Deprem testinden geçen ilişkiler

Yeni yapılan evlere benim çocukluğumda çirkin ve itici bir at kellesi iskeleti asılırdı. Meğer o evin güzelliği kem gözlerden uzak olsun diye asılırmış o çirkin nesne. Bu kadar güzel bir dayanışma ve yardımlaşma tablosuna, vatandaşının hizmetine koşan Devlet güzelliğine nazar değmemesi ve bu güzelliklerin kem gözlere gelmemesi için bu kadar çirkin davranışlar da olacaktır. Onların da faydası bu şekilde gerçekleşecek belli ki…

28 sene önce bugünlerdi… Bir televizyon programında, o zamanki yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayları vardı: DYP’den Bedrettin Dalan, ANAP’tan İlhan Kesici, CHP’den Zülfü Livaneli ve RP’den Recep Tayyip Erdoğan…

Her seçimde olduğu gibi, yolsuzluklardan ve dürüstlükten falan konu açıldı.

Zülfü Livaneli, “Bizim hiç yolsuzluğumuz söz konusu olmamıştır” mealinde şeyler söyledi. İlhan Kesici bu ifadelere karşı, “Siz kaç parayı yönettiniz ki yolsuzluk yapıp yapmayacağınız söz konusu olsun? Biz yüz milyonlarca dolar yönettik ve hiçbir yolsuzluk, şaibe söz konusu bile olmamıştır. Test edilmemiş dürüstlük, muteber değildir” anlamına gelen şeyler söylemişti.

Mâkâmla, servetle, yetkiyle, emanetle insanlar test edilir de ilişkilerle test edilmez mi? Tabiî ki edilir. Hattâ arkadaşınla, eşinle, çocuğunla, devletinle, komşunla, öğrencinle, hocanla, iş yerinle de ilişkilerin veya onların seninle ilişkileri farklı zamanlarda çeşitli olaylarla test edilir...

Peki, Elazığ Depremi neleri test etti ve kazananlar ile kaybedenler kimler?

***

Meşhur hikâyedir; tilkiyle yılan arkadaş olur ve birlikte yolculuğa çıkarlar. Bir ırmağın kenarına geldiklerinde yılan tilkiye, “Tilki kardeş! Ben yüzme bilmem. Beni sırtına al da karşı kıyıya beraber geçelim” der. Tilki, arkadaşının teklifini kabul eder. Yılan, tilkinin beline sarılır, o da ırmağa girip yüzmeye başlar.

Karşı kıyıya vardıklarında, yılan, “Tilki kardeş, ben seni sokacağım!” deyiverir. Neye uğradığını şaşıran tilki, “Yılan kardeş, biz seninle arkadaş değil miyiz? Bak, ben sana bunca iyilik ettim. Seni sırtıma almasam ırmağı geçemezdin” diye ne kadar dil dökmeye çalıştıysa da yılan hiç oralı olmaz, “Bu benim huyum, sokmak benim yapımda var!” der.

Bunun üzerine tilki bir an durur, sonra yılana, “Peki yılan kardeş, yap yapacağını! Ne edelim, bu benim kaderimmiş. Yalnız yüzüme bir defacık bak ki, ölmeden önce o güzel gözlerini son bir defa göreyim” diye söylenir.

Bu sözlere aldanan yılanın başını uzattığı an, tetikte duran tilki, derhâl atılıp başını kapıverir. Sonra da ölen yılanı ırmağın kenarında, kumların üzerine boylu boyunca uzatır ve kendi hilesine kurban giden arkadaşına şöyle der: “Yok yılan kardeş, ben öyle eğri büğrü arkadaş istemem! Benimle arkadaş olacaksan, böyle dosdoğru olacaksın!”

***

Tilkiler daha sonra yılanlarla arkadaş oldular mı bilmiyorum, fakat insanların ciddî bir kısmı tilki gibi davranıyor ve yılanı öldürmese bile bu tür testler sonrası ilişkilerinin seyrini değiştiriyor.

Yılanın yaptığı gibi iyilik, dürüstlük, güvenilirlik, paylaşımcılık, hamiyetperverlik, fedakârlık ve vefakârlık şeklindeki güzel özellikleri unutup insanı bir kalemde harcayan insanlar/kuruluşlar az olmasa gerektir. Ki toplumumuz tarafından pek çok deyim ve atasözü üretilmiş bu konuda… “Besle kargayı, oysun gözünü” atasözünden başlar, “arkadan vurmak” veya “İnsan yemek yediği kaba pisler mi?” gibi deyim ve kalıplara kadar niceleriyle devam eder.

Elazığ Depremi, bizler için tilki ile yılan hikâyesindeki ırmak gibi oldu. Bu deprem felâketini atlatmak için kim destek oldu, kim iyi niyet istismarı yaptı, kim “mış gibi” yaptı? Yıkıntıların altında kıvanırken, hastanelerde acı çekerken, kaybına gözyaşı dökerken kim veya kimler siyâsî kinlerini kustular, kim veya kimler “Ben size demedim mi?” tafralarıyla sosyal medyada arz-ı endâm ettiler? Bu sorulara cevap veren türden her türlü kimseye hem Elazığlı kardeşlerimiz, hem de insanlıkla beraber bizler de şâhit olduk.

Konferans ve seminer verenler bilirler, 100 kişilik salonda 95 kişi beğense ve 5 kişi beğenmese, o 5 kişinin beğenmemesinden konuşmacı mutsuz olur. Elazığ Depremi vesîlesiyle hem Devletimiz, hem de millet olarak çok iyi bir imtihan verdik…

Aradaki üç beş istismarcıyı görüp/duyup moral bozmaya gerek yok! Onları çok fazla gündeme getirirsek, zannedilecek ki, sayıları fazla da o yüzden konuşuyoruz…

Hâlbuki konuşan insanların kastı, “Sinek küçük ama mide bulandırıyor” kâbilinden…

Yeni yapılan evlere benim çocukluğumda çirkin ve itici bir at kellesi iskeleti asılırdı. Meğer o evin güzelliği kem gözlerden uzak olsun diye asılırmış o çirkin nesne. Bu kadar güzel bir dayanışma ve yardımlaşma tablosuna, vatandaşının hizmetine koşan Devlet güzelliğine nazar değmemesi ve bu güzelliklerin kem gözlere gelmemesi için bu kadar çirkin davranışlar da olacaktır. Onların da faydası bu şekilde gerçekleşecek belli ki…

***

Bu testi yaptık ama sonra ne olacak?

Çevremdeki insanlara, belki zaman zaman da sizlere, “Test edilmiş ilişkilerin kıymetini bilelim, bir çırpıda bir tekme vurup bitirmeyelim” şeklinde tavsiyelerde bulunmuşumdur. Düşünsenize; test edilmiş ilişkiyi bir çırpıda bitirdiniz ve yeni ilişkiler kurmaya çalışıyorsunuz, hangi şakada hangi tepkiyi verir, hangi olaya kızar, hangi hediyeyi kendine hakaret gibi görür, hangi hediyeye bayılır ve mutlu olur karşınızdaki? Bunların hepsini sil baştan öğreneceksiniz!

Belki beş, belki sekiz, belki on senede geldiğiniz noktayı bırakıp başa dönüyorsunuz… Bırakın duyguları ve vefâyı, en basitinden söylemek gerekirse, akıllıca olmaz! Bizim milletimizin ve Devletimizin de bu Elazığ Depremi testiyle önemli özelliklerini görmüş oluyoruz.

Milletimizle ve Devletimizle ilişkimizi bitirip başka devletlere, milletlere dâhil olsak, zorda ve darda kaldığımızda ne yapacaklarını biliyor muyuz?

Benim bazı tecrübelerim oldu. Başka ülkelerde, başka milletlerle ve devletlerle ilişkilerimde çeşitli yaşanmışlıklarım var…

Başka bir fırsatla anlatırım ama bir cümleyle şunu söyleyeyim: “İmdat!” dediğinizde her zaman imdadınıza yetişen birini bulamıyorsunuz.

İslâm Medeniyeti’nin bir zamanlar hâkim olduğu, bugünlerde ise kırıntılarının kaldığı milletler daha iyi; hem de devletlerinin ekseriyeti problemli de olsa…

Bizim ülkemizin test sonucu kötü olan başka durumları da olmadı değil. Böyle durumlarda da güzel özellikerimizin diğer alanlara aksetmesini sağlayarak millet ve devlet olarak gelişeceğiz. Olumsuz testlerden de bu şekilde faydalanacağız.

***

Rabbimizden, Elazığ Depremi’nde kaybettiğimiz kardeşlerimize rahmet, yaralı kardeşlerimize hayırlı ve acil şifâ, sevenlerine sabr-ı cemil ve aziz milletimize bağsağlığı niyaz ediyorum…