Devlet’imin yanındayım!

Dışa bağımlılığı en alt seviyeye çekip 3. Dünya Savaşı’nın resmen ilân edilmediği ama çeşitli bölgelerde cephelerinin şekillendiği bu kaotik vaziyette savunma sanayiine yatırım yapıp diplomaside büyük mücadeleler veren, hem ülke sınırlarını muhafaza etmeye hem de tüm Orta Doğu’nun ve Afrika’nın haklarını savunan, Akdeniz’deki varlığımızı mühürleyecek adımlar atan ve gizli ve aşikare biçimde Filistin’e yıllardır el olmaya çalışan Devlet’imin yanındayım!

KONSERLERE milyonlar harcayan belediyelere ses çıkaramayanlar, İzmir Körfezi’ndeki kirliliği bile İzmir Büyükşehir Belediyesi dururken devleti karalama argümanı olarak kullananlar, İstanbul’daki yarım yamalak işlerin oluşturduğu çevre karmaşasını ve sürekli bozulan otobüsleri, metrobüsleri ve hatta metro merdivenlerini görmezden gelenler, devlet eliyle yapılan üstün hizmetleri de gözün kör noktasına sevk ediyorlar. Hiçbir şeycilerin algı sistemleri o kadar kuvvetli ki yapılmayanların üzerini örtmekte, yapılan yanlışları da allayıp pullamakta son derece mahirler.

Ama gelgelelim, “AK Partili’yim” demekten çekiniyorlarmış. Birileri…

Bu ülkede bazen yapılan işin mahiyetinden, yerli üretimden, sınır ötesi operasyonlardan daha hızlı yayılan kavramın sadece algı olduğu, gün gibi aşikâr. Yoksa 22 yılda çağ atlatan bir iktidarın destekleyicisi olmaktan utanç değil ancak onur duyulabilirdi. Ama öyle bir algı peydah edildi ki, en az “CHP’liyim” demekten utanan bir kesim gibi “AK Parti’liyim”demekten de imtina eden bir güruh tesis edildi. Hizmetin boyutu, yontulmuş heykellerden milyonluk konserlere uzanan bir vasatta oy tercihi zihinlerde ar duygusunu tetikleyebilirdi ama İHA’ların, SİHA’ların, denizaltıların, ilk uçak gemimiz TCG Anadolu’nun,  dünyada bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar nadir ülkelerin üretebildiği beşinci nesil jet muharip uçağımız KAAN’ın, son teknolojiyle donatılmış yerli kara araçlarının, yerli radar ve elektronik harp sistemlerinin, medeniyet timsali yolların, dünyada en iyi ikinci havalimanı seçilen İstanbul Havalimanı’nın, en gelişmiş ünitelerle donatılmış hastanelerin yapıldığı bir döneme damgasını vuran iktidar partisine oy verdiğimi beyan etmekten ne diye utanacakmışım!?

Elbette hür bir vatan toprağında, aynı bayrak altında, farklı renklerimizle bir arada yaşayan kozmopolit bir kimliğimiz var. Çoğunluğumuz Sünnî olmakla birlikte farklı mezhep ve inanışlardan kesitler de bulunmakta bu ayrışık vaziyetimizin bir devamı olarak siyasî görüşlerde de yol ayrımlarımız demokrasiye güven vermektedir. Fakat birbirimize saygı duymamız gerektiği reel saptaması bir yana, kendi siyasî tercihine ve üstün hizmetlerle 22 yılı geride bırakmış iktidarı sevebilme hürriyetine de bir miktar saygı gösterebilmek hiç fena olmazdı. 

İktidarın ve iktidardaki ittifakın terörü bitirme yolunda verdiği mücadele de hiç öyle kulak arkası edilecek cinsten değil. AK Parti’nin bu milllî mücadelesinde MHP’nin de kendini feda edercesine verdiği destek yadsınamaz. MHP son dönemde hakikaten oy ve mâkâm kavgasından tamamen izole edilmiş bir topluluk olarak son derece saygın bir yer edindi. Devleti, devlet ve millet bekasını önceleyerek her millî harekette destekleyen bu değerin de takdire şayan olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

Devlet’i Gazze konusunda alaşağı etmeye çalışan bir karşıt cephenin var olduğu malûm. Ama daha acı olanı bu cephenin algı mühendisliğinin bizde de inikas alanı bulabilmesi. İsrail’le ticaret yalanı onca delile ve beyana rağmen hâlâ arka odalarda fısıldanıyor ve uluorta bırakılan bir bavul gibi devletin Gazze hassasiyetini bilen ellerce de karıştırılıp ortalığa saçılıyor. 

Bugün Devlet yönetiminde Cumhur İttifakı olmasaydı, Gazze/ Filistin mevzuunda atılan hayatî adımların birçoğu atılmamış olacak ve korkarım ki İsrail’i destekleyen bir Devlet siyaseti peydah olacaktı.

Bunu nereden mi çıkarıyorum? Bunu ben iç dünyamda şekillendirip yoğurmuyorum elbette. CHP kanadından yükselen sesler, insanı Filistin mevzuunda ne kadar farklı alnaçlarda bulunduğumuz hakikatine uyandırıyor. Zira kendi topraklarını ve insanlarını korumak için çıplak ayaklarla, savunmasız ve el yapımı silahlarla soykırımcı İsrail’in katil askerlerine karşı direnen onurlu mücahitleri terörist ilan edenler de “İsrail’e ne ara bu kadar düşman olduk?” diyebilecek kadar ileri gidenler de bu partinin mensuplarıydı. 

Utanacak bir şey varsa, onurlu Mehmetçiğimiz biz bu vatan topraklarında rahat nefes alalım diye sınır ötesinde teröristleri bir bir indirirken onlara “kimyasal silah” iftirası atanları desteklemektir. İşte utanç budur! Utanılacak bir şey varsa, sokakları çöp kokusundan geçilmeyen belediyelerin milyonlarca lirayı sözde sanatçıları pohpohlamaya harcamasıdır. Utanılacak bir şey varsa, AK Parti döneminde başlatılan metro projelerini bitiremeyen, bırakın metroyu, bir kavşak düzenlemesini bile bir senede bitiremeyen belediyelerin bu hizmetten uzak ama eğlenceye gelince son derece aktif garip hâlleridir. 

Daha geçenlerde Üsküdar’da AK Parti dönemi Belediye Başkanı Hilmi Türkmen tarafından açılmış bilim merkezinin CHP’li belediye tarafından kapatılmasıdır. Hilmi Türkmen, X platformunda şöyle duyurdu bu yazık hâli: “CHP’yi iyi tanıyın! Yüzbinlerce öğrencinin faydalandığı bir bilim merkezi yapmıştık. Son eklerle Avrupa’nın en büyüklerinden biri olmuştu. Uzay simülasyonu yapılan planetaryumunun dünyada bile örneği azdı. İş yapmaya niyetiniz yok, anladık, BİLİM MERKEZİNİ KAPATMAK NEDİR!”

Zaten sırf Hilmi Türkmen’in Üsküdar’a verdiği hizmetleri, öğrenciler, yaşlılar ve hayvanlar için var ettiği klas yaşam ve bakım alanlarını, geri dönüşümde çağ atlatan projelerini ve dahasını anlatmaya kalksak sayfalar tutar.

Velhasıl dönen dönsün yolundan, biz dönmeyiz…

Bunca hizmetin yapılabilmesinde elbette en büyük pay Reis’in. Yerli üretime, halka hizmete bu kadar ehemmiyet veren bir ülke lideri daha göstersinler, sonra konuşunuz eksikleri, gedikleri. Elbette yapılması gerekenler var; dönüşmesi, değişmesi gerekenler mevcut; temizlenmesi, ayrıştırılması gerekenler gözle görülür vaziyette… 

Ama gelgelelim dışa bağımlılığı en alt seviyeye çekip 3. Dünya Savaşı’nın resmen ilân edilmediği ama çeşitli bölgelerde cephelerinin şekillendiği bu kaotik vaziyette savunma sanayiine yatırım yapıp diplomaside büyük mücadeleler veren, hem ülke sınırlarını muhafaza etmeye hem de tüm Orta Doğu’nun ve Afrika’nın haklarını savunan, Akdeniz’deki varlığımızı mühürleyecek adımlar atan ve gizli ve aşikare biçimde Filistin’e yıllardır el olmaya çalışan Devlet’imin yanındayım!