Deni dünyanın süfli karşılığı fiyatları yukarı çekiyor

Her yıl bütün insanlığa yetecek kadar ürün yetişirken insanlık gıda sıkıntısı çekiyorsa, “deni” dünyanın “süfli” karşılığı yaşanıyor demektir. Diğer bütün sıkıntıları ise raydan çıkışa “Dur!” demek için birer uyarı niteliğinde görmek gerekir.

PARA, makam, şan ve şöhret peşinde koşmayan kalmadı gibi. Gün geçmiyor ki, otomobil sevdalıları, arsa takipçileri ve her şeyi ticarete dökenlerin sayısı artmasın. Bir de dünyada işlerin sağlıklı gitmesi için maddî zenginliği ön plâna alıp hayatın anlamını buna yükleyenler var. İnsanların maddî plânda zengin olmaları eleştirilecek bir durum görülmemeli. Hak ve alın teri ile kazanılmış bir emek eleştirilmemeli. Burada maddî zenginliği iki türlü görmek gerekir: Birincisi, alın teri ve ticarî ahlâkın gerekleriyle kazanılmış yoldur. Buna göre ticarî ahlâkın kurallarına odaklanmak gerekir. Ticarî ahlâkın en öncü kuralı, piyasadaki bir ürünü hangi fiyatta ise o fiyatın yukarısına çekmemesidir. Tek doğrusu da budur. Günümüzde fiyatlar sürekli yukarı çekiliyorsa burada ticarî ahlâktan söz etmek mümkün değildir.

İkincisi ise, kazanılmasında hukuken sorun olmayıp ahlâken sorun olan ticaret şeklidir. Buna bir örnekle açıklık getirmek gerekir: Görüntüde bir bedel karşılığında edinilen yani öncesinde, bir arazinin değer kazanacağı veya imara açılacağı bilinerek tanıdıklara bilgi vermek şeklinde edinilen kazanç... Bu bilgi doğrultusunda ucuz yolla kazanç sağlamak doğru değildir. Ama alıcısı çok fazladır bu yolun.

Üçüncü bir yol ise “haksız kazanç” olup asla açıklaması olmayan haram yoldur. Bu durum konumuz dışındadır. Çünkü bunun savunulacak bir tarafı olamaz. 

Bunlara ilâve olarak bir de önerilmeyen meslekler vardır. Sürekli olarak riskle karşı karşıya kalırlar. Kuyumculuk gibi… Bu da konumuzun dışındadır.

Meseleye dönelim…

“Dünya” denen hanede kazancın helâl ve alın teri ile kazanılanı makbuldür. Ancak burada da iki farklı yol vardır: Birinci yol kazancı amaç edinmektir. Bu da makbul değildir. İkinci yol ise kazancı araç edinmektir. Maddî kazancın araç edinildiği yola göre ciddî bir imtihan vardır. Dünya malı dünyada kalır. Çünkü eşsiz derecede harika cihazlar ile donatılan insan ölümlüdür. Ölümlü olmak, dünya hayatının sadece konaklama yeri olduğuna işarettir. Çünkü sınırsız güzellik, sınırlı bir yerde heba edilmez.

Dünya terim olarak “deni” kökünden türemiştir. Deni ise “aşağı, alçak” demektir. Bu anlamı iki türlü görmek gerekir: Birincisi, maddî varlık olarak dünya en aşağı ve en alt yerdedir. Bunda bile varlık âleminin en güzide gezegeni Dünya’dır. En azından canlıların yaşamasına beşiklik etmektedir. İkinci yön ise, dünyalık işlere olan işarettir. Dünyayı amaç edinen işlerin aşağılık ve alçaklık olabileceği yönündedir.

Bu ikinci durumu şöyle anlamak gerekir: Aşağı, alçaklık ve ahlâksız işlere olan atıf… Buna göre bu anlamdaki diğer bir kelime ise insana atfen “süfli” olarak görülmelidir. Yani “süfli” terimi, “deni” teriminin insandaki karşılığı olarak görülebilir.

Süfli terimi hislere yansıdığında hissiyat-ı süfliye şeklinde tezahür eder. Bu insicam “aşağı, alçak ve kötü hisler/duygular” şeklinde peyda olur. Dolayısıyla hissiyat-ı süfliye, dünyaya ait hisler, dünyaya ait duygular ve aşağılık/alçak hisler olarak görülmelidir. Bu yolun da makbul olmadığı açıktır. Bunlar uhrevî olmayan dünyevî işlerdir ki insanı kötülüğe götüren duygulardır.

Dünya hayatındaki maddî kazançların ne kadar çetrefilli bir yol olduğu açık ve nettir. Sadece bu dünya hayatı için çalışmanın bir geçerliliği yoktur. Zira alçak, aşağı kökünden (deni) türeyen dünya, “kalıcı ve makbul olmayan” demektir. Ayrıca ekonomide fiyatların yukarı doğru çekilmesi de asla doğru yolun yolcuları tarafından yapılmaması gereken işlerdir.

Fiyatlar birileri tarafından yukarı doğru çekiliyor ve maddî kazanç amaç edinilmiş ise şapka çıkarılmalı ve yeniden düşünülmelidir. En azından ekonomik olarak refah düzeyi yukarı doğru çıktıkça neden beklentilerin aksi yönde bir ahlâkın aşikâr olduğu sorgulanmalıdır. Öyle ya, bu durumun birinci sebebi, sırf dünya için toplumun önüne söz konusu yolcuların örnek sürülmesi olmasın?

Daha yaşanılır bir dünya beklerken aksi istikametteki oluşumlar “dünya” teriminin, “deni” kökünün ve “süfli” kelimesinin yansıması olarak gelişiyor. Demek ki dümeni farklı bir tarafa kırmak gerekiyor. Kaptan dümende makbul yolu ortaya koymalı ve irade sergilemelidir. Her birey kendi dünya işinde kendi dünyasının kaptanı iken toplumların kaptanları da bu yolda irade sergilemelidirler.

Ekserinin gözüne dünyalık maddî kazanç indiğinde büyük bir perde dünyayı karatmış oluyor. Her yıl bütün insanlığa yetecek kadar ürün yetişirken insanlık gıda sıkıntısı çekiyorsa, “deni” dünyanın “süfli” karşılığı yaşanıyor demektir. Diğer bütün sıkıntıları ise raydan çıkışa “Dur!” demek için birer uyarı niteliğinde görmek gerekir.