Devleti dolandıranlar kimler?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kasten dolandırılıyor! Ey bu ülkenin vatanperver ve mümin insanları, ne olur, 15 Temmuz gibi bir şartla tekrar karşı karşıya kalırsanız, bu memlekete sahip çıkınız! Zira ahlâksızlığın yaşandığı bir ülkede ahlâksızlar, her devrin, her şartın ve her boşluğun adamları olarak sizi biçip geçecekler…

TÜRKİYE Cumhuriyeti Devleti, son 18 yılda türlü düşmanla tanıştı. En azından anladı ve karar verdi ki, “Benim düşmanım Yunan ile Ermeni değil, müttefik görünümlü üst aklın aristokratları ile şövalyeleri!”

Bu anlamda özellikle son 10 yıllık süreçte ise söz konusu üst aklın İngiliz, Alman, Fransız, Rus, İspanyol, İtalyan, Yahudi ve bu klanlarla ortak olup güya İslâm dairesinde durduğunu “iddia eden” ırkçı, mezhepçi ve ayrılıkçı zevatın Türkiye düşmanlığı ile yer yer bayrak yarışındaymış gibi paslaştıklarına tanık olduk.

Dışarıdan müdahale ederken kendilerine ait ajan ve casusların yanında işbirlikçiler de kiralayan bu bayrak yarışçılarının düşmanlığı Türkiye’ye diz çöktüremedi, hattâ ülkemizi kuvvetlendirdi, hamdolsun!

Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye öyle bir gözünü açtı ki karanlık üst aklın hiçbir oyunu ile dolandırılmadık çok şükür!

Ama tam da burada bir kıssayı hatırlatacağım sizlere...

Kur’ân-ı Azîmü’ş-Şân, Süleyman Peygamber’i (as) anlatırken şu hikâyeden bahseder:

O Büyük Hükümdar Peygamber, bütün canlılara Allah’ın izniyle talimat verip mescidi yaptırırken Hakk’a göç etti. Fakat emrindekiler onun göçünü fark etmediler. Korkularından işlerine devam ettiler. Sonra onun sessizce asâsına yaslanışını izleyip çalıştılar. Fakat sonunda asâyı bir kurt kemirdi içinden. Asâ, içi boşalınca Hükümdar Peygamber’i taşıyamadı ve kırıldı. Emir altındakiler anladılar ki, Süleyman Peygamber (as) rûhunu teslim etmiş…

Bugün Türkiye, otomobilden savunmaya, mimari mühendislikten tıbba, tekstilden tarım ve hayvancılığa, turizmden medyaya birçok sektörde büyüdü, ekonomisi ve diplomatik siyasetiyle Doğu’dan Batı’ya yeryüzündeki birçok kıtada sözünü dinletir, emrini yerine getirtir oldu.

Bugün işte bu Türkiye’nin metin görüntüsünden korkarak emrinden çıkmayıp Türkiye ile iyi geçinerek varlığını sürdürmeyi plânlayanlar olabilir. Peki, Türkiye yaslandığı hüküm asâsını bir kurdun kemirmeyeceğinden emin mi?

İnanın o kurt, hazırda bekliyor!

Türkiye, Batı’nın, münafıkların, müttefik görünümlü düşmanların dolandırıcılığına gelmiyor. Ancak Türkiye dolandırılıyor!

Kimler mi dolandırıyor bu ülkeyi, bu devleti?

***

Hazîne ve Mâliye Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, aylardır istihdamı arttırma ve üretimde boyut atlama adına birçok teşvik paketi açıklıyor, vergi indirimleri getiriyor, kredibilite düzenlemesi yapıyor, hibe destekler çıkarıyor, ödeme kolaylıkları sunuyor ve daha nice pozitif politika ile üreticinin önünü açıyor.

Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri, istihdam ve üretim zira…

Bu anlamda her iki bakanlık ortaklaşa hareket ederek İş-Kur aracılığıyla yeni programlar arz edip hem istihdam alanı açarak yeni iş imkânlarını teşvik ediyor, hem de işvereni bu çerçevede kollayıp teşvik etmek için yeni işe girenlerin eğitimlerini ve maaşlarını bizzat karşılıyor.

Ancak sanayi ve ticaret camiasının ahlâk ve ilke bilmez üçkâğıtçıları, İş-Kur’un denetim mekanizmasındaki boşluğu kullanarak şöyle bir yol izliyorlar:

Meselâ A firmasında çalışan bir işçi, İş-Kur’un ilâna aldığı Meslekte Eğitim Programı’nın başlamasıyla birlikte işten çıkarılıyor.

Bu işçi İş-Kur’a giderek ilânda açıklanan eğitim programına başvuru yapıyor.

A firması, program kapsamında işçi almak istediğini İş-Kur’a bildiriyor.

İş-Kur, kendisine başvuru yapan sözde kursiyeri A firmasına gönderiyor ve firmaya, “Kurs x sürede bitecek, bu süreçte kursiyerin eğitim masrafını ve maaşını ben karşılayacağım” diyor.

A firması, işçiyi kabul ediyor ve program süreci başlıyor.

Program süreci bittiğinde o işçinin yeniden sigorta giriş kaydını açan A firması, program boyunca sigorta ve maaş masrafından kurtuluyor.

Ve sonra A firması için bu kez yeni bir işçisinin süreci başlıyor…

Bu konuyu binlerce firma ve on binlerce işçi üzerinden değerlendiriniz…

Bu süreçte İş-Kur, yeni bir işçi adayına istihdam alanı bulmuyor, fark ettiniz mi?

Aksine, işveren, kendi işçisinin masrafını devlete ödetiyor.

Ne devleti? Millete ödetiyor millete!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kasten dolandırılıyor!

Ey bu ülkenin vatanperver ve mümin insanları, ne olur, 15 Temmuz gibi bir şartla tekrar karşı karşıya kalırsanız, bu memlekete sahip çıkınız! Zira ahlâksızlığın yaşandığı bir ülkede ahlâksızlar, her devrin, her şartın ve her boşluğun adamları olarak sizi biçip geçecekler…

Sayın Cumhurbaşkanımızdan istirhamımdır, bu dolandırıcıları tespit edelim. Ben iki cihanda hakkımı helâl etmiyorum bu kımın zararlılarına. Fakat bulup hesabını sormazsak onurumuzla oynamaya devam edecekler!