
15’inci Dünya Doğu Türkistanlılar Kardeşlik Buluşması ve 6’ncı Millî Birlik Şûrâsı, dünyanın 30’dan fazla ülkesinden gelen ve 40’tan fazla sivil toplum kuruluşunun temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleşti.
Şûrâ’ya Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği ev sahipliği yaparken, üç gün süren oturumlar 23 Eylül 2023’teki ilk oturumla İstanbul’da başladı.
Buluşmaya dünyanın dört bir yanından Doğu Türkistanlı aydınlar, devlet adamları, akademisyenler, çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Aksakallılar ve Doğu Türkistan dâvâ öncüleri katıldı. Buluşmanın açılış töreni, Türkiye ve Doğu Türkistan millî marşlarının okunmasının ardından Kurra Hafız Abducelil Qari’nin Kur’ân-ı Kerim tilâvetiyle açıldı.
Buluşmanın açılış konuşmasını yapan Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği ve Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan, dünyanın dört bir yanından gelen tüm konuklara teşekkür ederken, diasporadaki Doğu Türkistan dâvâsının mevcut durumu ve Doğu Türkistan’daki insanlık dışı zulmü özetleyen bir konuşma yaptı. Oğuzhan, bu hareketin Doğu Türkistan’ın bağımsızlığına yönelik attığı ilk adımdan bugüne gelinen noktayı özetleyerek, yeni dünya düzeni kurulurken doğacak fırsatlardan istifade etmenin önemine vurgu yaptı. Ayrıca Doğu Türkistan’ın bağımsızlığına yönelik atılan kutlu adımların mazlum halkın kurtuluşuna vesile olması temennisinde bulundu.
Oğuzhan’ın konuşmasının ardından 15 yıllık serüvenin bugüne kadar az olmayan cefa ve meşakkatler sonucu geldiği noktayı anlatan Türkçe altyazılı bir kısa film katılımcıların seyrine sunuldu. Ardından kanaat önderi Abdulkadir Yapçan, bir teşekkür konuşması yaparak Doğu Türkistan dâvâsının vatan ve toprak dâvâsı olduğunu, artık bu kutlu dâvânın küreselleştiğini, işgalci ve soykırım suçlusu Çin’in iddia ettiği gibi “Doğu Türkistan’ın hiçbir zaman Çin’in bir parçası olmadığını, o topraklarda Türklerin İslâm ile şereflendirildiğini, dünyaya uygarlık yayılan toprakların şu an işgal altında olduğunu ve halkın sistematik soykırıma maruz bırakıldığını, gelinen noktada Doğu Türkistan dâvâsının insanlık dâvâsı olduğunu” söyledi.
Ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) 78’inci Genel Kurulu’ndaki konuşmasında Uygur meselesini gündeme getirdiği için teşekkür ederken, “Xinjiang adını kabul etmememize rağmen, bu noktaya dikkat çektiği için Amerikan Başkanı Joe Biden’a da teşekkür ederiz” ifadelerini de kullandı.
Akabinde Katar Üniversitesi Eğitim Üyesi Dr. Muhammed Ayyash Kubaisi, Dünya Uygur Kongresi Başkan Vekili ve aynı zamanda Uygur Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Erkin Ekrem, 28’inci Dönem Adana İyi Parti Milletvekili Ayyüce Türkeş Hanımefendi, Kanada’dan Rukiye Turduş Hanımefendi, Halil Aydın, kamp tanığı Gülbahar Celilova Hanımefendi, merhum İsa Yusuf Alptekin’in oğlu Erkin Alptekin, 28’inci Dönem Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, İnsan ve Medeniyet Hareketi Başkanı Mehmet Güney ve Sırbistan’dan Türkistan’a pek çok ülkeden çok değerli isimler ayrı ayrı selâmlama konuşmaları yaptılar.
“Doğu türkistan türk toprağıdır”
Ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ahmet Selim Köroğlu, selâmlama konuşmasında Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın selâmını aktararak, bütün dünya Müslümanlarının hâmisi olma sorumluluğunu üstlenen Türkiye’ye ve bu ülkenin Cumhurbaşkanına güvenilmesi gerektiğini, Türkiye’nin bu meseleyi Çin’in veya Batı’nın baktığı pencereden değil, soydaşlık ve kandaşlık gözüyle baktığını vurgularken, “Çin’in toprak bütünlüğüne saygı gösterme” teriminin siyâsî arenada söylenen bir standardizasyon olduğunu, Doğu Türkistan’ın Türklerin toprağı olduğu gerçeğini kimsenin değiştiremeyeceğini dile getirdi ve bu buluşmayı organize edenlerin gayretinden dolayı memnuniyet duyduğunu belirterek başarıların devamını diledi.
Akabinde kürsüye davet edilen Cumhurbaşkanı Danışmanı Ayhan Oğan, Doğu Türkistan bağımsızlık mücadelesini sürdüren kardeşlerini tebrik ederek, yıllar önce ilk kardeşlik buluşmasına tanık olduğunu, sayılı insanlarla başlayan bu kutlu yolda bugünkü manzaranın 15 yıllık cefa ve meşakkatin meyvesi olduğunu, Doğu Türkistan meselesini bir insan hakları meselesi olarak görmenin yetmeyeceğini, özellikle Türklerin özbeöz kan kardeşi olan Uygur olsun, dünyanın neresinde mazlumlara zulmeden olursa Türkiye’nin hep karşısında olacağını, günümüzde oluşmakta olan yeni dünya düzeninde doğacak çeşitli fırsatlardan yararlanmak adına Türkiye’ye önemli bir rol düştüğünü, bu noktada Türk dünyası ile birlikte yeni bir yüzyıla girmeyi ve bu yeni dönemin “Türkiye Yüzyılı” olmasını temenni ettiğini ifade etti.
Ardından Doğu Türkistan sevdalısı, dâvânın en güçlü destekçilerinden AK Parti 23’üncü Dönem Milletvekili ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Celal Erbay, Türkiye’nin Doğu Türkistan dâvâsının her zaman arkasında olduğunu, Türkiye’nin kardeşlerini Medine-i Münevvere gibi kucaklayacağını, Türkiye’nin Uygurların da öz vatanı olduğunu vurguladı.
Daha sonra 26’ncı Dönem AK Parti Siirt Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Yasin Aktay, Doğu Türkistan meselesinin ümmetin dâvâsı olduğunu vurgulayarak, bu buluşmadan anlaşıldığı üzere Doğu Türkistan dâvâsının bütün İslâm âleminin meselesi olduğu, sadece konuşmakla yetinmeyip sorunun çözümü için stratejik plânlar üretilmesi hususuna parmak bastı.
Akabinde Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Desteci, her zaman Doğu Türkistan dâvâsının yılmaz savunucusu olduklarını, 1949’dan bu yana Doğu Türkistan’ın işgal altında ve hâlâ çok sayıda insanın kamplarda tutsak olduğunu söyledi ve bu konuda Türkiye’nin bütün çabalarının hâlâ yetersiz kaldığını dile getirdi.
“Doğu Türkistan Araştırma Enstitüsü kurulmalıdır”
En son kürsüye davet edilen Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz, “Doğu Türkistan sorunu içimizde kanayan bir yaradır. Bu dâvâ büyüklerimizin, özellikle de üç beyefendilerin bize bıraktığı mirastır. Bu dâvânın daha da geliştirilmesi konusundaki düşüncelerim şunlardır: Bu dâvânın akademik alanlarda da iyi bir şekilde geliştirilmesinin ve çözüme odaklı stratejilerin geliştirilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Üniversitelere bağlı özel enstitüler kurulabilir. Doğu Türkistan Araştırma Enstitüsü kurulmalıdır. Doğu Türkistan halk masallarını, romanlarını, hikâyelerini, çeşitli eserleri çocuklara sunmalıyız” ifadelerini kullandı.
30’ü aşkın ülkeden 40’tan fazla sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin bir araya geldiği buluşmanın birinci ve ikinci oturumunda, Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği Başkanı Nurmuhammed Türkistan’ın moderatörlüğünde “Uluslararası Gündemi Perspektifinden Doğu Türkistan Dâvâsı” konu başlığı üzerine Nicat Turgun, Dr. İsam Abdulşafi, Prof. Dr. Muhammed Afendi Salih, Prof. Dr. Yaşar Sarı ve Abdulhakim İdris, katılımcılara sunumlarını aktardılar. Ardından soru cevap şeklinde meşveret ve müzakereler devam etti. Programın ilk günü bu şekilde sona ererken, 24 Eylül’de ikinci şûrâ oturumları gerçekleştirildi.
İkinci günün ilk oturumu “Doğu Türkistan Dâvâsı: Mevcut Vaziyet” temasıyla gazeteci Siracuddin Azizi moderatörlüğünde başladı. Ardından Doç.Dr. Erkin Ekrem, Dr. Kadir Temiz, Prof. Dr. Erkin Emet ve Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği (UDTSB) Genel Sekreteri Abdureşit Eminhacı, Dr. Adil Eruygur ve Enver İsmail, Doğu Türkistan’a ilişkin yaptığı bilimsel çalışmalarıyla ilgili sunum gerçekleştirdiler
Şûrânın üçüncü günü, 25 Eylül’de son oturuma sahne oldu. Japonya, Orta Asya, Avrupa ve Körfez’den gelen konuklar ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri müzakereci olarak konuşmalar gerçekleştirdiler. Japonya’dan gelen katılımcılardan Hacı Kutluk Kadiri, Dr. Seiji Nishihara ve “Doğu Türkistan” kitabının yazarı Kumakura Jun, “İki Dünya Savaşı Arasında Çin, Türk Dünyası ve Japonya” başlıklı çalışmaları ile Çin’in ülke içindeki ve dışındaki siyasetini katılımcılara özetledi.
Ayrıca panel sonunda UDTSB Sekreteryası, Millî Birlik Şûrâsı’nda yapılan çalıştay ve alınan önemli kararlar ile ilgili özet analiz sunumu yaptı. Buna göre şûrâda ele alınan konular şunlar oldu: Doğu Türkistan dâvâsının mevcut durumu, Doğu Türkistan dâvâsına yönelik çözüm önerileri ve tedbirler, Avrupa-Çin ilişkileri, Orta Doğu-Çin ilişkileri, Asya ülkeleri ve Çin ilişkileri, Çin’in ulusal stratejisi ve Doğu Türkistan dâvâsı, bölgesel ve uluslararası faktörler açısından Çin’in gelecekteki durumu, Güneydoğu Asya ve Doğu Türkistan, Doğu Türkistan diasporasının sosyal faktörleri ve siyâsî harekete olan etkisi, Türk dünyasının Doğu Türkistan dâvâsında önemi, “Doğu Türkistan krizi” başlığıyla işgal, soykırım ve diğer alt temalar.
Çalıştaylar ışığında takip edilmesi gereken konular şöyle ele alındı: Çin’in Arap dünyasındaki stratejisi ve çözümleri, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı hususunda uluslararası hukukta tanınırlık yöntemleri, Doğu Türkistan dâvâsında Türkiye’nin önemi ve yükümlülükleri, Doğu Türkistan dâvâsına ilişkin reform önerileri, “Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı neden şart?” sorusuna cevaplar ve diğer alt temalar.
Çalıştaylarda tartışılan ana konular
Millî Birlik Şûrâsı kapsamında gerçekleştirilen çalıştaylarda tartışılan başlıkları da şu şekilde sıralamak önemli: Doğu Türkistan’ın işgal altındaki bir toprak olduğu gerçeğine ilişkin çok sayıda bilimsel gerçekler ve tarihî belgeler; Doğu Türkistan dâvâsını duygusallıktan uzak, uluslararası hukuka ve siyâsî standartlara uygun stratejik plânlarla yürütmek; uluslararası Çin karşıtı hareketten ve siyâsî ortamdan en iyi biçimde yararlanmak; Çin’in İslâm dünyasındaki karalama propagandasına akademik, bilimsel, sosyal ve siyâsî faaliyetlerin yanı sıra sosyal medyanın da etkin kullanımıyla karşı çıkmak; Doğu Türkistan dâvâsıyla ilgili bilimsel araştırmaların güçlendirilmesi ve dâvâ düzeyinin yükseltilmesi; Doğu Türkistan kuruluşları arasındaki işbirliğini güçlendirmek; Çin’in Orta Asya, Güneydoğu Asya ve Afrika’daki yayılmacı politikasının arka görünüşünü ve tehlikelerini ortaya çıkarmak; Doğu Türkistan meselesini aktif olarak dünya gündeminde tutmak için yeni projeler geliştirmek ve Çin tehdidini anlamak; Doğu Türkistan’ın tarihte oynadığı önemli rolü ve kültürel katkılarını insanlığa tanıtmak, dâvânın köklerini sağlamlaştırmak ve böylece daha fazla kitleye ulaşmak; Doğu Türkistan meselesini Müslümanların, Türklerin ve tüm insanlığın ortak meselesi hâline getirmek; Doğu Türkistan meselesinin sadece insan hakları meselesi değil, işgal ve sistematik soykırım meselesi olduğu bilincini arttırmak; bağımsızlık mücadelesinde dimdik duruş ve siyâsî kimlik oluşturmak, uluslararası yasalardan tam olarak yararlanmak ve dost ile düşmanı ayırt etmek; Doğu Türkistan teşkilatlarının kolaylaştırılması ve ıslah edilmesinin yanı sıra kurumlar arası işbirliği mekanizmalarının güçlendirilmesi ve Doğu Türkistanlılar ile Çinli işgalciler arasındaki temel çatışmanın işgal olduğu gerçeğini tebliğ etmek.
Şûrâda öne sürülen çözüm önerileri şunlardı: Doğu Türkistan odaklı uzmanlaşmış araştırma merkezleri ve enstitüleri geliştirmek, Doğu Türkistan teşkilatlarında reformlar yapılması, organizasyonların sistemleştirilmesi, rekabetten işbirliğine geçilmesi, Doğu Türkistan dâvâsı için toplantıların kalitesinin artırılması, gençlerin eğitimine odaklanılması ve çeşitli çalışma gruplarının organize edilmesi; Doğu Türkistan ile ilgili uluslararası arenada ortak ve bilimsel belgelerin kullanılması ve bu bağlamda çeşitli dillerde ortak dâvâ kılavuzu oluşturmak; ekonomik kalkınma ve Doğu Türkistan dâvâsına mahsus ortak fon oluşturmak, Doğu Türkistanlı çocukların istiharî, askerî ve önemli teknik alanlarda yetiştirilmesine özen göstermek; Doğu Türkistan dâvâsında kadınların rolünü güçlendirmek ve kadın çalışmalarını desteklemek, bunun için doğru fikirlerle eğitime destek sağlamak.
Şûrâda, şu konular üzerinde ortak bir kanaate de varıldı: Doğu Türkistan bağımsızlık dâvâsının siyâsî çözümleri, Doğu Türkistan dâvâsının meşrulaştırılmasından geçer. Doğu Türkistan meselesi, bir toprak ve bağımsızlık meselesidir. Doğu Türkistan sorununun çözümü için çeşitli ülkelerde çok taraflı destek imkânlarının yaratılması gerekmektedir. Potansiyel desteğe sahip ülkelerde etkili yollar bulmanın önemli, bunun için Doğu Türkistan’ın durumunu anlayan, destekleyen ve fırsat yaratan devlet kurumları, siyasetçiler, kuruluşlar ve diğer kanallarla birlikte Doğu Türkistan dâvâsına sistematik bir şekilde destek verecek iletişim platformlarının sağlanması gerekmektedir.
Çalıştay sonuçları ise üç ana başlıkta toplandı.
1. Doğu Türkistan dâvâsının ana hedefleri ve en önemli acil adımları belirlemek: Doğu Türkistan dâvâsına fayda sağlayacak uluslararası fırsatların araştırılması, Müslüman ülkelerde Doğu Türkistan dâvâsını güçlendirmek, Doğu Türkistan sorununun SWOT analizinin yapılması önemli adımlar olacaktır.
2. Doğu Türkistan kardeşlik buluşmasının ikinci ve üçüncü günlerinde yurt dışından gelen önemli şahsiyetler, akademisyenler ve konuklarla Doğu Türkistan dâvâsının güçlü ve zayıf yönleri, fırsatları ve tehditleri bilimsel bir şekilde analiz edildi. Ayrıca çalıştaydaki gruplar Doğu Türkistan’ın siyaset, uluslararası ilişkiler, ekonomi, medya ve diğer önemli alanlardaki çalışmaları analiz edildi ve bu analizlere dayanarak pratik çözümler önerildi.
3. Doğu Türkistan diasporası: Millî kimlik krizi ve çözümleri tartışıldı. Mevcut Uygur anadili öğretmenlerinin Uygurca kitaplardan etkin bir şekilde yararlanmaları, ilâve olarak İngilizce sınıfları açmaları ve genel olarak Doğu Türkistan’ın millî kimliğini korumak için gereken tüm adımların atılması vurgulandı.
https://turkistanpress.com/page/6-dogu-turkistan-milli-birlik-surasi-sona-erdi/6082
https://turkistanpress.com/page/6-dogu-turkistan-milli-birlik-surasi-sonuc-bildirisi/6093