Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2022-2023 Akademik Yılı'nın açılışı

Cumhurbaşkanlığı, akademi dünyasını bu noktada çok önemsediğinden akademik yılın açılışlarına dikkat çekiyor. Merkeze gençliği alıyor. Bu şekilde bir ortamda yeşerecek gençlik, elbette geleceğe ümitle bakar. Batı’nın dayatmacı bakışını değiştirmekten ve onları eleştirmekten ürken orta yaşlı ve en yaşlı kişilere nazaran gençlerin daha fazla fırsatlara sahip olduğunu görmek gerekir. Yıllarca bazı Batı eksenli kalıpları kırmayanların karşısında gençliğin çok daha fazla şanslı olduğu görülebilir.

İNSAN doğduktan sonra çocukluk, gençlik, yetişkinlik, orta yaşlılık ve en yaşlı süreçlerini yaşayarak bu dünya hayatını noktalar. İnsan bu süreçte altı veya yedi nesli birlikte temaşa eder. Derken en şanslı da her zaman gençler olur. 

İnsanın hayatını ana kucağı, ilkokul, üniversite ve doktora aşaması şekillendirir. Çocuk, ana kucağında sıcak bir korumayla her şeye güven içerisinde başlar. Zaman ilerleyip yaş kemâle doğru yaklaştıkça kendini koruma duyusu gelişir ve ana kucağının sıcaklığını hiçbir yerde bulamaz.

İlkokul hocaları hemen herkesin hafızasında yer edinmiş kişilerdir. İnsanların büyük kısmı ilkokul hatıralarını hafızalarında canlı tutar. Kiminin acı, kimininse tatlı hatıraları yanlarında durur. İnsanın hayatına bu kadar etki eden diğer bir süreç ise üniversite ve sonrasındaki doktora öğrenimidir. Üniversitede her hocadan süt emen gençlik, doktora boyunca bir hocanın yanında kalfalık sürecini tamamlar.

Hayat boyu üç kişinin insan üzerindeki tasavvur ve hakkı bitmez; ana, baba ve doktora hocası. Anne bir çocuğu beden ve ahlâken yetiştirirken, baba koruma kalkanı oluştur, rızık kazanır. Doktora hocası ise bir insanın akıl, zihin ve geleceğe dair hayat boyu felsefe ve hikmet dengesi noktasında uzmanlık kazandırır. 

Üniversite ve doktora eğitiminin yapıldığı genel yerler üniversitelerdir. Buradaki işlere genel olarak “akademik işler” ve buradaki işlerin topluca yürütülmesinden mesul olan kişilere de “akademisyen” denir. Bunların yapıldığı formel kurumun genel adına da “akademi” denir. Akademinin omurgalarından biri bilimsel çalışmalarken, en önemli ayağını gençler oluşturur. 

Akademisyenler bilimsel bilgi üretip bunu insanlık yararına sunmaya gayret ederler. Akademide yükselme ve atamalar olduğu için dostluğun yanında kıskançlık, çekememezlik, fesatlık ve istenmedik bazı durumlar da olur. Herkes hem yükselme, hem de tarafgirlik nedeniyle kendine yakın gördüğünü gözetir. Bu şekildeki bir yapılanma bazı sosyal dayanıklılığı artırsa da bilimsel üretkenlik açısından aşağıya doğru çekmeyi de beraberinde getirir.

Akademik çalışmalarda yardımlaşma ve dayanışmanın omurgasını disiplinler arası çalışmalar oluşturur. Disiplinler arası çalışmalarda üretkenlik arttığı gibi bilimsel bilginin ülke yararına ve gençliğe dönük olarak oldukça fazla fırsatı beraberinde gelir. Bu nedenle 209 üniversitenin genç omurga üzerinden şekillenmesi YÖK ve Cumhurbaşkanlığı’nın dikkatlerinden kaçmamıştır. 

Gençler üzerinden akademinin şekillendirilmek istenmesi isabetli bir karar olarak görülüyor. Zira gençlik en fazla bilimle muhatap olacak zaman dilimine sahiptir. Bilginin akademide aktarım şekli açısından öğretim, araştırma ve öncelikli alanlar olarak düşünülmesi, akademinin silkinmesini sağlayacaktır.

Akademinin omurgalarından biri olan gençliğe odaklanıldığında orta yaşlı ve en yaşlı kişilerin gençleri sadece “öğrenen” olarak görmeleri doğru olmamıştır. Bunun yerine gençliğin sürecin içine dâhil edilmesi zorunlu hâl almıştır.

Zira Türkçe “genç” olarak isimlendiren neslin “hazine”, “define” gibi Farsçada bir karşılığı vardır. Evet, Farsça “hazine” ve “define” gibi kıymetli olan gençlerin keşfedilmesi gerekiyor. Bunun için de Akşemseddin gibi kâşifler gerekiyor. Farsça bu anlamlara gelen gençlik, aynı zamanda Arapçada da “kenz” , risk ve rızık gibi kavramlara da ilişkilendirilir. Riske girmeden rızık kazanmak zor görünüyor. Risk ise yanmayanın olmayacağı noktasındadır. Diğer bir ifadeyle, tohumun çürüme riski olmadan başak olmayacağı genel kabuldür.

Cumhurbaşkanlığı, akademi dünyasını bu noktada çok önemsediğinden akademik yılın açılışlarına dikkat çekiyor. Merkeze gençliği alıyor. Bu şekilde bir ortamda yeşerecek gençlik, elbette geleceğe ümitle bakar.  

Batı’nın dayatmacı bakışını değiştirmekten ve onları eleştirmekten ürken orta yaşlı ve en yaşlı kişilere nazaran gençlerin daha fazla fırsatlara sahip olduğunu görmek gerekir. Yıllarca bazı Batı eksenli kalıpları kırmayanların karşısında gençliğin çok daha fazla şanslı olduğu görülebilir. 

Sahi, Eski Yunancadan, Atina yakınlarındaki “Academia” isimli bir zeytinlikten, Platon’un felsefe derslerini verdiği mekândan çıkan “akademi” kavramının, yerini daha evrensel ve daha geniş bir medeniyet anlayışını kapsayacak şekilde genişletilmesi işi gençlere kalıyor. İskitlerde, Oğuz Kağan Destanı'nda, Asya Hun Devleti'nde, Eski Mısır’da, Çin ve Hint’te tefekküre dalmış düşünürler, erenler yok muydu?

Tek kutuplu ve statik düşünce eksenli akademi kavramının genişletilmesi sanırım gençlere kaldı. Ancak bugün akademi kavramı evrensel olarak formel şekilde eğitim-öğrenimin görüldüğü üniversite ve sonrasını içermektedir. Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye’de Platon’un yaptığı iş gibi işlev gören çok sayıda sivil toplum örgütünün varlığı da inkâr edilmez bir gerçektir.

Yeni akademik yıl, ülkemiz ve gençler için hayırlara vesile olsun. Daha önce başarılmamış sanayi devriminin aksine dördüncü sanayi devriminin başarılmasına katkı sunsun. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2022-2023 Akademik Yılı'nın açılışına katkı sağlayan başta Cumhurbaşkanımıza, YÖK Başkanımıza, Rektörlerimize, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörümüze ve herkese gençler adına teşekkür ediyorum.