Dijital bağımlılık

Dijital dünya bir yandan sunduğu pek çok imkanla bireysel ve toplumsal yaşamı dönüştürmeye devam ederken diğer yandan olumsuz bir dizi potansiyel etkiyi de beraberinde getirir. Bu etkilerin en önemlisi davranışsal bağımlılıklar arasında yer alan dijital bağımlılıktır.

GÜNÜMÜZDE internet ve teknoloji, insan yaşamının merkezine yerleşen olguların başında gelir. Öyle ki, hızlı bilgi erişiminden anlık haberleşme ve iletişime, çevrimiçi alışverişten kişisel gelişim ve eğitime kadar birçok farklı alandan aktivitenin dijital dünya olarak da adlandırılan bu sanal ortam içerisinde gerçekleştirildiği görülür.

Özellikle son yıllarda teknolojik gelişmelerin baş döndürücü bir hız kazanması neticesinde gündelik hayatın başat unsuru hâline gelen dijital dünya, aynı zamanda bireyleri, toplumları ve ekonomik sistemleri dönüştüren önemli bir pazar olarak dikkat çeker. Ancak her geçen gün genişleyen bu sistemin sağladığı sayısız avantajın yanında önemli bir problemi de beraberinde getirdiği söylenebilir: Dijital bağımlılık.

Bağımlılık, bireyin herhangi bir maddeye yönelik aşırı istek duyması ve bunun neticesinde kendi davranışlarını kontrol edememesi durumudur. Toplumsal açıdan bakıldığında birçok bağımlılık türünden söz etmek mümkündür. Bunların başında sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gelir. Bu bağımlılıklar genel tabiriyle madde bağımlılığı olarak adlandırılır. Bunun yanı sıra davranışsal bağlamda bir bağımlılık türünden de bahsedilir. Sosyal medya, kumar, oyun, akıllı telefon ve yemek gibi bağımlılıklar bu sınıflandırma içerisinde yer alır.

Bugünün dünyasında internet ve sosyal ağların yaygınlaşmasıyla birlikte dijital olanaklar insan yaşamında vazgeçilmez bir hâl almıştır. Özellikle dijital dünyanın giderek daha da kolay ulaşılabilir olması yeni bir bağımlılık türü olan dijital bağımlılık olgusunu gündeme getirmiştir.

Dijital bağımlılık, temel olarak teknolojiye aşırı derecede bağlı olma durumunu tanımlayan bir kavramdır. Bireyin dijital araç ve platform kullanımını kontrol edememesi ya da kontrol etmekte zorlanması olarak da ifade edilebilir. Dijital bağımlılık kavramını internet bağımlılığı, oyun bağımlılığı, teknoloji bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı ve akıllı telefon bağımlılığı gibi alt başlıklarda incelemek mümkündür. Burada her ne kadar platform ya da cihaz adlarına göre bir ayrım yapılmış olsa da bütün bu sınıflandırmanın birleştiği temel nokta, bireyin dijital dünyada kontrolsüz bir şekilde saatlerini harcaması gerçeğidir.

Dijital bağımlılık son dönemlerde birçok araştırmaya konu olmuş bir kavramdır. Özellikle dijital ortam ve araçların yeni nesiller üzerindeki etkileri araştırmaların odak noktaları arasındadır. Bu noktada yapılan güncel araştırmalardan birisi de “Türkiye Dijital Bağımlılık Raporu”dur[i]. Buna göre çalışmanın 17 ilden 680 ilkokul, 896 ortaokul, bin 431 lise öğrencisi olmak üzere toplam 3 bin 7 öğrenci ile gerçekleştirilen bölümünde yer alan bulgulardan bazıları şu şekildedir:

İlkokul öğrencileri arasında en çok sahip olunan dijital araç yüzde 67 ile tablet olmuştur. Ortaokul öğrencileri yüzde 64, lise öğrencileri ise yüzde 89 ile en çok akıllı telefona sahiptir.

Yeşilay tarafından farklı yaş kategorileri için önerilen ekran süreleri (9-12 yaş için günlük en fazla 60-70 dakika; 12 yaş ve üzeri için günlük toplam süre en fazla 120 dakika) dikkate alındığında, her eğitim kademesi için dijital teknolojilerin kullanım sürelerinin oldukça yüksek olduğu görülmüştür. Ortaokul ve lise öğrencilerinin oyun oynama süreleri arttıkça akademik başarılarının düştüğü bulgulanmıştır. Hiç oyun oynamayan öğrencilerin akademik başarısı, 3-5 saat ile 6 saat ve üzerinde oyun oynayan öğrencilerin akademik başarılarından yüksektir.

Çocuklar ve gençler başta olmak üzere, toplumun büyük bir kesimini tesiri altına alan dijital bağımlılığın birçok belirtisinden bahsetmek mümkündür. Bu belirtiler arasında, cihaz başında zaman kavramının farkında olmamak, süre sınırı koyamamak, uzun süreli kullanım sonucunda fiziksel açıdan rahatsızlık hissetmek, sosyal hayattan soyutlanmak, sinirlilik, ekran dışı vakitlerde yoksunluk duymak gibi durumlar sayılabilir. Bunun yanı sıra telefondan ayrı kalamamak, çevrimiçi görüşmelerde gerçek hayattaki görüşmelere nazaran daha uzun vakit geçirmek, kullanım süresinin çokluğunu kabul etmemek, fiziksel açıdan gözlerde yanma, uyku bozukluğu, el ve boyun ağrıları gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşmak da önemli belirtiler arasındadır. Bu belirtiler bireyin internet kullanımında süre sınırı koyamadığını ve dolayısıyla bir bağımlılık davranışı geliştirdiğini gösterir.

Bireysel ve toplumsal anlamda birçok olumsuz etki barındıran dijital bağımlılık günümüzün yoğun internet kullanımı baskısına rağmen önlenebilir bir durum olarak kabul edilir. Bunun için öncelikle, bireyin interneti kullanma nedenlerini ortaya koymak gerekir. Yalnızlık, depresyon, can sıkıntısı, bilgi paylaşımı ya da eğitim, kişisel gelişim gibi farklı nedenlerle birey dijital dünyaya dahil olabilmektedir. Bu nedenler bireyin bağımlılık geliştirip geliştirmeyeceğinin de önemli işaretleri arasında yer alır.

İkinci plânda özellikle iş dışı internet, telefon ve sosyal medya kullanımı belli saat aralıklarında tercih edilebilir. Bu sınırlandırma, internet ve sosyal medyanın her an ve kolaylıkla ulaşılabilir olmasına karşı bir irade gösterimidir. Diğer yandan iş amaçlı dijital medya ve araç kullanımında fiziksel ve sosyal sorunları minimize etmek adına kısa dinlenme süreleri tayin etmenin faydalı olacağı söylenebilir.

Üçüncü bir yöntem olarak alternatif geliştirmek bir diğer seçenektir. Sanal alemde vakit geçirmek yerine kitap okuma, ilgi alanına göre çeşitli kültürel ve sanatsal faaliyetlerle meşgul olma ya da belli bir sporla vücudu harekete geçirme örnek birer aktivite olarak düşünülebilir. Bu sayede birey dijital bağımlılıktan uzaklaşmaya çalışırken aynı zamanda yetenek gelişimine de katkıda bulunur.

Dijital bağımlılığı önleme bağlamında sayılan tüm bu aktiviteler “dijital detoks” başlığı altında değerlendirilebilir. Dijital detoks belli bir zaman diliminde internet, telefon, bilgisayar ya da sosyal medya kullanımı kesmekle ilgili bir kavramdır. Buna göre, gün içerisinde belli sürelerle bildirimler kapatılabilir, yemek yerken ya da uyumadan önce akıllı telefon uzakta tutulabilir, sosyal medya kullanım süresi sınırlandırılabilir hatta belli günler ya da saatler tamamen kesilebilir, ekran süresini azaltmaya yönelik saatlerce video izlemek ya da oyun oynamak yerine süre limitleri belirlenebilir.

Sonuç olarak, dijital dünya bir yandan sunduğu pek çok imkanla bireysel ve toplumsal yaşamı dönüştürmeye devam ederken diğer yandan olumsuz bir dizi potansiyel etkiyi de beraberinde getirir. Bu etkilerin en önemlisi davranışsal bağımlılıklar arasında yer alan dijital bağımlılıktır. Dijital bağımlılık, internet üzerinde geçirilen kontrolsüz saatlere vurgu yapan bir ifadedir ve uzmanlarca bilişsel, davranışsal ve fiziksel sağlık açısından önemli bir risk faktörü olarak değerlendirilir.

Bu bağımlılığı önlemede belli başlı bazı yöntemlerin etkili olabildiğini söylemek mümkündür. Temel çıkış noktası ekran süresini azaltma ya da sıfırlama olan bu yöntemler dijital detoks adı altında kavramsallaştırılır. Bu noktada özellikle dijital bağımlılığın en çok hissedildiği gruplardan biri olan çocuklar ve gençler için dijital detoks ve bilinçli internet kullanımına yönelik farkındalığın artırılması ile bu konuda geliştirilebilecek eğitim programlarının hazırlanması oldukça önem arz eder.