CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, hepimizin büyük bir heyecan ve sabırsızlıkla
beklediği o tarihî müjdeyi verdi.
Erdoğan, Fatih sondaj gemimizin Karadeniz’de 320
milyar metreküp büyüklüğündeki bir doğalgaz rezervi keşfettiğini açıkladı.
Bu rezerv, ülke tarihimizin en büyük ve en önemli
enerji keşfi!
320 milyar metreküp neden bu kadar önemli?
Bu rezerv, Türkiye’nin yaklaşık 6-7 yıllık doğalgaz ihtiyacına
denk. Maddî olarak ise 65 milyar dolarlık bir getiri demek.
Ama bu keşfin büyüklüğü ve tarihî önemi, bulunan
rezerv miktarı veya maddî getirisinden kaynaklanmıyor. Bu keşif önemli, çünkü…
1-Türkiye, Mavi Vatan sınırları içinde yıllardır
doğalgaz ve petrol arıyor. Ancak bu faaliyetlerini yakın zamana kadar yabancı
uluslararası şirketler aracılığı ile yürütüyordu. Her ne hikmetse (!) yıllardır
dişe dokunur hiçbir şey bulunamadı.
Biz de kendi sondaj faaliyetlerimizi kendi imkânlarımızla
yürütme kararı aldık. Ve kendi gemilerimiz, çoğunluğu kendi mühendislerimizden
oluşan kendi teknik ekibimizle yola çıktık. Bu stratejik karar ilk meyvesini
kısa sürede verdi.
Türkiye’nin ilk sondaj gemisi olan “Fatih”, bu tarihî
keşfi gerçekleştirdi. Bu keşif çok değerli, çünkü kendi gemilerimiz ve kendi
imkânlarımız ile bu işi başardık. Bu durum hiç şüphesiz diğer sondaj
gemilerimiz ve teknik ekip için de çok önemli bir motivasyon oldu.
Bu işi “başkasına” ihtiyaç duymadan, hem de
profesyonel bir şekilde yapabileceğimizi gösterdik. Her alanda yerli ve millî
adımların kıymeti daha çok anlaşılmış oldu.
2-Bu rezerv, uzmanların tahminlerine göre bölgedeki
çok daha büyük rezervlerin ilk ayağı. Münhasır bölgenin farklı noktalarında çok
daha büyük rezervler olabileceği tahmin ediliyor. Ayrıca diğer bölgelerde de
arama faaliyetlerimiz devam ediyor. Doğu Akdeniz’den çok daha büyük müjdeler
bekliyoruz. Türkiye, Doğu Akdeniz’le birlikte kısa sürede, belki de birkaç yıl
içinde rezerv bakımından dünyada zirveyi zorlayabilir.
Birkaç yıl içinde doğalgaz ithalatından ihracatçı
pozisyonuna geçmemiz işten bile değil. Bulduğumuz rezerv çok daha büyük
keşiflerin habercisi!
3-Enerji pazarında Türkiye yıllardır sadece bir
“enerji koridoru” olma rolündeydi. “Satıcı” Doğu ile “alıcı” Batı arasında sadece
verimli ve güvenli bir köprü pozisyonunda idik. Bununla bile övünüyor, aslında bir
anlamda sadece kendimizi avutuyorduk.
Şimdi ise artık üretici ve ihracatçı oluyoruz.
Jeopolitik olarak Türkiye’nin pozisyonu zaten mükemmeldi. Gerekli altyapı ve
işletme tecrübesine de sahibiz. Sondaj kuyuları enerji nakil hatlarına oldukça
yakın. Bu önemli bir altyapı avantajı ve bulunan rezervlerin kısa sürede
ekonomiye kazandırılması demek.
4-Bu keşif, sadece ülkemizde değil, tüm dünyada
yankılandı. İsrail’in Türkiye’yi bypass ederek Avrupa’ya ulaştırmaya çalıştığı
gaz projesi, yüksek mâliyeti ve coğrafî şartlar gereği çöpe atılabilir.
İsrail’in büyük umutlarla geliştirdiği bu proje, kendi geleceği için çok
önemliydi. Enerji güç demek, para demek, bağımsızlık ve gelecek demek. Rusya ve
İran, Türkiye’ye kafasına göre fiyat veremeyecek.
Enerji kaynağı, günümüzdeki en önemli siyasal silah.
Bu silah, siyâsî anlamda da her alanda ve her masada elimizi güçlendirecek. Bu
keşif hem halka, hem de piyasalara moral verdi. Enerjide dışa bağımlılığı azaltıp
câri açığı azaltmada çok önemli bir rol oynayacak. Olumlu yansımaları kısa
sürede hissedilecektir.
Neden şimdi?
Bu keşif daha önce bulunsa daha iyi olmaz mıydı? Neden
şimdi bulundu?
Keşfin daha önce değil de şimdi bulunması, bence yine
Allah’ın bize büyük bir lütfu. Neden böyle düşündüğümü açıklayayım…
Bölgemizde ve dünyada petrol ve doğalgaz zengini
ülkelerin durumu belli. Neredeyse tamamının ekonomisi enerjiye bağımlı. Bu
yüzden kimisi tıpkı birçok Arap ülkesi gibi çok zengin ama kukla liderlerle
yönetiliyor. Küresel güçlerin oyuncağı ve pazarı pozisyonundalar, onlara mahkûm
edilmişler. Ve işin bir başka yönü, 20-30 yıllık rezervleri var!
Bu rezerv tükendiği zaman üçüncü dünya ülkelerinden
bir farkları kalmayacak. Kimisi tıpkı Venezuela gibi küresel güçler tarafından
uygulanan ambargolar yüzünden perişan durumda; kimisi tıpkı Irak, Libya ve
Suriye gibi parçalanmış hâlde… Bitmek bilmeyen iç savaşlar yüzünden kaos
içindeler…
Demem o ki, eğer bu rezervlere çok daha önce sahip
olsaydık, muhtemelen o ülkelerin yaşadığı kaderi yaşayabilirdik. Ancak şimdi
ekonomimiz enerjiye bağımlı değil. Siyasal ve ekonomik anlamda çok güçlüyüz.
Pek çok alanda kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye başladık. Dışa bağımlılığımız gün
geçtikçe azalıyor. Her alanda yerlileşme ve millîleşme hamleleri yapılıyor.
Bugün dünyada nerede bir enerji kaynağı bulunsa,
küresel güçler ve şirketleri pastadan pay kapmak için hemen oraya üşüşürler.
Kendileri kepçe ile alırken, malın sahibi ise çay kaşığı ile yetinmek zorunda
kalır. Çok şükür, bugün kendi doğal kaynaklarımızı çıkartacak, işleyecek, dağıtacak,
kullanacak ve satacak teknik bilgimiz, büyük tecrübemiz ve onu koruyacak gücümüz
var.
Türkiye son yıllarda hemen her alanda büyük bir ivme
yakaladı. Çok gelişmiş ülkelerle aramızdaki en önemli fark ve en zayıf noktamız
enerji konusuydu. Bu keşif ile birlikte bu fark artık kalmayacak.
Güzel ülkeme hayırlı olsun!