Daha önceleri neredeydiniz?

“Bedavadan ucuz” demişken, Devlet’in yurt ücreti olarak tahsil ettiğinin neredeyse iki katı kadar yemek desteği verdiğini biliyorsunuzdur herhâlde. Bir de burs verdiği öğrenciler var. Öğrenim kredisi değil, burstan bahsediyorum. Harç da almıyor Devlet, yeter ki imkânı olan olmayan herkes okuyabilsin! Şimdi kalkıp da “Devlet yurt yapmıyor” demek, pek akla zarar bir muhalefet olur herhâlde. Hem de Devlet’in 2002’den beri yaptığı yurt ve yatak kapasitesini biliyorsanız…

HER olaydan bir “Gezi” çıkarma girişimi var muhalefette. Bu, anlaşılabilir bir durum tabiî. Zira son 19 yılda en iyi organize oldukları muhalefet hareketiydi Devlet’e milyarlarca TL zarar verdikleri o kalkışma.

Ancak Devlet, üzerine düşeni yapıp, neredeyse tüm yurda yayılan o eylemleri, dünyadaki benzerlerinin çok altında bir can kaybı ile önlemeyi başardı. Acı da olsa bu da bir tecrübe oldu Devlet’e. Ne yapılacağını, nasıl davranılacağını, kaybı nasıl minimumda tutacağını ve bu tür eylemlerden nasıl kurtulacağını öğrenmiş ve test etmiş oldu.

Parklarda yatanlardan medet uman muhalefet ise hiçbir olaydan ders almamış gibi görünüyor. Evet, konumuz, “Barınamıyoruz” eylemleri…

Gerçekten barınamayanlar mı organize etti bu eylemleri, yoksa onları kullanan provokatörlerin işi mi bu gene?

İçişleri Bakanlığı birtakım sayılar verdi eyleme katılanlarla ilgili. Buna göre eylemcilerin yüzde 15’i bile öğrenci değil. Biz bunu Boğaziçi eylemlerinden çok iyi hatırlıyoruz. Konuyla alâkası olmayan yüzlerce, binlerce eylemci tespit edilmişti orada da.

Tabiî ki direkt olarak kişinin kendisini ilgilendirmeyen konularda da eylem yapması, eylemcilere destek vermesi mümkün. Hayvan sevmeyen birinin hayvan haklarını savunanlara, eşini öldürmüş birinin kadın hakları savunucularına veya HDP’nin, kaçırılmasında sorumlu olduğu çocuklar için evlât nöbeti tutanlara destek vermesi komik olurdu belki. Ama sokaktan geçen birinin bile “Barınamıyorum”, “Kiralar yüksek”, “Yurt istiyorum” diyen gençleri alkışlaması, sözlü ya da fiziksel destek vermesi kadar insancıl bir durum olamaz herhâlde. Bir de bu gençlerin arkadaşları, aileleri var eylemlere katılan. Dolayısıyla eylemlerde soruşturulan kişilerin çoğunun öğrenci olmamasını anlaşılabilir bir durum olarak koyalım bir kenara.

Ancak, eylemci öğrencilerin de neredeyse tamamının yurt başvurusu olmaması, bazılarının zaten KYK yurtlarında barınıyor olması, hattâ içlerinde KYK yurtlarından kendi istekleriyle ayrılmış eski öğrenciler olması ise üzerinde durulması gereken konulardır. Eğer bu iddialar doğruysa -ki İçişleri Bakanlığı açıklamaları bu yönde- bunun altında bir provokasyon aramak abes olmaz diye düşünüyorum.

CHP Genel Başkanı da gençlere “her zamanki gibi” sahip çıkarken bu provokatörlere prim verdi, biliyorsunuz. Son olarak İBB’nin yaptığı öğrenci yurdu, belki de bu soruna muhalefetin verdiği en güzel cevap oldu. O zaman bize sorma hakkı doğdu: Daha önceleri neredeydiniz?

Evet, “İktidara yürüyüş yerelden başlar” mantığını çözememiş olan ana muhalefetin, bugüne kadar yurt sorununu görmemiş ve eylemler başlayınca sorunu sahiplenmiş olması pek mantıklı bir yol değil. Kardeşim, sen nasıl muhalefetsin? İktidarın yapamadıklarını eleştireceksin ve elindeki imkânlarla bunları çözmeye çalışacaksın. Ve senin elinde, nüfusun yarısından fazlasının yaşadığı büyükşehir belediyeleri var. Yapsaydın ya!

Ama hayır! Sorun muhalefetin sunduğu kadar büyük değil. Hattâ geçici olduğu kesin!

Kılıçdaroğlu gibi sorup cevaplayalım: “Sorun var mı? Var!” Ancak bu sorun, KYK’nın yatak kapasitesiyle alâkalı bir sorun değil aslında. Keşke her öğrenci için Devlet bir yatak üretebilseydi. Ancak sistem böyle işlemiyor. Birincisi, her yıl kaç öğrencinin yurt ihtiyacı olacağı yani kaçının evinden uzak bir okulda okuyacağı belli değil. İkincisi, millî eğitimi ücretsiz yaptığını iddia eden Hükûmet’in üniversiteleri ücretsiz eğitim kurumu yaptığına ilişkin bir iddiası yok. Evet, harçları kaldırdı, yurtlar bedavadan daha ucuz falan ama Devlet bunu yapmakla ne kadar mükellef dersiniz?

“Bedavadan ucuz” demişken, Devlet’in yurt ücreti olarak tahsil ettiğinin neredeyse iki katı kadar yemek desteği verdiğini biliyorsunuzdur herhâlde. Bir de burs verdiği öğrenciler var. Öğrenim kredisi değil, burstan bahsediyorum. Harç da almıyor Devlet, yeter ki imkânı olan olmayan herkes okuyabilsin! Şimdi kalkıp da “Devlet yurt yapmıyor” demek, pek akla zarar bir muhalefet olur herhâlde. Hem de Devlet’in 2002’den beri yaptığı yurt ve yatak kapasitesini biliyorsanız…

2002 ile 2021 yılları arasında Devlet üniversitelerinde örgün eğitim gören öğrenci sayısında yüzde 150’den fazla bir artış yaşanmasına rağmen, aynı dönemdeki KYK yatak kapasitesi neredeyse yüzde 400 yükselmiş. 2002’de her yüz öğrenciden 12’sine yurt sağlayan Devlet, 2,3 milyondan fazla öğrenciye okuma imkânı sunarken, her yüz öğrenciden 19’una yurt vermeye başlamış.

Tekrar söyleyelim, keşke her öğrenciye yetecek sayıda Devlet yurdu olsaydı, ancak bunun örneği yok dünyada.

Şimdi asıl soru, önceki yıllarda da benzer sayılara sahip olduğumuz hâlde bu yurt sorununun neden bu eğitim döneminde büyüdüğü ve büyütüldüğü olmalıdır.

Yaklaşık iki yıldır duran inşaat sektörü yüzünden eldeki konut stokunun eridiği, dolayısıyla kalan stokların yüksek fiyattan alıcıya sunulduğunu biliyoruz. Evlilik hayâllerini bir buçuk yıl erteleyenler, zaten bu yaz evlenecek olanlar, nüfustaki artış ve her yıl yurt yerine ev kiralamayı düşünen öğrencilerin talebini karşılayamayan mevcut stok, en yüksek fiyatı ödeyene satılmaya ve kiralanmaya başlandı. Bunu bir fırsatçılık olarak görebilirsiniz ama arz-talep dengesinin getirdiği fiyatlandırmanın piyasa gerçeği olduğunu da unutmamak gerekir.

İşte bu kiralardaki aşırı ama bence geçici ve sunî artış geçmiş yıllarda yurt yerine evde kalmayı tercih eden öğrencileri de KYK yurtlarına yönlendirdiği için, her yıl olduğundan daha fazla bir talep olmuş olabilir. Buna rağmen yurt talebinin yaklaşık yüzde 89’u karşılanmış durumda. Yıl içerisinde öğrenci kabul etmeye başlayacak yeni yurtlarla bu oran daha da yükselecek diye umuyoruz.

Cumhur İttifakı belediyelerinin bu konuda görevlendirilmesi, açıkta kalan öğrenci sayısını iyice azaltacak inşâallâh.

Böylece, büyük oranda pandemi şartlarına bağlı yaşanan bu yurt sorununu kaşıyan parmaklar bir kez daha boşta kalacak ve kendilerine başka sorunlar bulmaya çalışacaklar.