taliban lider sorunu yaşamayarak ideolojik
bütünlüğünü korudu.
(Devam edecek…)