DİZİLER üzerine kaleme aldığım son yazıda dizilerin etkileri üzerinde durmuş ve dizilerdeki sanal karakterleri gerçek hayattaki gerçek karakterlerin davranışlarına yön verdiğine değinmiştim. Bu yazıda ise dizilerin dil ve bilişsel yetenekler üzerindeki etkilerine değineceğim.
Dil yozlaşıyor
Dizilerin toplum üzerindeki etkilerinden biri de dil üzerindeki yansımalarıdır. Diziler toplumun bir kesimi tarafından fazlasıyla takip ediliyorlar. Hatta bazı kesimler zaman plânlamasını dizi saatlerine göre yapıyor.
Bu şekilde dizileri sürekli takip eden bireyler, dizilerdeki replikleri günlük hayata daha fazla taşıyorlar. Ya da konuşmalarında dizilerdeki üslûba benzer üslûplar kullanabiliyorlar.
Televizyon kanallarının artmasıyla birlikte diziler iyice ağırlığını hissettirmeye başladı. Daha önce dizilerde kullanılan dil, dili yozlaştıracak nitelikte değildi. Fakat zaman içerisinde dizilerde kullanılan dil değişmeye başladı. Böylece dizilerdeki dil argoya bürünmeye başladı.
Özellikle kablolu yayınların ortaya çıkmasıyla birlikte dizilerdeki dil, argonun da ötesine geçerek sinkaflı bir hâl aldı. Yani sinkaflı dil, dizi repliklerinde fazlasıyla yer bulmaya başladı. Bu da özellikle çocuklar ve gençlerin üslûplarına yüksek ölçüde etki eder hâle geldi. Ayrıca dizilerdeki replikler günlük hayatın da bir parçası hâline dönüşmeye, mahalle aralarında duvarlara yazılmaya başladı.
Toplumsal cinsiyet rolleri değişiyor
Toplumsal cinsiyet rolleri, kişilerin kültür, gelenek görenek ve yaşam yoluyla edindiği rollere denir. Diziler, toplumsal cinsiyet rolleri üzerinde de fazlasıyla etkiye sahipler. Öyle ki, geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri dizilerle birlikte terk edilmeye başlandı. Özellikle kadın ve erkek rollerindeki keskin ayrımlar silikleşmeye başladı. Toplumsal cinsiyet rollerindeki bu değişim sosyolojisi, toplumsal psikolojiyi de etkiler bir seviyeye yükseldi. Bu da kültürel dönüşüme yansıdı.
Bilişsel yetenekler zayıflatılıyor
Yapılan araştırmalar özellikle kitap okuma alışkanlıklarının terk edildiği toplumlarda dizilere yönelimin artığını gösteriyor. Bu da bireylerin bilişsel özelliklerine negatif yönde etki ediyor.
Kitap okumak yerine dizi izleyen, dolayısıyla daha sağlam temelli muhakeme etme becerileri kazanma yerine daha sığ bilişsel becerilere sahip olan bireyler, hayatı anlama, problemleri çözme ve daha kaliteli bir yaşam sürme gibi becerilerden de mahrum kalıyorlar.