
“TA ki -bu
mallar- içinizden (yalnız) zenginler arasında dolaşan bir devlet (güç)
olmasın…” (Haşr, 7)
***
İçinde bulunduğumuz
ekonomi sıkıntıları, hepimizin gündeminde yer etmiş vaziyettedir. Enflasyon ile
faiz arasındaki ilişki tartışmaları sürüp gidiyor. Enflasyonun düşmesi için
faizin arttırılmasını iddia eden ekonomistler, Batı’nın uyguladığı düşük faiz
oranını görmezden geliyorlar. Cari açığın kapanması için ihracat hamlesi
başlatan Reisicumhurumuz, herkese elini taşın altına koyma çağrısında bulundu.
Pandeminin getirdiği ilâve yük, kriz hâlindeki dünya ekonomisini çökme aşamasına getirdi. Mevcut ekonomi sistemlerinin kifayetsiz kaldığı gün gibi ortada. Yanlışa devam etmenin beyhudeliğinin idrakiyle, eli kalem tutan düşünür olarak bir çıkış yolu bulma hevesi ve gayreti ile yeni bir ekonomi modeli olan “Devhalk Ekonomi Sistemi”ni icat ettik. Doğru uygulandığı takdirde Türkiye’yi atağa kaldıracak çıkış yolunu gösterdiğimiz kanaatindeyiz.
Devhalk Ekonomi Sistemi
“Devhalk”, yeni bir
ekonomi sistemidir. Devletin halkı ile müşterek yürüttüğü üretim faaliyetidir.
Sistem; plânlama, yapılanma, üretim, pazarlama, dağıtım ve denetim safhalarını
kapsar.
A- Plânlama
A1- Yurt genelinde
hammaddelerin ve madenlerin yerlerinin, kalitelerinin ve hacimlerinin tespiti.
A2- Tarım yapılan
sahaların, tarıma uygun sahaların, yetişen ve yetiştirilebilecek türlerin ve
miktarlarının tespiti.
A3- Mevcut küçük ve
büyükbaş hayvanların, bunların diğer yerlerde üretilebilecek alanlarının ve
kapasitelerinin tespiti.
A4- Mevcut yeraltı ve
yerüstü enerji kaynaklarının, çoğaltılabilecek yeni kaynakların ve
kapasitelerinin tespiti.
A5- Mevcut nüfusun ve
dağılımının, buralarda gelecek 10, 20, 30, 40 ve 50 sene sonraki nüfus
artışlarının tespiti.
A6- Mevcut nüfusun ve
istikbâldeki nüfusun, bitkisel ve hayvansal gıdalara olan ihtiyaçların tespiti.
A7- Bugün ve istikbâlde ihtiyaç
duyulan çalışabilecek insan nüfusunun, meslek gruplarının cins ve sayılarının
tespiti.
A8- Günümüzde ve gelecek
dönemlerde ithal ve ihraç olunacak maddelerin nevilerinin ve miktarlarının ve de
maliyetlerinin tespiti.
A9- Yurt içinde
tüketilecek maddelerin ve ihraç edilecek maddelerin üretilmesini sağlayacak
tesislerin plânlanması.
Plânlama olmadan yapılan
üretim, kaynakların israfına ve de sermayenin belirli kesimde toplanmasına yol
açar; birileri zenginleşirken halk ezilir. O hâlde plânlama zarurîdir. Yukarıda
özetle anlatılan plânlamayı devlet yapar.
B- Yapılanma
Tüketileceklerin ve ihraç
olunacakların üretilmesi için lüzumlu tesislerin kurulmasında sermaye, idare ve
emeğe ihtiyaç vardır.
B1- Sermaye: Devlet
tarafından veya aşağıda sıralayacağımız unsurlar tarafından karşılanır.
B1.1- Doğrudan devlet
tarafından karşılanan: Devletin cari fazlalığı varsa (ihracatı ithalattan fazla
ise) kolaylıkla karşılanır.
B1.2- Dolaylı devlet
ödemesi: Cari açık (ihracat ithalattan az ise) varsa devletin ödemesi
enflasyona yol açar. Üretim tüketime dönükse bu doğrudur. Fakat üretim tamamen
ihracata yönelikse, gelecek dövizin sermayeyi karşılaması durumunda para
basılarak ihtiyacın giderilmesi enflasyonu telâfi eder.
B2- Sermayenin halka açık
tahvillerle karşılanması.
B3- Sermayenin tesise
ortak olacak özel ve tüzel kişiliklerce karşılanması.
Ne surette olursa olsun, özel ve tüzel kişiler, tesisin en fazla yüzde 50’sine ortak olabilirler. Kalan hisse devlete aittir. Tesisin inşâ olunacağı arazi devlet arazisi olacağından, maliyeti önemli miktarda düşürecek, bu da ortak olma talebini cazip hâle getirecektir. Hammaddelerin temini ve üretilecek malın pazarlanması önceden plânlandığından, ortaklık talebini önemli ölçüde arttırır.
C- İdare
Tesisin idaresi bir heyet
tarafından yürütülür. Heyetteki bireylerin sayısı, tesis personelinin yüzde 5’inden
fazla olamaz. Heyet, devletin atadığı tesis müdürü ve teknik elemanlar, şirket
ortağı halkın temsilcileri veya özel ve tüzel kişilerin temsilcileri, tesiste
çalışan işçiler ve mühendisler tarafından teşkil olunur. Alınacak kararların yetki
payları şöyledir: Devlet temsilcilerinin toplam reyleri yüzde 20, şirket ortağı
halkın temsilcilerinin veya özel ve tüzel kişilerin temsilcilerinin reylerinin
toplamı yüzde 40 ve tesiste çalışan işçi ve mühendislerin reylerinin toplamı
yüzde 40. Alınacak kararda reyler eşit olursa, tesis müdürünün reyinin
bulunduğu tarafın kararı kabul olunur. Taraflar, senede belirlenen bir günde
toplanarak, bir yıllığına seçilmiş olan idare heyetinin devamına karar verir
veya yapılacak oylamayla yeni idare heyetini belirlerler. Tahvil sahipleri ya
da özel ve tüzel ortaklar idare heyetine girecek temsilcileri, tesis
çalışanları da idare heyeti temsilcilerini oy çokluğuna göre seçerler.
C1- İdare heyetinin vazifeleri
C1.1- Tesis çalışma
disiplininin temini ve programının yürütülmesi.
C1.2- Gerekli görülüyorsa
işçilerin çıkarılması veya yeni alınacak olan çalışanların belirlenmesi ve
temini: Bir çalışan, disiplin cezasıyla işten çıkarılıyorsa, bir daha hiçbir
“Devhalk” tesisinde işe alınamaz.
C1.3-Tadilatı veya yeni
alınacak makine, araç ve gereçlerin tespiti.
C1.4-İşlenecek
hammaddelerin temini, mamul maddenin istihsal miktarının belirlenmesi,
işlenmesi ve stoklanmasının temini.
C1.5-Pazarlama Merkezi (PAM)
ile koordinenin yürütülmesi, satışa sunulacak mamul miktarının ve fiyatının
belirlenmesi.
C1.6-Dağıtım Merkezi (DAM)
ile koordinenin yürütülmesi, DAM’ın idare heyetine gönderilecek temsilcinin
tayini.
C1.7-Üretilen maddenin
taliplileri ile ticarî anlaşma yapmak, anlaşma maddelerinin uygulanmasını
sağlamak.
C1.8- Çalışanların piyasaya
göre aylıklarının (vasat) belirlenmesi.
C1.9-Maliyet, gelir gider
bilançolarının tutulması, yıllık kârlarının tespiti, çalışanların ve ortakların
kârdan alınacak paylarının tespiti.
C.2- Kârın dağılımı
Maliyet düşüldükten sonra
çıkan kâr, şu oranlarda taraflara dağıtılır: Tahvil sahiplerine veya şirket
ortağı özel ya da tüzel kişiliklere yüzde 50, idare heyetindeki devlet
memurlarına ve tesiste çalışan işçilerle teknisyen ve mühendislere yüzde 50. Devlet
kârdan pay almaz. Devletin, tesisin kuruluşu aşamasında ve sonrası yapmış
olduğu masraf, maliyet içinde iade olunur. Tesiste çalışanlar kârdan mesleklerine
ve vazifelerine göre pay alırlar. Misâl; işçiler A birim, ustabaşılar 2A birim,
teknisyenler 3A birim, mühendisler 5A birim, başmühendis (teknik müdür) 10A
birim, tesis müdürü 12A birim… Çalışan sayıları birimlere çarpılıp, çıkan
toplam sayı kâra bölündüğünde, bir birimin TL cinsinden değeri bulunur. Çalışan
kârı, hak sahiplerine idare heyetinin uygun gördüğü zaman periyotlarında nakit
ödenir.
Devhalk Ekonomi Sistemi,
işyerinde çalışana, yönetimde söz hakkı veren ve üretimdeki kârdan hak tanıyan
tek ve yegâne sistemdir. Böylelikle çalışan, normal çalışıp aylığını almak
yerine, üretimi arttırmak için azamî dikkat ve çaba sarf edecek, zamanını israf
eden arkadaşlarını uyaracaktır. Aylığına ilâve aldığı kâr payıyla geliri
artacak ve bunun tabiî yansıması olarak tesisin üretimi de artmış olacaktır.
D-Pazarlama (PAM) Merkezi
Üretilen tarımsal veya sınai
malın yurtiçi veya yurtdışı piyasalarda müşteri bulma işi, pazarlama merkezinin
görevidir. Pazarlama, yurt genelinde tek bir merkez tarafından yürütülür.
Yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere iki ana kola ayrılır: Yurtiçi farklı bölgelerle
bölümlere ayrılır. Yurtdışı pazarlama, her devlet için ayrı bir birimle ele
alınır.
Pazarlama Merkezi faaliyetleri:
1- Görevli olduğu bölge
veya memleketlere ait piyasalarda araştırma yapmak.
2- Üretilen malın
piyasalardaki talep hacminin ve fiyatının tespiti.
3- Diğer üreticilerin bu
pazara soktukları eşdeğer malın kalitesini, hacmini ve fiyatının tespiti.
4- Pazara arz edilecek
malın alıcılar nezdinde reklâmını yapmak.
5- Pazardaki müşteri ile
malı üreten tesisin ticarî anlaşmasını sağlamak.
6- PAM’ın asıl görevi,
tesis ile müşteri arasındaki koordineyi ifa etmektir. Kendisi anlaşma yapmaz.
Pazarlama Merkezi (PAM)
bir devlet kuruluşudur ve memleket genelinde tek bir merkezden idare olunur.
Pazarlama çalışanları
devlet memurudur yani maaşlarını devletten alırlar. Bir pazarlama birimi,
tesislerden birine yapmış olduğu satış bağlantısından dolayı tesise sağladığı
kârın yüzde 2’sini prim olarak almaya hak kazanır. Bu prim, bütün birim
çalışanlarına eşit olarak taksim edilir.
Sistemin genişlemesiyle özel sektörün yanında yeni çalışma alanları açılacağından, işsizliğin günden güne azalmasına, sonunda ortadan kalkmasına yol açar. İleri safhada yabancı işçiye ihtiyaç olabilir.
PAM’ın enflasyona olan
etkisi
İhtiyaç duyulan malların
fiyatlarının istenmeyen tarzda yükselmesi, hem halk, hem de devlet idarecileri
nezdinde sıkıntılara yol açar. Bu fiyat artışı suni müdahalelerden oluşuyorsa
bu olumsuzluğun giderilmesinde PAM’ın rolü çok önemlidir. Özel sektör
(karteller) anlaşarak üretimlerinin çoğunu stoklayıp piyasaya arzı düşürürse,
fiyatlar yükselecektir. Devreye hemen -piyasayı araştırmakta olan- PAM birimi
girer. İlgili malı üreten tesislere bildirimde bulunarak arzın düşük olduğu
bölgelere malın akışını sağlar.
PAM’ın enflasyonun
sıfırlanmasında payı oldukça fazla. Yurt genelinde arz ve talebin
dengelenmesini iyi takip edebilirse, fiyat artışının önüne geçilebilir. Plânlama
Merkezi’nden elde ettiği (hammadde kaynakları, üretim kapasitesi, nüfus vesaire)
bilgilerden herhangi bir bölgenin gelecek seneki talep miktarına göre üretim
tesislerini yönlendirirse, ihtiyaç olunacak mal yeterince imâl olunacaktır.
Misâl; piyasada 10 TL olan A malı bu sene bir milyon adet satılmıştır. Bunun
500 bini özel sektör, 500 bini Devhalk tesislerinde üretilmiştir. Gelecek sene
bir milyon 200 bin adet satılacaktır. Özel sektör, malı 12 TL’den satmayı
düşünmektedir. Sene içinde “Devhalk” tesislerinde 600 bin adet üretilip
stoklanır ve ertesi sene 10 TL’den piyasaya sürülürse, diğer sektörler de ister
istemez fiyatlarını sabit tutmak durumunda kalacaklardır.
E- Dağıtım Merkezi (DAM)
Üretilen malın pazara
vaktinde nakli önem arz eder. Stoklanan mallar talep hâlinde yerlerine
ulaştırılmalıdır. Nakliyatta üç hususa dikkat edilmelidir: (1) Malın pazara
zamanında varması, (2) malın talep edilen miktarda ulaştırılması, (3) nakilde
malın kalitesinin bozulmaması.
Bilhassa tarım
tesislerinde elde edilen gıda maddeleri uzun mesafelere sağlıklı iletilmelidir.
Hassas imâlâtın yükleme, nakliye ve boşaltma işlemleri de önemlidir.
Yurt genelindeki bütün
tesislerin nakliye işlemi bir dağıtım merkezinden (DAM) yürütülür. Dolayısıyla
DAM’ın PAM ile daimî irtibatı olmalı, bütün nakliyatı ihtiva eden muntazam bir
programı bulunmalıdır. Anî siparişleri karşılamak üzere de yedekte nakil
vasıtalarını elde tutması icap eder.
DAM bir sivil kuruluştur.
Bir heyet tarafından idare olunur. Heyet her “Devhalk” tesisinin üretim kapasiteleri
göz önüne alınarak, kuruluşa gönderdikleri temsilcilerden meydana gelir. İdare
heyetinin başkanı devlet tarafından atanır. Kararlar oy çokluğuna göre alınır.
Oylar eşit olduğunda, başkanın bulunduğu taraf kabul olunur.
DAM’ın masrafları tesisler
tarafından karşılanacaktır. Her tesis, üretim kapasitesine göre mutat ödeme
yapar. DAM’ın çalışanları, aylıklarına ilâve olarak her tesisin kârından yüzde 3
prim alırlar. Bu prim, tüm çalışanlara eşit olarak taksim edilir. Başlangıçta
veya ileride idare lüzum görürse bir kısım nakliye çalışması taşeronlara
yaptırılabilir.
DAM’ın enflasyona etkisi
Başta gıda ürünleri olmak
üzere, üreticiden alınan ürünlerin aşamalı olarak, hale ya da tüketiciye
ulaştırılması enflasyonu tetikleyen amillerdendir. Bir tüccar, yerinde A birim
fiyatıyla aldığı ürünü, üzerine kâr ederek bölge toptancısına getiriyor. Birim
fiyat A+ Kâr1’dir. Alan tüccar, genel toptancıya kârla bırakıyor. Birim fiyat
A+Kâr1+Kâr2 olur. Bu da hale kârını ekleyerek ulaştırıyor. Birim fiyat A+Kâr1+Kâr2+Kâr3
olmuştur. Birim kârların değeri ise tüccarlarının insafına kalmıştır. Eğer ürün
yerinden ve tek bir aktarma ile tüketiciye ulaştırılırsa, birim fiyat, öncesine
nazaran çok düşük olacaktır. Yani millet aynı ürünü ucuzlamış olarak alır. DAM’ın
bu yönden faaliyeti ticarî olmaktan
ziyade, bir vatan hizmetidir.
F-Denetim Merkezi (DEM)
Faaliyette bulunan bir
sistemin ahenkli işleyebilmesi için bunların üzerinde bir kuruluşun daimî
denetlemesi gerekir. Diğer yandan denetim altında olduğunu ve çalışmalarının
hesabını vereceklerini bilen birimler, ona göre kendilerine çekidüzen verirler.
DEM, bir devlet
kuruluşudur. Bağlı olduğu bakanlığa karşı sorumludur. Kendi içinde, tesislerin
bulunduğu bölgelere göre denetim masaları ihtiva eder. Her bölüm, denetleyeceği
alana göre mesleğinde uzman bireylerle istihdam edilmiştir.
DEM’in vazifeleri
şunlardır:
1- “Devhalk” sistemini
takip etmek. (Plânlamaya göre her tesisin yıllık üretim programı ve istikbâldeki
hedefleri bellidir. Bunlar süreleri içinde tatbik edilebiliyor mu? Tesisin PAM
ve DAM arasındaki bağlantısı normal yürütülmekte midir? Üretimde, maliyet ve
satış fiyatları arasındaki oran plânlamaya uygun mu? Yurt genelinde arz ve
talep dengesi sağlanabilmekte midir? Soruların olumsuz cevaplarının nedenleri
ve hâl çareleri nelerdir?)
2- Beklenen üretimi sağlamayan
tesislerin durumunu inceleyerek sebeplerini ve telâfisini rapor hâlinde ilgili
bakanlığa bildirmek.
3- Plânlama teşkilatının
direktifleri doğrultusunda yeni üretim tesislerinin açılmasını koordine etmek
ve tesislerin yapılanması aşamasında eksiklikleri ve ihtiyaçları ilgili
kuruluşlara bildirmek.
4- Faaliyetleri devam eden
tesislerden gelen kredi taleplerinin incelenmesi. (Muntazam çalışan tesislerin,
makinalarının tamiratı veya üretimi arttırmak için yenilerinin tedarik edilmesi
gibi sebeplerle ilâve sermayeye ihtiyacı doğabilir. Yapılan taleplerin
doğruluğu yerinde tetkik edilerek, istenen miktarı, bunun üretime olan
katkısını içerir tarzda rapor tanzim edilerek bağlı bulunan bakanlığa
bildirilir.)
5- Sistemde çalışanların
yazılı şikâyetlerini incelemek. (Sistem içindeki her merkezin veya tesisin
kendi içlerinde yıllık kongreleri vardır. Burada işlerin ve çalışanların durumu
gündeme getirilerek tartışılır. Bir kısım çalışanların haklı istekleri ve
itirazları, idare tarafından kaale alınmayabilir. Bu takdirde durum teferruatlı
bir yazı ile DEM’e başvurulur. Gelen şikâyetler ilgili masada incelenerek
değerlendirilir. Lüzum görülürse iş mahalline gidilerek yerinde araştırılır.)
6- Her sene mutat toplantıların yapılması ve raporlama. (DEM genel müdürü, belirli takvim yılında veya lüzum gördüğü durumlarda sistem müdürlerini ve başkanlarını toplantıya çağırır. Sistemin işleyişine dair gündem maddeleri müzakere edilir. Tenkitler ve teklifler raporlanarak ilgili bakanlığa bildirilir.)
H- Üretim
Temel olarak (a) “sınaî”
ve (b) “ziraî” olmak üzere iki kısma ayırabiliriz. Bunlar da içlerinde
bölümlendirilir. Sınaî ve ziraî üretim, iç ve dış pazara dönük
yapılandırılmıştır. Ayrı ayrı veya her iki pazarı karşılayacak üretim tesisleri
açılabilir. Tesisin kuruluşunda gerekli olan sermaye ve istihdam, plânlama
teşkilatı tarafından önceden hazırlanmıştı; bu teşkilat, Denetleme Merkezi’nin
(DEM) gözetiminde tesisi yapılandırarak faaliyete sokar. Paralel olarak yine
DEM’in denetiminde, Pazarlama Merkezi (PAM) ve Dağıtım Merkezi (DAM) devreye
girer.
Devhalk Ekonomi Sistemi,
bütün merkezleriyle tamamlandığında, devletin işletmesine gerek kalmadan, kendi
üretim sistemi içinde otomatik olarak işleyişine devam edecektir. Başlangıçta
birkaç tesisle kurulan yapılanma, kartopunun bayır aşağı irileşerek
yuvarlanması gibi, yurt genelinde büyüyerek ekonomiye hâkim hâle gelecektir.
Sistemin genişlemesiyle özel sektörün yanında yeni çalışma alanları açılacağından,
işsizliğin günden güne azalmasına, sonunda ortadan kalkmasına yol açar. İleri
safhada yabancı işçiye ihtiyaç olabilir.
Günümüz iş hayatının
çarpıklarından biri, çalışanın iş yerine ulaşmak için sarf ettiği zaman, enerji
ve masraftır. Büyük şehirlerde neredeyse işe gidip gelme, mesai zamanının
yarısı kadar olabiliyor. Bu, emeğin, zamanın ve paranın israfı demektir. Yekûnu
düşünüldüğünde memleket ekonomisi için büyük kayıptır. Devhalk Ekonomi Sistemi’nde
şehirlerden uzak, yeni açılan tesislerin yakınında, çalışanlar için bekâr ve
evli lojmanları yapılabilir. Yerine göre vasat kira öderler. Boş olarak yedekte
bekletilen lojmanlara ise deprem ve sel gibi tabiî afetler sonucu evini ve
işini kaybetmiş vatandaşlarımız yerleştirilerek iskân ve iş sorunları hâlledilmiş
olur.
“Devhalk ekonomisinde”
çalışan, aylığına ilâve olarak tesis kârının yüzde 50’sini paylaştığından, iş yerini
kendi işi gibi görecek, kazancını arttırmak için azamî dikkat ve çaba sarf edecektir.
Tesisin üretimi artacak, artışların toplamı ise vatan ekonomisini yükseltecek, milletimiz
zenginleşirken Devletimiz de güçlenecektir.
Devhalk Sistemi’nde plânlama, üretim, pazarlama ve
dağıtım bir merkezden yapıldığından, maliyetler özel sektöre nazaran oldukça
düşüktür. Kâr oranı istenilen şekilde ayarlanabileceğinden fiyatlar sabit
olabilecektir. Bu da enflasyonun sıfır olması demektir. Sıfır enflasyon, sıfır
faizdir.
Ne surette olursa olsun, özel ve tüzel kişiler, tesisin en fazla yüzde 50’sine ortak olabilirler. Kalan hisse devlete aittir. Tesisin inşâ olunacağı arazi devlet arazisi olacağından, maliyeti önemli miktarda düşürecek, bu da ortak olma talebini cazip hâle getirecektir.
Faizin sıfır olduğu bir
ortamda kimse parasını atıl tutmak istemez. Dolayısıyla atıl duran para,
çıkarılacak Devhalk tahvilleriyle sisteme sermaye olarak girecektir. Toplanan
sermaye de yeni üretim tesisi demektir. Çoğalan tesisler vatanın büyümesidir.
Devhalk Ekonomi Sistemi’nde,
özel sektör de kendisine çekidüzen vermek durumundadır. Artık eskisi gibi
yüksek kâr marjları olamaz, olmayacaktır. Özel sektör de sisteme ayak uydurmak
zorundadır.
Devhalk
Ekonomi Sisteminin özellikleri ve getirdiği yeniliklerse şunlardır: Yurt
genelinde, ham ve mamul madde rezervlerinin günümüz ve istikbâldeki arz ve
talebi detaylı bir plânlama ile ele alındığından, ihtiyaç olunan tesislerin özelliklerinin
gerçek ve doğru bir şekilde tespit edilmesi; tesis kurma maliyetinin düşük
olması, ortak olma talebinin câzip hâle gelmesi; lüzumlu sermayenin kolaylıkla
tedarik edilmesi; çalışanların yönetime katılabilmesi, aylığına ilâveten kârdan
pay alabilmesi; merkezî yönetim sebebiyle işletme maliyetinin düşük olması; üretim
maliyetinin piyasaya göre az olması; kârın artması; tüm tesislerdeki ürünler
tek bir merkezden pazarlanmakta ve dağıtılmakta olması; bir ürünün iç ve dış
piyasadaki talebinin kalite, hacmi ve fiyatının devamlı takip edilebilmesi;
imâlâtından tüketiciye, ürünün tek aşamalı olarak ulaştırılması; önceki plânlama,
sonraki pazar takibine göre bir ürünün iç ve dış pazarda hangi miktar ve fiyat
üzerinden talebinin oluşabileceğinin bilinmesi; yerinde müdahale ile talep ve
arzın dengelenmesi ve fiyatın teşekkülü; enflasyonun ayarlanabilmesi ve sıfır
enflasyon; faizin sıfırlanması; satışa çıkarılan tahvillerle atıl paranın
üretim sermayesine dönüştürülebilmesi; açılacak yeni tesislerle işsizliğin
azaltılması ve akabinde ortadan kalkması; kârın adil bölüşümü ve vatandaşın
gelir seviyesinin yükselmesi ve son olarak müşterek çalışma sonucu devletin
halkı ile kaynaşması. Bütün bunlar milletin zenginleşmesi, Devlet’in
büyümesidir.
Parolamız, “Zengin millet, güçlü devlet”…