BUGÜNLERDE, özel
bir kanalda gösterilen İngiltere kökenli aşçılık yarışması MasterChef
Türkiye’yi izliyorum. Mutfağa olan yatkınlığımdan olsa gerek... Hattâ içimden,
“Keşke katılsaydım” dediğim de oluyor…
Sınırsız bir ürün yelpazesi var formatın içinde; aynı zamanda
modern mutfak ekipmanları… Yarışmacılar kendilerine verilen eşit imkân ve
malzemelerle yemek üretiyorlar.
Ama bunu başaranlar, bir elin parmaklarını geçmiyor!
Galiba siyâset de böyle… Bol malzemeli bir yarış... Bu
câzibeye kapılan yeni yetme siyâsî aktörler, kendilerine sunulan malzemeden ne
yazık ki istenileni vermede bir kısırdöngü yaşıyorlar.
Biz Avrupa Birliği, NATO, Suriye’deki iç savaş, PKK ve sınır
güvenliği, eğitim ve tarım politikaları, istihdam, dövizdeki yükselişten
kaynaklanan ekonomi, çocuk istismarı, kadına şiddet ve İstanbul Sözleşmesi ile
uğraşırken, müttefiklerimizin yahut hasımlarımızın dilinde ise Türkiye-Filistin
hattında Büyük Orta Doğu sevdâları, Kıbrıs meselesi ve Yunanistan seviciliği,
Suriye ile Libya’nın Doğu Akdeniz kuşağında pay edilmesi, Karabağ sorununa
kulak tıkayarak sözde Ermeni soykırımını tehdit unsuru hâline getirmeleri, kendi
sınırlarımızda, Kuzey Irak ve Suriye’de Kürt meselesi adı altında PKK/PYD’yi
meşrulaştırma hayâli…
Bu girizgâhtan sonra, geçen haftaki yazımda Beyrut
Limanı'ndaki patlama sonrası istifa eden hükûmetten sonra, "Yeni hükûmet kurulması
çalışmalarına en iyi diplomasi mühendislerimizi ve gözlemcileri göndermeliyiz.
Seçimin güvenli bir ortamda yapılması için lâzım gelen desteği sunmalıyız. Türk
dostu siyasetçilerin iktidara gelmesi lâzım" demiştim.
Bu cümlenin devamında, "3
Kasım'da yapılacak 59'uncu ABD Başkanlık Seçimleri için de" şeklinde
bir cümle kurmuş, ama nedense çıkarma gereği duymuştum.
Demokratların kongresinde ABD Başkan adayı olarak gösterilen
ve Donald Trump'a rakip olan Joe Biden'in açıklamaları, bu cümleyi yeniden
kurmamıza, daha doğrusu bu yazıya eklememize etken oldu.
“Türk muhalif liderler
Erdoğan’ı yenmeli. Bu darbeyle değil, seçim süreciyle olmalı”
ifadelerini kullanan Biden ile ilgili çok sayıda haber yapıldı. Haber Ajanda
NET yazarlarımız da konuyu sütunlarına taşıdılar...
Müttefikimiz ABD'nin Başkan adayı Joe Biden’in itiraflarına
şaşırmadığımızı ifade etmeliyiz. Aylar önce dillendirdiği ve muhalefete açık
çek olarak sunduğu “darbe” içerikli çığırtkanlığını, Başkan Yardımcılığı
görevini yürüttüğü son dönemde, 2016 yılı başında ve ortasında ülkemize yaptığı
iki kritik ziyaret trafiğine bakarak tahmin etmeliydik...
15 Temmuz’dan sadece 9 gün sonra, 24 Temmuz’da gerçekleşen
ikinci ziyaret, “Geçmiş olsun!” anlamını taşıyordu.
4 yıl önce Türkiye’de denedikleri darbeden, pardon şapkadan
itaat eden bir Sisi çıkaramadıkları için onlara “Geçmiş olsun” demek daha doğru
bir yaklaşım olur.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, "Türk milleti, 15 Temmuz’da gereken cevabı vermiştir, icabı
hâlinde tekrar hak ettikleri cevabı verir" ifadeleri de bu yaklaşımın üzerine
sürülen ballı kaymak…
Biden’in, Hükûmet kanadında gerçekleştirdiği resmî
görüşmelerden ziyâde Kürt meselesini kaşıyacağı bölge milletvekilleri ile
yuvarlak bir masanın etrafında toplanması dikkat çekiyordu.
Ünlü gazeteciler ve akademisyenler, sivil toplum
kuruluşlarının temsilcileriyle “basın ve ifade özgürlüğü” konulu görüşmede ise
Osman Kavala'nın bulunması, yine dikkat çeken başka bir ayrıntıydı.
Son olarak, eşlerinden dolayı öne çıkan üç sembol kadın;
Dilek Dündar, Rakel Dink ve Türkan Elçi ile de buluşmuş olması önemliydi.
O tarihte itiraz etmemize rağmen DAEŞ'le mücadele adına
PYD’ye destek vermede kararlı olduğunu vurguluyordu.
Gelinen noktada Biden'in, "Muhalefeti
destekleyip, Erdoğan'ı mağlûp etmeleri için cesaretlendirebiliriz"
ifadesinin yanında açılan paranteze sıkıştırılan çok daha vahim bir cümle var: "Yapacağım son şey, ona Kürtler
konusunda boyun eğmek olurdu!"
İşte bu cümle, bize fâil hakkında ipucu veriyor!
Kayıt nasıl ortaya çıktı?
Barzani yanlısı, aynı zamanda PKK savunucusu, Kürdistan
hayâli kuran ve Kuzey Irak’ta yaşayan Kürt gazeteci Arif Zerevani…
Biden’in, New York Times gazetesinin editörleriyle
gerçekleştirdiği 1 buçuk saatlik kapalı devre toplantının 2 dakika 13 saniye
süren Türkiye bölümünün Zerevani tarafından montajlanarak sosyal medyada
dolaşıma girdiği yönünde bilgiler mevcût.
Henüz Başkan adayı bile değilken, turkuaz renkli kravatıyla
Türkiye karşıtlığına ve Erdoğan düşmanlığına soyunan Biden’ın olası Başkanlık
sonrası nasıl bir tutum içinde olacağını tahmin etmek zor olmasa gerek!
Trump, katıldığı canlı yayında Demokrat (!) rakibi Joe
Biden'in açıklamasına ilişkin şunları dedi: “Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan gibi dünya çapında satranç oyuncusu olan lider karşısında,
Joe Biden zihnen yetersizdir.”
Bu cümle, samîmi bulmasak da önemlidir!
NATO müttefiki ABD’nin Demokrat Parti adayının, demokrasiyle örtüşmeyen tavırla, demokrasiyle yönetilen bir ülkeye ve onun Cumhurbaşkanı'na darbe ile müdahalede bulunmaya cesaret etmesine ilişkin, "Biz kimin ne dediğine değil, milletimizin ne istediğine, hangi istikameti gösterdiğine bakarak yolumuza devam edeceğiz. Gereksiz tartışmalarla enerjimizin bölünmesine, vaktimizin zâyi edilmesine, dikkatimizin dağılmasına izin vermeyeceğiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi tavır almalıyız…