Cumhuriyet kadınları

Bir Cumhuriyet çocuğu ve bir Türk, bir Türkiyeli olarak buradayım. Bir yere de gitmiyorum, gitmiyoruz! Cumhuriyet’in inançlı kadınları ve erkekleri olarak elimizde ve yüreğimizde bayrağımızla buradayız! Safınızı ve niyetinizi bu denli belli eden cüretiniz içinse belki ancak şükran duyarız. Farkındalığımızı ve farklılığımızı diri tuttuğunuz için…

GÖREVE geldiği günden beri, adaylık sürecinde olduğu gibi kapsayıcı ve kucaklayıcı konuşmalar yapan İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, sadece İstanbul değil, tüm Türkiye takipte. İstanbul sadece İstanbul değil, İmamoğlu da sıradan bir başkan değil.

İlk icraatı olan “veri yedekleme” işinden itibaren aldığı kararlar ve şova dönüştürdüğü hareketlerle bu ilgiyi esasen hak ediyor da… Sıradan olmayışı olağanüstülüğünden değil, arkasındaki kitlenin değişken mahiyetinden! Belki tam zıddı, “Sabitliğinden” de demeliydik…

CHP’nin kemik yapısından, HDP’ye ve Avrupa’ya uzanan hayran kitlesinden söz etmeyeceğim ama bu destek göz önüne alınmadan ne İmamoğlu’nun misyonu anlaşılabilir, ne de yaptıkları tam anlaşılabilir. CHP gibi bir partide yeni yıldızların sonunun ne olduğunu düşünün en azından… O zaman İmamoğlu gibi bir karakterin partisini de aşan bir destekle parlayan yıldıza dönüştürülmesini ve bunun hiç de azımsanmayacak vadede bir eylem olduğuna hak vermez miydiniz?

Terör ve darbe destekler nitelikte mesajları yazan bir eş, İmamoğlu’nun değil, Binali Yıldırım’ın olsaydı, seçim sürecinin nasıl geçeceğini düşünün! Koparılacak fırtınaları da… O zaman “Bayan Yıldırım’ın bireysel görüşü” diye savunacak tek kişi kalır mıydı? Aynı hanımefendi, bu kez “İşte Cumhuriyet kadını!” takdirleri eşliğinde alkışlanıyor. Başörtüsü değil de tuvalet tercih edenlerden olduğu için…

“Alıştığımız bir durum, yeni değil” demeyin hemen. O giysinin hangi modacının elinden çıktığını sorgulayanlara da kulak verin. Ülkenin tüm millî, dinî ve kültürel değerlerinden utanan, tüm konuşmalarında yerli her türlü kazanımın düşmanlığını yapan bir sözde modacı tercih edilecek ve bu, bir basit kişisel tercih olacak?

İmamoğlu çifti takdiri gerçekten hak ediyor. Bir yanda yalnızca başkan eşi olduğu için gayet rahat biçimde saldırgan bir dil kullanabilen eşi, diğer tarafta gayet sempatik konuşan ama iş icraata gelince tam tersini yapıp hiç yapmamış gibi davranabilen ve söz-eylem zıtlığına rağmen gayet kendinden emin şekilde sözde savunduklarını dillendirmeye devam eden bir başkan… Neden tercih edildiğini gösteren ve hakkını veren biri. Onu bugünlere hazırlayanlar da dünyada barıştan söz edip tüm dünyayı donatacak kadar silahı istedikleri her coğrafyaya satan ve hibe edenler değiller mi?

Her türlü ayrılığı, ayrımcılığı ve hamâseti reddederken bunları yazmak zorunda kalmak, kendi açımdan ayrı bir acı! Birliği ve de farklılıklarımıza rağmen millet ve vatan paydasında hiçbir “ama” olmadan buluşmayı özleyen, “Başka hiçbir şey yapamasam da bu amaca en ufak bir katkı nasıl sağlarım?” diye düşünen ben, birinin giyimi kuşamı üzerinden hâlâ nasıl da ayrıştırıldığımızı görüp bir arpa boyu yol almayışımızın üzüntüsündeyim.

Çok olmadı daha çarşaf çarşaf manşet atılalı zamanın Cumhurbaşkanı Gül ve başörtülü eşinin boy boy fotoğrafları altına, “Lâiklik elden gidiyor!” yazılarak ordunun göreve çağrılışı, daha dün… O dün ile bugün “İşte Cumhuriyet kadını!” denilen görüntülerle yapılmak istenenin farkı var mı? Bunca yıldır aştığımızı sandığımız onca şey nerede? Nerede bireysel tercihler, nerede inanç özgürlüğü, nerede eşitlik?

Çok değil, birkaç ay sonra Kadınlar Günü kutlayıp kadınların hakları üzerinden bizzat kadını kullanarak şov yapacaklar yine. Kadını bir kıyafete, bir tuvalete indirgemişken, yine başlayacaklar sözde kadınlar için yaptıkları eylemlere. Hikâye!

Demokrasiden anladıkları da, arkalarında duran o sözde demokrasi bekçileri kadar! Hani onlar, Belçika için farklı, Mısır için farklı düşünenler... Hani kıtalar ötesini kana bulayıp barıştan söz edenler… Küçültülmüş bir örnekleri, o kadar! Lâkin fazla küçük… Büyük olan şey, cüretleri!

İşte bu cüretleri, benim gibileri onlardan daha demokratik ve daha özgür düşünceli yapan şey! Çünkü biz biliriz ve inanırız ki, Allah insan olana bir akıl ve irade vermiştir. Ve sorar: “Hâlâ fikretmeyecek misiniz?”

Beni ve bizim gibileri adaletsiz olmaktan ve hâddini aşmaktan alıkoyan şey de aynı İlâhî emirdir, bilmezler! Ama beni ve benim gibileri ortak vatanımızda, benim gibi kadınların bizzat cephede var olduğu savaşın sonunda kurulan Cumhuriyetimizi kutlarken saf dışı etmek için kullanırlar o Cumhuriyet’i bile.

Bir Cumhuriyet çocuğu ve bir Türk, bir Türkiyeli olarak buradayım. Bir yere de gitmiyorum, gitmiyoruz! Cumhuriyet’in inançlı kadınları ve erkekleri olarak elimizde ve yüreğimizde bayrağımızla buradayız! Safınızı ve niyetinizi bu denli belli eden cüretiniz içinse belki ancak şükran duyarız. Farkındalığımızı ve farklılığımızı diri tuttuğunuz için…