Darya Dugina’yı kim öldürdü?

Aleksandr Dugin’in kendi aracına binmeden başka bir araçla farklı yöne gitmesi, kendi aracını kızı Darya Dugina’ya vermesi, akıllarda kalan sorulardandır. Burada bir soruyu da tekrar edelim: Aleksandr Dugin, anlık bir kararla ve doğal olarak mı başka bir araca binip farklı yöne gitti, yoksa suikast plânınca mı başka bir tarafa yönlendirildi?

BİR babanın en büyük acılarından biri, evladının vefatını görmektir. Putin’in de danışmanlığını yaptığı Rus siyaset uzmanı Aleksandr Dugin’in kızı Darya Dugina’nın katledilmesi, hiç şüphesiz Dugin’i çok derin şekilde üzmüştür.

Bu olay sadece bir danışman cinayeti olarak görülemez. Etkilediği olay açısından makro ölçekte toplumsal bir hâdise olması nedeniyle kalemşörlerin konularından olması normaldir. Dugina’nın duruşu da babasının durduğu noktaya çok yakın olup, Putin’i desteklemek yönündeydi.

Dugin’in son anda araca binmekten vazgeçmesi ilginç noktalardan bir tanesidir. Bir anlık karar mı, yoksa bir plân çerçevesince mi gerçekleşti, şimdilik muamma. Zamanla çözülemeyecek hiçbir olay yoktur. Ancak şimdilik Dugin, evlat acısıyla kaldı. Darya Dugina’nın Rusya’nın düşmanları tarafından “sinsice” öldürüldüğü kesindir.

Peki, Rusya’nın kalıcı ve sinsi düşmanı kim olabilir? Açıkça savaştığı Ukrayna, görüntüde savaş hâlinde olduğu ülke. İlk akla gelenin Ukrayna olması da normal. Ancak makro ölçekte anormal görünüyor. Ayrıca “barış” için çalışan bir ülkenin savaşı körükleyecek bir adım atması da normal görünmüyor. Türkiye’nin barış diplomasisine büyük önem veren Ukrayna’nın Dugina’nın katletme ihtimâli, kendi ayağına kurşun sıkma gibi olur.

Üstelik tam da barışa çok yaklaşmışken böyle bir cinayet, “savaş” isteyenlerin işi gibi görünüyor. Bu da savaş isteyenlerin hem savunma sanayiinden para kazanma isteğini, hem de köklerdeki delilleri işaret ediyor. Ayrıca, deliller belki Ukrayna’yı gösterse de bunlar yüzeydekiler olabilir. Asıl ve köklerdeki delillere bakmak gerekir.

Türkiye’nin barış politikasından ciddî şekilde rahatsızlık duyan ABD, Fransa ve İngiltere… Bu noktada Batı’nın ikiyüzlü tutumu her zaman kalıcıdır. Bu olayda da böyle olmuştur.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı asla kabul edilebilir bir durum değildir. Çin’in de Tayvan’a karşı tutumu doğru değildir. Her iki olayda da küçük devletlerin yanında gibi görünenler; ABD, Fransa ve İngiltere gibi devletlerdir. 

Bu görüntü Kazakistan’a derinden müdahale eden İngiliz ajanlarını, Ermenistan’a yardım den Fransız ajanlarını ve her tarafta “barış ve demokrasi” adı altında cinayet işleyen ABD’yi akla getirmektedir.

ABD Irak’ta, Suriye’de, Vietnam’da ve her yerde kan akıtmıştır. Sadece savunma sanayii bütçesi dahi Türkiye’nin bütçesine eşittir. ABD savunma bütçesinin ve silah sanayiinin temelinde silah şirketleri vardır. Bunlar sürekli olarak dünyada savaşların devam etmesini isterler. Bu talep her defasında ülkelerde yönetim değişikliği, darbeler ve yeraltı kaynaklarına el koymakla neticelenir.

En son darbe yapmaya kalkıştığı ülkelerden biri de Türkiye’dir. 15 Temmuz’da darbe olsaydı en az on bin kişi idam edilecekti. Çok sayıda insan sürülecek ve bazı bölgelere özerklik verilecekti. Irak ve Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurulacaktı. Ayrıca Oğuz boylarından gelen Türkler 1071 öncesi topraklara sürülecekti.

Fransa Ermenistan’da başarısız oldu. İngiltere Kazakistan’da başarısız oldu. ABD Irak ve Suriye’nin kuzeyinde başarısız oldu. 15 Temmuz’da da başarısız olan ABD, ilk fırsatta Türkiye’de darbe yapmanın derdine düştü.

Ukrayna ve Rusya, Türkiye’nin sıkı arabuluculuğu ve diplomasisi ile barışın eşiğine gelmişti ki Aleksandr Dugin’in kızı Darya Dugina’nın katledilmesi, bir anda okları Ukrayna’nın üzerine çevirdi ve barış ertelendi. Rusya barış isterken Putin savaş istemiş olabilir. ABD de buna destek vermiş olabilir. Hatta Ukrayna görünümlü Amerikan, Fransız veya İngiliz ajanlar da cinayet işlemiş olabilir. İngiltere’nin Dugina’yı yaptırım listesine alması da buna işaret ediyor.

Putin’in, “Kalplerimiz sadece intikamdan veya karşılık vermekten fazlasını istiyor. Sadece zaferimize ihtiyacımız var” ifadesini kullanması, savaşa devam gibi görünüyor. Vatandaşları farklı ülkelerde mülteci konumunda olan ve binlerce ailenin parçalandığı Ukrayna’nın böyle bir suikastı işlemesi akla yatkın durmuyor.

Moskova Devlet Üniversitesi, etrafında yerleşke/kampüs çevrimi olmayan rahat bir yerdedir. Darya Dugina’nın hedefte olması böyle bir üniversitede daha kolay gibi görünüyor ama 2015’te mezun olup iş hayatına atılıyor.

FETÖ’nün de aktif olduğu Moskova’da Dugina’nın şimdi öldürülmesi, barışın istenmediğinin bir göstergesidir. Barışı istemeyenler ise Batı ve Putin olarak görünüyor. Oysa savaş yönünden Putin’i destekleyen Aleksandr Dugin’in Türkiye’nin yanındaki ciddî duruşu dikkate değerdir.

Aleksandr Dugin’in kendi aracına binmeden başka bir araçla farklı yöne gitmesi, kendi aracını kızı Darya Dugina’ya vermesi, akıllarda kalan sorulardandır. Burada bir soruyu da tekrar edelim: Aleksandr Dugin, anlık bir kararla ve doğal olarak mı başka bir araca binip farklı yöne gitti, yoksa suikast plânınca mı başka bir tarafa yönlendirildi? Eğer ikinci durum gerçek ise, Aleksandr Dugin’in güvendiği ve sözünü dinlediği birileri olması gerekir. Bu da Putin’in adamlarını işaret edebilir. Böyle bir durumda ise Putin ile ABD, Rusya’ya karşı savaşıyor demektir.