Dadaşlar şehri Erzurum

“Erzurum”, “dadaş” ve “bar”, birbiri içine geçmiş sözcükler gibidir. Öyle ki, Erzurum barı dünü bugünde yaşatan bir folklordur. Sosyal medyada dahi çokça lâfı edinilen bir yazıdır: “Erzurumlu yahut dadaş olmak, adın seslenildiğinde ‘can’ demektir.” Büyüğüne küçüğüne, ailesi ve ülkesine, tarihine saygı duymaktır Erzurumluluk.

İNSANA başka bir şehirde nereli olduğu sorulduğunda, soruya cevap vermeden önce, olduğu yerden şöyle bir doğrulup, şehrinin tüm saflık ve samimiyetine bürünerek tamamen arkasına sığındığı ve aidiyetini hissettiği yerdir bana göre “Erzurum”.

Çocuk yaşlarda, öyle çok anlamasam da, kıymetini yaşadığım şehri zaman geçtikçe daha çok anlayabiliyorum. Her şehrimiz ayrı bir öneme sahip elbette, ama geçmişinin ait olduğu şehir, her insan için daha başkadır.

Şehir ve yaşattığı atmosfer insanı öyle bir sarar ki, kişi fark etmese ya da istemese bile gittiği yerde onu karşıya aksettirmesi sanki ayrı bir değer katar kendisine. Toplumsal yaşamda da böyle değil midir? Değer yargılarıyla toplumsal hayata giren insan, her ne kadar reddetmeye çalışanlar olsa da, bunları aktardıkça tutunabiliyor hayata.

Gelelim Erzurum ve Erzurumluya…

Erzurum, tarihi itibariyle, başta Alvarlı Efe ve İbrahim Hakkı gibi birçok ulemayı yetiştiren ve onlara ışık tutan medreseleri ile dolu, maneviyatı en derin hissedebileceğiniz şehirdir. Bilgiye bugün olduğu gibi hızla erişilmediği dönemlerde yani bilginin kıymetli olduğu senelerde daimî bir bilgiyle kendilerini donatan ve eserleri bugün bile değeri artarak aktarılan âlimleri bağrında yetiştirmiş bir şehirdir Erzurum.

Erzurum sadece bir şehir değildir. Geçmişinde olanlarla şanlı tarihimizin mihenk taşı olan şehirlerimizden biridir. Bir duruşun, cesaretin, ahlâkın, yardımseverliğin ve erdemin özetidir. Erzurum, atalarımızın Anadolu’da savaştıkları, yurt tutundukları yerin adıdır, kundaktaki bebeğini kenara bırakarak vatan savunan bir Nene Hatun’dur.

Erzurum, geçmişinde süregelen geleneği ve maneviyatı en derinlerde hissedebileceğiniz şehirdir.

Erzurumlu olabilmek de ayrı bir güzelliktir bizim için. Ben en çok da metropol şehirlerimize gidip orada şehri donuk hâle getiren insanları gördükçe anlayabiliyorum kıymetini Anadolu’nun. Misafirperverliğinden tutun da takındığınız davranışa kadar sorumlu tutabilen bir şehir olmasının yanında, size kattığı olumlu tutum ve davranışlar da aslında sizi siz yapan değerleridir Erzurum’un.

Bir Erzurumlu olarak betimleyeceksem Erzurum’u, en başta “dadaş” kelimesinden girmeliyim konuya. Dadaş, “özü sözü bir, mert, cesur, zalimin karşısında ve mazlumun yanında olan, merhametli ve tüm erdemleri kendisinde toplayan” biri olmaktır. Bar tutan, cirit atan Erzurum geleneğiyle yoğrulmuş olmaktır. Dadaşlık, öyle rastgele edinilmiş bir meziyet olmayıp, bazı müstesna şahsiyetlerde görülen efendilik gibi, fıtrî bir ruh asaletidir.

“Erzurum”, “dadaş” ve “bar”, birbiri içine geçmiş sözcükler gibidir. Öyle ki, Erzurum barı dünü bugünde yaşatan bir folklordur. Sosyal medyada dahi çokça lâfı edinilen bir yazıdır: “Erzurumlu yahut dadaş olmak, adın seslenildiğinde ‘can’ demektir.” Büyüğüne küçüğüne, ailesi ve ülkesine, tarihine saygı duymaktır Erzurumluluk.

Çok iddialı olacak belki ama ülkemizde Ramazan ayını tam anlamıyla idrak edebileceğiniz tek şehirdir Erzurum. Öyle ki, iftar vakitlerinde şehrin en işlek caddelerinde dahi iftar vakti tek insan olmaz. Ramazan ayı boyunca, bu aydan her konuda istifade edebileceğiniz nadide bir şehirdir. 

Erzurum, bir Alvarlı Efe’dir. Geçmişte birçok âlime kucak açan, yetiştiren Erzurum, en çok onun kaleminde anlam bulur: “Erzurum kilidi mülk-ü İslâm’ın/ Mevlâ’ya emanet olsun Erzurum/ Erzurum derbendi ehl-i imanın/ Mevlâ’ya emanet olsun Erzurum.” (Alvarlı Efe Hazretleri)

Geçmişinde Erzurum gibi daha nice şehrimizin ilmî, tarihî ve manevî güzellikleri vardır. Ya bizler şehirlerimizin geçmişine ne kadar lâyık insanlarız? Şehirlerimizi imar ederken geçmişi unutturmamalı, gelecek nesillere bu hissiyat ilmek ilmek işlenmelidir. Zira kültür önemlidir. Kültür, bizi biz yapandır; hem geçmiş, hem gelecektir. Bu anlamda hiçbir insan, doğduğu yerden ayrı tutulamaz.

Ülkemiz toprakları çok değerlidir. Hiçbir şehrimiz yok ki, tarihinde büyük fedakârlıklar yaşamamış olsun. Ülkemiz insanı geçmişte çok şey yaşadı ve bize bugünleri miras bıraktı. Allah bizleri de şehirlerimizin güzelliklerini yansıtabilecek ve aktarabilecek bir nesil eylesin!