Dergi kapağı belirlemek zor iş!

Fakat derdiniz fikriyatsa, derdiniz adaletse, derdiniz vatansa, derdiniz Türkiye ise, derdiniz ümmetse, derdiniz insanlıksa, dünyaya yapay bir gündem belirleyecek mesajlardan yollayamaz, subliminal bir algıyı paylaşamaz, herhangi bir hedefi tehdit edemez ve dolayısıyla bırakın kapağınızla mesaj vermeyi, hangi derde kapağınızda yer vereceğinize karar vermekte dahi zorlanırsınız.

DERGİ, ilgilendiği alan üzerindeki gündemin yorumlandığı bir hafıza birimidir. Geçmişi kaydederken geleceğin hazırlandığı bir fikriyat laboratuvarıdır.

Bu yüzden Batı’da herhangi bir konu üzerinden, örneğin ülkemizi baz alan bir derginin kapağından tahrik olur, olumlu yahut olumsuz anlamdaki hesapları algılamaya çalışırız.

Batı’da yayınlanan dergi kapakları öyle enteresan komplolara hikâye edilir ki kapağıyla gündem konusu edilen derginin içeriğini okumaya gerek dahi duyulmaz; zira o, kapağıyla bütün mesajlarını vermiştir. Hatta bu düşünceye göre o dergi, içeriğinin okunmasını ötelemiş hâlde, sadece muhatabına iletmek istediği mesajla ilgilenmiştir. Buradan anlarsınız ki, söz konusu dergi, hafıza olmak değil, aslında bir süreliğine hafızada kalmak istemiştir.

Son yıllarda Türkiye’nin ve dünyanın bütününün konu edildiği dergi kapaklarıyla hem doğrudan, hem de dolaylı yoldan ülkemizin konu edildiğini değil, hedef alındığını gördük. Bu kapaklar dolayısıyla gündem oluşturduk, tepkimizi gösterdik. Bir Batılı derginin sadece kapağıyla bütün medyamızı meşgul ettiğine şahit olduk. Peki, Türkiye’nin dergileri ve dergiciliği kapaklarıyla böyle bir süreç yaşadı mı? Yahut Türkiye’de dergi kapağı üzerinden hangi hedef olumlu veya olumsuz şekilde etki altına alındı?

Cumhuriyet’in ilk yıllarından beridir birçok dergi veya mecmua, içeriğiyle Türkiye’nin fikriyatını belirlemiş, önemli fikrî ve idarî yönlendirmelere imza atmıştır. Ancak yakın döneme kadar böylesi hiçbir dergi veya mecmua, sadece kapak mesajlarıyla anılmamaktadır. Kapakları çok beğenilen dergiler olmuştur, ancak o kapaklar üzerinden ne Türkiye’de, ne de özellikle dünyada bir gündem oluşmuştur.

Türkiye’de kapaklarıyla kendi taraftarlarına mesajlar veren dergiler var olmuştur. Bu türe örnek olarak Tesviye, Aksiyon ve Sızıntı dergilerini vermek mümkündür. Her topluluğun kendisine ait dergileri mevcutken, taraftarlarına ve bütün Türkiye’ye mesaj veren başka dergiler mevcut olmamıştır.

Buraya kadar ifade ettiklerimin sebebi şu ki, bütün dünyadan bağımsız olarak sadece kendi gündemi olan hiçbir dergi, kapak belirleme sıkıntısı çekmez. Çünkü onun derdi hafıza olmak değil, anlık mesaj vermek, tehdit etmek, hedef olmak ve böylelikle kısa süreliğine aklı meşgul etmektir.

Meselâ bütün dünya ülkeleri kendi sorunları, kendi gündemleriyle ilgilenirken, The Economist olup kaotik bir karikatürü kapağınıza taşır, size finans sağlayanların tehditlerini ileterek görevinizi tamamlamış olursunuz. Yahut meselâ bütün Türkiye kendi sorunlarıyla ilgilenirken, Aksiyon olup kapağınıza bir İsa gravürü taşır, asıl sahiplerinize mesajınızı iletir ve size alan sağlayanlara karşı görevinizi yerine getirmiş olursunuz. Meselâ bütün Türkiye kendi sorunlarıyla ilgilenirken, Sızıntı olup şifreli bir soyut fotoğrafı kapak yapar, üzerine şifreli bir dörtlük iliştirir, kendi taraftarlarınıza görevlerini hatırlatarak size düşeni hâlletmiş olursunuz.

Fakat derdiniz fikriyatsa, derdiniz adaletse, derdiniz vatansa, derdiniz Türkiye ise, derdiniz ümmetse, derdiniz insanlıksa, dünyaya yapay bir gündem belirleyecek mesajlardan yollayamaz, subliminal bir algıyı paylaşamaz, herhangi bir hedefi tehdit edemez ve dolayısıyla bırakın kapağınızla mesaj vermeyi, hangi derde kapağınızda yer vereceğinize karar vermekte dahi zorlanırsınız.

175’inci sayımızı elinizde tutuyorsunuz. Haber Ajanda’nın 175’inci sayısını… Allah şahit ki, 15 yıldır bu derginin kapağı hiçbir finans odağı tarafından belirlenmedi, hiçbir mesajla yola çıkmadı, hiçbir tehdidin plân aparatı olmadı. Bu yüzden 175 sayıdır her kapak belirleme sürecinde öyle zorlandık ki… Türkiye’de öyle çok problem varken, vatan öyle çok hüzne giriftar olmuşken, ümmet öyle çok derde giriftarken, insanlıksa insanlık nüfusu kadar problemle didişiyorken ve bunca konuya sayfalarımızda yer veriyorken, hangisini kapak konusu yapacağımızı şaşırdık.

Gelin görün ki, biz Kudüs’le, Doğu Türkistan’la, Bosna’yla, Hicaz’la, Afrika’yla, Kafkasya’yla, Balkanlarla, Maveraünnehir’le, Anadolu’yla, Trakya’yla, ümmet ile yaşamaktan, kapaklarımıza ümmetin derdini ve sevincini taşımaktan memnunuz. Zira bununla mükellefiz!

Selâm ve duâ ile, iyi okumalar…