Değişim sahnesindeki başrol oyuncusu: Yapay zekâ

Wolfgang von Kempelen, tasarladığı satranç oynayan robotu “Mekanik Türk” ile 1769 yılında Avrupa turuna çıkar. Vezir kıyafetli bir robotun o zaman için sadece satranç taşlarını hareket ettirecek mekanik hareketleri yapabiliyor olmasının inanılmazlığını bir kenara koysak bile, karşısına çıkan her rakibi bir bir yenmesi de muhteşem bir yapay zekâya sahip olduğuna delâletti. İçinde dönen çarklar, manivelalar ve mekanik aksamları ile herkese kendini hayran bırakan bir robot tasarlamıştı.

BİR sohbet sırasında arkadaşlardan biri, yaşlı annesinin akıllı telefonu ile kurduğu bağdan bahsetti. Annesinin x model bir akıllı telefona sahip olduğu ve iki gün önce bu telefonun, kendi yakınlarından olan küçük bir çocuğun oyununa maruz kalarak sekizinci kattan aşağı bırakıldığını anlattı.

Şimdi, “Eyvah, gitti canım telefon!” dediğinizi duyar gibiyim. Tamam, telefon gitti gitmesine de, işin ilginç tarafı, annenin olaya yaklaşımı. Annelerine “Üzülme, daha iyisini alırız” dediklerinde, annesinin cevabı, “Olmaz! Yeni aldığınız beni tanımaz, ben onunla sohbet ediyordum. Ben kimi ‘Ara’ dersem onu arıyordu, ne sorsam cevaplıyordu, bir de üstüne üstlük hatırımı soruyordu” şeklinde olmuş. Güler misin, ağlar mısın?

Evet, hepinizin bildiği “Siri”, sorduğunuz sorulara cevaplar verebilecek kapasitede. Yemek tarifi sorun, hava durumu sorun, gitmek istediğiniz adresi sorun... Aramak istediğiniz kişinin ismini söylemeniz yeterli... Bu soruların cevabına ulaşıp size sunabilecek durumda. Siri, temel düzeyde bir asistan. Artık yapay zekâ sayesinde herhangi bir şeyi yazarak zaman kaybetmenize gerek yok. Tek yapmanız gereken, yaşlı teyzenin dediği gibi telefonunuz ile konuşmak.

Son zamanlarda alfabedeki iki harfin yan yana gelmiş hâlini sıklıkla görür olduk: “AI” (artificial intelligence)... Yani yapay zekâ...

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte “robot, insansı robot, sürücüsüz otomobil, insansız hava aracı” gibi ifadeler hayatımızın içinde yer almaya başlayan kelimeler... Teknolojik gelişmeye paralel, bunları oluşturan “yapay zekâ” dediğimiz kavram, ileriki yıllarda dünyadaki hâkimiyetimize ortak olacak gibi görünüyor. Geleceği şekillendirecek yeniliklerden biri de yapay zekânın oluşumu ve yükselişi.

Her gün bir tık daha yukarı çekilen teknolojik gelişmeler, önümüzdeki yıllarda yapay zekâdaki esas yarışın, insansı robotların bizden ayırt edilemez duruma geldiklerinde başlamasını işaret etmektedir. Amerikan filmlerinin hâricinde, seksenli yıllarda bir Türk dizisinde “Babür” isimli evde temizlik ve yemek yapan, çay-kahve ikramında bulunan robotu anımsayanlarınız vardır. Annem de dâhil, hemen hemen her ev hanımının tam da olmasını istediği gibi... Bazılarımız da yine o yıllarda “Uzay Yolu” filmindeki gibi tek dokunuşla önümüze açılan ekranda her bilgiye ulaşabilmenin kolaylığına imrendik.

Bugünlere geldiğimizde ise, artık insanlar işi yapan bir robottan öte, kendilerine benzeyen insansı görünümden bahsetmekte. Günümüzde aktif olarak gündemde olan yapay zekâlar, bundan 15-20 yıl kadar öncesinde filmlere konu olan birer hayâlden ibaretlerdi. Şimdi izlediğimiz filmler ise geleceğin habercisi konumunda. Peki, dilimize pelesenk olan yapay zekâ (AI) nedir?

Oxford Dictionary, yapay zekâyı (AI) “görsel algı, konuşma, tanıma, karar verme ve diller arası çeviri gibi normalde insan zekâsı gerektiren görevleri gerçekleştirebilen bilgisayar sistemlerinin teorisi ve gelişimi” olarak tanımlamakta. Hemen akabinde ise AI şöyle tanımlanmakta: Bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrolündeki bir robotun çeşitli faaliyetleri (insan gibi davranışlar sergileme, sayısal mantık yürütme, hareket, konuşma, sesleri algılama, çevresi ile etkileşime girip verilerden çıkarımlarda bulunabilen) canlılara benzer şekilde yerine getirebilme kabiliyetidir ve günümüzde birçok alanda kullanılmaktadır.

Yapay zekânın ortaya çıkışı ve ilk yapay zekâ örnekleri

1940’lı yıllarda matematikçiler ile bilgisayar bilimci Alan Turing (Turing testi), Nobert Wiener ve John Von Neumann katkılarıyla bugünkü bilgisayar bilimlerinin temelleri atılır. Yapay zekânın bağımsız bir araştırma alanı olarak ortaya çıkışı ise bir grup araştırmacının 1956 yazında, New Hampshire’deki Dartmouth College’de bu konu ile ilgili bir seminere katılmak üzere bir araya gelmesi ile başlar.

Organizatörlerden John McCarthy, sunum belgesinde ilk kez "yapay zekâ" terimini tanıtır. Yapay zekânın üretiminde en etkin rolü İngilizler ve Japonların oynadığı bilinmektedir. 1980'lere kadar somut bir gelişme olmayan yapay zekâ alanında ilk önemli gelişme, bilgisayarın Garry Kasparov’u yenmesiyle yapay zekâ ve robotların insan yaşamı üzerinde nasıl bir etkiye sahip olacağı üzerine tartışmalar yeniden canlanmıştır.

Yukarıda paranteze aldığım, yapay zekâ alanında hâlen geçerliliğini korumakta olan Turing Testi’nin adı, Alan Turing’den gelmektedir. Turing bu testte, bir yapay zekânın zekâsını sayısal olarak ölçemeyeceğimizi, bunun yerine davranışlarını değerlendirmemiz gerektiğini belirtmiş. Test, bir hakem, bir insan ve de makine ile gerçekleştiriliyor.

Hakem, yarışmacıları göremeyeceği bir noktadan onlara sorular sorar. İki yarışmacı da sorulara cevaplar verir. Eğer bu teste hakem olarak katılanların belli bir oranı (örneğin yüzde 30'undan fazlası) insan ile makineyi birbirinden ayırt edemezse, o makina "yeterince insansı" kabul edilmektedir.

Yapay zekânın ilk örnekleri için zamanda yüz değil, bin değil, binlerce yıl geri gidiyoruz. Yunan mitolojisinde teknoloji ve artizan tanrısı Hephaestus ile mimar Pygmalion, akıllı robot olan Talos’u yaratırlar. Efsaneye gore bronzdan dev bir adam şekliyle vücût bulan Talos, “Europa” isimli bir kadını korumak için Girit adasının çevresini her gün üç kez dolaşıyordu. (Bekçilik işlerini üstlenecek robotların atası olarak görebiliriz.)

Wolfgang von Kempelen, tasarladığı satranç oynayan robotu “Mekanik Türk” ile 1769 yılında Avrupa turuna çıkar. Vezir kıyafetli bir robotun o zaman için sadece satranç taşlarını hareket ettirecek mekanik hareketleri yapabiliyor olmasının inanılmazlığını bir kenara koysak bile, karşısına çıkan her rakibi bir bir yenmesi de muhteşem bir yapay zekâya sahip olduğuna delâletti. İçinde dönen çarklar, manivelalar ve mekanik aksamları ile herkese kendini hayran bırakan bir robot tasarlamıştı.

Napoleon Bonaparte ve Benjamin Franklin gibi devlet adamlarının da yenildiği bu robotun foyası, yaklaşık 50 yıl sonra ortaya çıktı. İçinde son derece yetenekli satranç oyuncularının oturuyor olması ve bu kişinin bir mekanizma yardımıyla robotun kolunu oynatıyor olması, insanlık tarihinin en büyük hilelerinden biri olarak anılır. Ancak burada vurgulanması gereken nokta, insanların belki de tarihte ilk kez insan ve hayvan dışı bir zekâ gösterisinin büyü veya mucizeyle değil de bir (mekanik) düzeneğin kendine has zekâsı (yapay zekâ) ile açıklanmasına inanmaya meyil göstermiş olmaları.

1956’dan bu yana geçen yaklaşık 60 yıllık zaman diliminde, bilgisayarların işlem hızındaki artışla birlikte insan zekâsına yakın sistemler oluşturulmaya başlandı. Yapay zekâ noktasındaki gelişme yeni bir boyut kazandı. Artık bilim insanlarının şimdiki hedefinde düşünen, anlayan, algılayan robotlar var.

Yapay zekâ çeşitleri

Tamamen reaktif: İlk yapay zekâ olarak, “yapay zekânın en basit hâli” diyebiliriz. Ortamı/durumu algılar ve ne görüyorsa onu yapar. Geniş bir dünya algısı yoktur. Hatıralar oluşturamaz ya da şimdiki kararını eski tecrübelerine göre veremez. Sadece bir alanda uzmanlaşabilir. Google'nin “Alpha Go” adlı oyun oynayan yapay zekâsı, bunun en güzel örneği.

Sınırlı hafıza: Yapay zekâ merdiveninde bir üst basamak... Mevcut birçok yapay zekâ bu kategoridedir. Sınırlı hâfıza, geçmişteki bilgileri göz önüne alır ve onları önceden programlanmış dünya algısına ekler. Uygun kararı vermek ve harekete geçmek için yeterince hâfızası ve tecrübesi vardır. Örnek vermek gerekirse, kendi giden arabalar (seksenli yıllarda Kara Şimşek dizisinin birçok taraftarı vardı; ilgiyle izlenme nedeni, dizide siyah, konuşan ve “Kit” adı verilen aracın sesle komuta edilebiliyor olması ve sürücüsüz olarak gidebilmesiydi), chatbotlar (ezberden konuşan robotlar ve dijital asistanlar) ve kişisel dijital asistanları göstermek mümkün.

Zihin teorisi: Gelecekte olması beklenen yapay zekâ türüdür. Bu tipteki yapay zekânın insanların davranışlarını etkileyen düşünceleri ve duyguları anlama kapasitesi vardır. Tamamen insan gibi davranabilme kabiliyetine sahip. Duyguları, motivasyonları, amaçları kavrayabilir ve insanlarla sosyalleşebilir. Henüz yapılamadı ancak büyük ihtimâlle bir sonraki yapay zekâ bu olacaktır. Bu tipe, “Star Wars”tan tanıdığımız C-3PO ve R2-D2 ile “I, Robot” filmini örnek verebiliriz.

Bilinci olan: Tip 4” yapay zekâ, kendini ifade edebilir. Bilinçleri vardır ve kendi durumlarının farkındadır. Başkalarının duygularını ön görebilir, soyut düşünceler üretip çıkarımlar yapabilir. Onlar makinelerin gelecek nesilleridir; süper akıllı, duygusal, bilinçli... Örnek: “Ex Machina” filmindeki Eva, “Humans” dizisindeki Synths.

Yapay zekâ hayatımızda nerelerde?

Okuduğum bir haberde, bir araba markasının, araçlarında kullanacağı akıllı direksiyonun yan tarafında bulunan optik fiberler sayesinde, direksiyon kontrolünde renkli sinyaller göndererek sürücüyü uyaracağı yazıyordu. Benzer şekilde başka bir araçta, akıllı far teknolojisi ile sürüş ve yol bilgilerinin yol üzerine yansıtılması, bakım çalışmalarının olduğu yollarda sürücülere hangi çizgide ilerlemeleri gerektiği konusunda uyarı verdiği ve öndeki araca yakın ve hızlı biçimde ilerlendiğinde ise yol üzerinde bir çarpışma uyarısı gösteriyor. HD kalitede aydınlatma sunan farlarda 1 milyondan fazla piksel bulunuyor ve sistem, otomobilin önünün ne kadar aydınlatılacağını kontrol edilebiliyor.

Yapay zekâ gün geçtikçe farklı alanlarda ve farklı yollardan bizleri şaşırtarak yol almakta. Her gün bir yığın yapay zekâ uygulaması veya haberi ile karşı karşıyayız. Her an sanal gerçeklik gözlükleriyle etrafımıza bakamasak bile yapay zekâ, hayatlarımızın içine girerek belki de bugüne kadar hiç farkında olmadığımız alanları değiştirdi ve gelişim sağladı. Sağlık, eğitim, iletişim, otomotiv, uzay, savunma, eğlence, bankacılık, hukuk, telekomünikasyon, güvenlik, sanat ve daha birçok alanda...

“Sağlık ve yapay zekâ” denince dikkatimi çeken örnekler, “Annals of Oncology”de yayınlanan yakın tarihli bir çalışmadan. Bu çalışma, AI’nin kanseri 58 deri uzmanından daha doğru teşhis edebildiğini gösterdi. AI, cilt kanseri görüntüleri ve ilgili teşhisler kullanılarak eğitilmiş. Doktorların tanı oranının yüzde 87’sini doğru bulurken, makine yüzde 95’lik bir tespit oranına ulaştı.

Görme kaybına neden olan iki önemli hastalığın teşhisi üzerindeki çalışmalarda AI, kısa sürede daha fazla ve daha doğru tarama yapmıştır. Yine Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yaştan 300 milyondan fazla insanın mustarip olduğu depresyonla ilgili Kaliforniya merkezli MindStrong’da yayınlanan bir makalede, kısa bir süre önce yapay zekânın, insanların akıllı telefonlarını nasıl kullandığını analiz ederek depresyon ve diğer ruhsal bozuklukların belirtilerini alabileceği belirtildi. İleride birçok hastalığın tedavisinde insan vücûdunun altına yerleştirilen küçük yapay zekâların görev alacağına dikkat çekilmekte.

Yapay zekâ, insanların iletişim kurma biçimlerini de önemli ölçüde değiştirdi. İletişim teknolojisinin gelişmesiyle hemen hemen tüm meslek gruplarında verimliliğin arttığı görülmekte. Pazarlama stratejilerine yapay zekânın dâhil edilmesiyle yeni pazarlama modelleri oluşturulmaktadır. Web siteleri aracılığı ile pazarlama, mobil uygulamalar ve sair araçlar vâsıtası ile müşteriye ulaşım kanalları arttırıldı. Yeni sistemde müşterilere acil servis hizmeti için chatbotlar web sitelerine dâhil edilmekte, verileri bulut teknolojisi ile ânında işleyebilen müşteri temsilcisi konumunda olan robotların yapay zekâ ile bir sonraki en iyi ürünü müşteriye özel fiyatını, müşteri değerine göre belirlemesi, aslında CRM’nin ta kendisi!

Hukuk alanında, 19 yaşındaki Stanfordlu bir öğrenci, gereğinden çok park cezasıyla karşı karşıya kalması üzerine yazmış olduğu yazılımla “Avukat Robot” olarak tam tamına 250 bin dâvâ üzerinden 160 bin dâvâ kazandı. (Burada direkt savunma yapan bir robottan bahsetmiyoruz; o bir sohbet botu ve 250 bin kişinin park cezaları ve türlü dâvâlar üzerine şikâyetlerini değerlendiriyor. Bu değerlendirmeler sonucunda size karşı dâvâ açabilmenizde yol gösteriyor.)

“Bizler çocuklarımızı yapay zekânın eğitmenliğine emanet edebilir miyiz?” diye düşünürken, yapay zekânın eğitimde kullanılmasıyla birlikte, eğitim için kullanılan araçlar ve kurumlarda büyük değişiklikler yaşanıyor. Pek çok bilim adamı, yapay zekânın eğitimde aktif rol alabilmesi adına çalışmalar yürütmekte. “Deep Learning” olarak adlandırılan sistem, eğitim hayatında yerini almış durumda. Bu sistem öğrenciler için hızlı, güvenli bilgi ve doğru eğitim içeriği demek.

ABD Eğitim Sektöründe Yapay Zekâ Piyasası (Artificial İntelligence Market in the US Education Sector) Raporu’na göre, ABD’de yapay zekânın eğitimdeki oranının 2017-2021 yılları arasında yüzde 47,5’e yükseleceği öngörülmekte. Her ne kadar Stephen Hawking’in düşündüğü gibi “Yapay zekâdan korkmalı mıyız?” sorusunu zaman zaman kendimize sorsak dahi yapay zekânın eğitimde kullanılmasıyla, her öğrencinin ayrı ayrı analizinin yapılabilmesi, öğrencinin eksik yönlerinin tespit edilip tamamlanması noktasında büyük katkı sağlayacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Aynı zamanda yapay zekânın bireysel eğitimde de kullanılarak derslerde soru sormaktan çekinen bir öğrencinin yapay zekâya rahatlık ve merakla sorabileceği yaklaşımı da mevcut.

Son olarak, okurken sıkılmadığınızı ümit ederek, farklı alanlarda yapay zekâya dair birkaç örnek daha paylaşmak isterim. (Biliyorum ki, artık hepimiz bilgiye daha kolay ulaşabilir durumdayız. Niyetim, ulaşabildiğim bilgileri bir araya getirip sizlere aktarmak...)

Uzay: Uçuş simülasyonları, otomatik pilot uygulamaları gibi yöntemlerde yapay zekâ kullanılmaya başlandı. Hepimizin bildiği gibi SpaceX şirketi, uzaya, içerisinde “Cimon” adını verdiği yapay zekâ robot bulunan bir kapsül gönderdi.

Bankacılık: Medici Research araştırma şirketi tarafından pek çok farklı ülkede 34 banka ile yürütülen araştırmaya göre bankalar, çoğunlukla chatbot, sanal asistanlar, dijital danışmanlar gibi alanlarda yapay zekâ kullanıyorlar. Yapay zekânın ileride bankacılık alanında çok daha aktif rol oynayacağı tartışmasız bir gerçek.

Savunma: Çin ve ABD başta olmak üzere pek çok ülke savunma sanayiinde yapay zekâyı kullanıyor. Daha çok radar, sensör, silah yönlendirme, hedef seçme gibi yöntemler için kullanılan yapay zekâ, ülkemizde de dikkatle takip ediliyor. Geçtiğimiz aylarda yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi için Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Savunma Sanayii Başkanlığı, güvenlik konseptli konularla ilgili “yapay zekâ” proje çağrısı yaptı. Projenin uygulama alanları; “akıllı karar destek”, “siber güvenlik”, “sınır güvenliği”, “elektronik harp ve radar”, “yeni nesil güdümlü platformlar”, “savaş oyunları aracılığıyla öğrenme” ve “savunmada kullanım için diğer yapay zekâ uygulama alanları” olarak belirlenmiş.

Üretim: Kalite kontrolü, ürün dizaynı, dayanıklılık analizi gibi konularda yapay zekâdan yararlanılıyor. Örneğin Mitsubishi Electric yapay zekâ ile veri analizi ve teşhisi yazılımının yanı sıra çok çeşitli cihazlardan kolayca veri toplayabilen yeni sistemler geliştirdi. Bu yeni çözümler, fabrikalarda gerçek zamanlı üretim verimliliğini arttırmayı hedefliyor.

Telekomünikasyon: Ses ve görüntü işleme, filtreleme, trafik yoğunluğu kontrolü gibi konularda da yararlandığımız yapay zekâyı belki de en çok elektronik alanında görüyoruz. Hepimizin evinde ve elinde aslında küçük yapay zekâlar mevcut.

Güvenlik: Parmak izi tanıma, retina tarama, yüz eşleştirme gibi konularda yararlanıyoruz. Kim bilir, belki ilerleyen yıllarda kişilerin kalp atış hızı, göz taraması gibi yöntemlerde daha etkin tarama yapabilen robot güvenlik görevlileri, insan güvenlik görevlilerinin yerini alır.

Video oyunları: Üç boyutlu videolar, simülasyonlar, wear (VR) gözlükler gibi pek çok alanda kullanılıyor.

Müzik ve seyir öneri robotları: Spotify gibi popüler müzik servisleri de bazen yapay zekâdan faydalanabiliyor. Örneğin Spotify, dinlediğiniz sanatçılar ve şarkı tiplerini göz önünde bulundurarak size özel ve beğenebileceğiniz yeni şarkılar önerebiliyor.

Akıllı ev sistemleri: Akıllı ev sistemleri konusunda da artık yavaş yavaş yapay zekâya doğru adım atılıyor. Akıllı ev sistemi, dışarıdaki hava ile evinizin içerisindeki havayı karşılaştırarak ısıtma veya soğutma sistemini manuel olarak ayarlayıp tasarruf yapmanıza yardımcı olabiliyor.

Sonuç olarak araştırmacılar, insan ile yapay zekâyı birbirinden ayırt etmeyi sağlayacak kelimeyi bulmaya çalışırken, yapay zekâ’ya “Hayatımızın neresindesin?” sorusunu sormak, sanki eksik bir soru gibi kalıyor. Çünkü yapay zekâ, her yerde!

 

http://www.milliyet.com.tr/WhatsApp-Business-a-supheyle-mi-yaklasmali--molatik-106/

http://www.itu.edu.tr/docs/dergi/sayi75.pdf/ Yrd. Doç. Dr. Gökhan İnce

https://www.gelecektengelen.com/yapay-zekâ-cesitleri-nelerdir/

https://www.researchgate.net/profile/Maad_Mijwel/ May 2016/

https://www.endustri40.com/yapay-zekâ-ulke-yonetebilir-mi/

Modern Savaşın Yeni Alanı Yapay Zekâ - Doç. Dr. Poyraz Gürson

https://www.winally.com/2018/09/saglik-hizmetlerinde-yapay-zekânin-7-kullanim-alani/