Dijital toplumun yeni neslini muhatap almak (1)

Geçtiğimiz haftalarda Siyonist terör yönetiminin Kudüs başta olmak üzere bütün Filistin’de yaptığı katliam ülkemizde de ilk gündem maddesiyken, bir Youtube ve Twitch kanalı sahibi olan “Jahrein” takma adlı Ahmet Sonuç’un bir söylemi, Kudüs sevdalısı halkımızı kızdırdı. Sözlerinin montajlanarak sunulduğunu ve takipçileriyle canlı yayın şeklinde yürüttüğü söyleşisinden küçük bir ânın kırpılarak verildiğini ifade eden Jahrein’in takipçileri, sosyal medyada çok önemli bir refleks göstererek Jahrein hakkında bir itibar karalama çalışması yapıldığını söyleyerek kendisine büyük destek gösterdiler.

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi Dijital Mecralar Komisyonu, Türkiye ve dünyadaki dijital zemini öğrenmek ve fikir edinmek amacıyla Youtube’de Türkiye’nin en çok abone sahibi olarak ün kazanan Enes Batur Sungurtekin’i bir sunum yapması için TBMM’ye davet etti.

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nun bu girişimini çok önemli buluyorum. Belki başlangıçta çocuk denecek yaştaki bir gençten böyle bir konu hakkında sunum alınıp alınamayacağını düşünebilirsiniz, ancak dünyanın onlarca ülkesinde kendisine abone, hatta hayran kazanabilmiş birinin hikâyesini dahi dinlemenin dijital mecralar hakkında Devletimizin gelecek nesille buluşma sürecini etkileyebileceğini düşünüyorum artık.

Artık?

Evet, artık böyle düşünüyorum!

Aslında bugünün Z kuşağını anlayabilmek ve yönlendirebilmek bakımından büyük yanlışlar ve eksik politikalar güttüğümüzün farkındaydım; hepimiz farkındaydık. Ancak son günlerde yaşadığım birkaç diyalog, Z kuşağının bakış açısını görmeme biraz daha fırsat tanıdı.

TBMM’ye sunum yapması hususunda Enes Batur’un seçilmesine bir kesimden eleştiri gelmiş. Demişler ki, “Türkiye’de bu sunumu yapacak kişi Barış Özcan olmalı”.

Barış Özcan da bir Youtube kanalı sahibi. Video içeriklerinde teknolojiye ve dijital dünyaya yönelik çalışmalar yer alıyor. Fakat Enes Batur boyutunda takipçisi yok. Enes Batur gibi yabancı ülkelerden olan takipçisi ise Türkler dışında yok.

Sanırım tercih konusunda eleştiri getirenler, “ilgi alanı” kriteri üzerinden bakmışlar konuya. Ancak konunun gelecek nesille iletişim kurarken dijital mecraları kullanmak ve bu yönde başarı elde etmek yönünden değerlendirilmesi daha önemli olacak.

Neden mi?

Geçtiğimiz haftalarda Siyonist terör yönetiminin Kudüs başta olmak üzere bütün Filistin’de yaptığı katliam ülkemizde de ilk gündem maddesiyken, bir Youtube ve Twitch kanalı sahibi olan “Jahrein” takma adlı Ahmet Sonuç’un bir söylemi, Kudüs sevdalısı halkımızı kızdırdı. Sözlerinin montajlanarak sunulduğunu ve takipçileriyle canlı yayın şeklinde yürüttüğü söyleşisinden küçük bir ânın kırpılarak verildiğini ifade eden Jahrein’in takipçileri, sosyal medyada çok önemli bir refleks göstererek Jahrein hakkında bir itibar karalama çalışması yapıldığını söyleyerek kendisine büyük destek gösterdiler.

Bu bilgiyi özellikle araştırarak bulmadım, aldığım tepkilerle bizzat ben de tecrübe ettim.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tam da Jahrein’in bu kırpılmış söyleminin sosyal medyada tartışıldığı bir esnada kendisinin canlı yayınına katılarak Jahrein ve takipçileriyle sohbet etti. Ben bu sohbetin zamanlamasını manidar buldum ve Twitter’de bu yayını eleştiren bir paylaşım yaptım. Ardından bir başka kullanıcının aynı konuyla ilgili yaptığı paylaşıma yorumda bulundum.

Yaptığım yorum ve paylaşımı sadece “Jahrein” etiketi üzerinden belli ki özellikle takip ederek bulan Jahrein takipçileri, Jahrein’in sözlerinin kırpıldığını ve onu karalamak için söz konusu paylaşımların yapıldığını belirten mesajlar attılar cevaben.

Her biri ile seviyeyi koruyan ve beni ilgilendiren meselenin Kılıçdaroğlu’nun canlı yayına çıkışının zamanlaması olduğunu anlattım.

Kimileri, Kılıçdaroğlu’nun kimseyi yargılamadan herkesle konuşabilen özel biri olduğunu söyledi. Kimileriyse beni anlayarak adamakıllı açıklamalar yapmaya çalıştılar. Dediler ki, “Jahrein bugüne kadar hep Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi, hatta bir mesajında canlı yayınına onu davet ederek kendisine sorular sormak istediğini belirtti, Kılıçdaroğlu da onun davetini kabul etti”.

Cevaplarını anladığımı, fakat benim düşüncemin de anlaşılması gerektiğini belirttiğimde gayet olumlu, seviyeyi ayarında tutan geri dönüşler aldım.

Bana verilen cevapların kaç beğeni aldığını ise takip edemedim. Öyle çoktu ki…

En sonunda bir gencin, “Bu seviye ne böyle! Burada şimdiye kadar birbirinize sövmeniz gerekirdi” şeklindeki şaşkınlığını da özellikle belirtmeliyim.

Bir başkası da verdiğim son cevaba en sonunda şu sevimli emojilerden birini göndererek sonlandırdı diyalogu.

Anlattıklarının okunduğu ve anlaşıldıklarını gördüklerinde edep çizgisindeki seviyeyi öyle güzel ve öyle özel ayarladılar ki…   

Bu yazının devamı gelecek, zira bu kısmı sempatik tarafıydı. Tehlikeli olan yanını da anlatmaya çalışacağım inşallah…