TBMM’deki 2021 Yılı
Bütçe Görüşmelerinin geçtiğimiz Cuma ve Cumartesi günü yapılan oturumları
oldukça dikkat çekiciydi.
Cuma
günü, yerli ve millî savunma sanayimizle ilgili konuşması sırasında muhalefet
sıralarından sözlü sataşmalara karşı Sanayi Bakanımız Sayın Mustafa Varank,
okkalı cevaplar verdi.
Yine
benzer şekilde, Cumartesi günü de PKK terör örgütü ile HDP arasındaki somut
ilişkiyi gözler önüne serecek şekilde birçok argüman aktaran İçişleri Bakanımız
Sayın Süleyman Soylu’nun, konuşmasını masalara vurarak manipüle etmeye
çalışanlara karşı verdiği cevap, tarihe geçecek nitelikteydi.
İki
Bakanımızın verdiği cevaplar, pandemi nedeniyle zor bir yıl olan 2020 yılının
son günlerine damga vurdu ve yürekleri ferahlattı. Gerek bütçe görüşmelerine
dair neler konuşulduğu, gerekse cevapları içeren detayları hem yazılı, hem de
görsel mecralarda okuyup izlemiş olduğunuzu düşünerek tekrar etmek istemem. Fakat
İçişleri Bakanımız Soylu’nun, 83 milyonun en temiz duygularının ifadesi olan cümlelerini
yazmadan geçemem:
“Allah’a şükür,
şimdi de Hakkari’ye beş yıldızlı otel yapıyoruz. Ooooh! Paralar PKK’ya
gitmiyor, millete gidiyor. Ooooh! Ooooh!”
Bu
sözler, 50 yıldır Türk milletinin bağrında acılara sebep olan PKK’ya ve örgütün
siyâsî temsilciliğini üstlenen HDP’ye idi.
Konuşmasının
başında, şehit cenazelerine katıldığını ve bir şehidin eşine başsağlığı
dilediği sırada aralarında geçen asil bir cümleden bahsetti. Akabinde, Türkiye’nin
dimdik ayakta olma nedeni olarak, bu
ülke insanlarının asil duruşuna, bu toprağa olan sadâkatine ve ülkemizin bölünmez
bütünlüğüne olan inancını vurgulayan ifadelerle konuşmasına devam etti Soylu.
Hırsızlık,
uyuşturucu ve teröre karşı mücadele konuları, Bakan Soylu’nun konuşmanın ana
başlıklarıydı. Örgüte katılım sayısının 2014 yılı itibarıyla 5 bin 558 iken
bugün geldiğimiz noktada 52’ye indiğini ifade eden sözleri, henüz çocuk yaşta
kaçırılarak örgüte katılan çocukların yakınlarına umut oldu!
Öyle
ya, yüreği evlât acısıyla yanan bir annenin kalbini, eşini, sevdiği adamı,
hayat yoldaşını kaybeden bir kadının yalnızlığını, “Baba” kelimesi elinden
alınmış bir evlâdın her Allah’ın günü gözünden akan yaşın kıymetini, bu ülkenin
kızlarının gelinlik üzerine kurduğu hayâlin yıkılmasının ne demek olduğunu ya
da belinde kırmızı kuşak yerine mermi dolu kemer gören, elinde gelin çiçeği
yerine silah bulan nâdide çiçeklerin yüreklerindeki tarifsiz ıstırabı yaşamayan
biri ne kadar bilebilir veya hissedebilir ki? Bunu ancak, başına gelen bilir!
Allah
böyle acıları kimseye yaşatmasın!
Hiçbir
terör örgütünün bu Devletin İçişleri Bakanı’nın konuşmasını manipüle etmeye
gücü yetmez. Tam tersi, Bakanımızın deyimiyle, “Bizim başımız ağrımaz, onların
sesini keseceğiz, keseceğiz”!
Evet,
Büyük Türkiye’de tam tamına 50 yıllık bir hesap ha kapandı, ha kapanıyor.
Teröriste artık “terörist” denildiği gibi, teröriste sahip çıkana da “terörist”
deniliyor. HDP’nin bu kadar çok tepki göstermesinin nedenlerinden sadece biri
bu.
Hem
bu milletin Meclis’inin sıralarında oturacak, hem ülkenin nimetlerinden
faydalanacaksınız, hem de demokratik ortamı istismar edip mağdur edebiyatı
yapacaksınız, öyle mi?
Demokratik
sistemin artık HDP’yi taşımakta zorlandığı aşikârdır. Teröre karşı amansız bir mücadelenin
yapıldığı ve silahlı terör örgütünün sesinin kesildiği bir dönemde siyâsî sözcü
durumundakilerin seslerinin fazla çıkar olması, artık Türkiye için taşınabilir
olmaktan çıkmıştır ve bunu herkes görmektedir.
Oysa
bütün bunların yerine sağduyulu davranarak, bu ülkenin ve yöneticilerinin her
bir vatandaş için refahı arttırma çabasını görebilseler… Ülkemizin -hiçbir
ayrım yapılmadan- her köşesine hizmet götürme çalışmalarının farkına
varabilseler…
“İnşallah!”
diyelim.
Türkiye’nin
söyleyecek sözü bitmedi henüz!
Sağlıkla
kalın…