Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ülkemizdeki tüm taşları yerinden oynattı. Bu sistemde “yüzde elli, artı bir” çok önemli olduğu için, önüne gelen parti kurdu. İrili ufaklı onlarca parti ortaya çıktı. Çok sayıda parti kurulmasının demokratik açıdan hem avantajları, hem de dezavantajları vardır.

16 Nisan 2017 târihinde yapılan referandumla kabûl edilen “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi”, 9 Temmuz 2018 târihinden itibaren uygulanmaya konulmuştur.

Hiç şüphesiz insan eliyle tanzim edilen hiçbir sistem, düzen ve uygulama kusursuz ve mükemmel değildir. Çünkü “insan” denilen varlık kusursuz ve mükemmel değildir. Bu bağlamda insan eliyle ihdas edilmiş olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi de kusursuz ve mükemmel olamazdı.

Her sistem ve uygulamada olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin de artı ve eksi yönleri, güçlü ve zayıf özellikleri elbette vardır.

Bunlar arasında belki de en önemlisi, yetki ve karar verme sürecinde yaşananlardır. Yönetim bilimi literatürüne göre tek kişinin vereceği karar ile çeşitli bürokratik aşamalardan geçerek çok kişinin vereceği karar arasında birçok açıdan farklılık vardır.

Her şeyden önce, tek kişinin vereceği karar sürecinde zaman açısından ve hızlı karar verebilme bakımından birtakım avantajlar vardır. Ancak, tek kişinin vereceği kararların isabetlilik oranı bir hayli düşük olur.

Buna karşılık istişare edilerek alınan ve bir ortak aklın ürünü olan kararların isabetlilik oranı da yüksek olur. Bu durum, doğru karar verebilmede bir avantajdır. Ancak, karar verme sürecinde çok kişiye danışılarak ve birden fazla aklın müdâhil olmasıyla alınan kararlarda zaman ve hız açısından birtakım handikaplar vardır. Bu da bir dezavantajdır.

Diğer yandan karar sürecinde tek kişinin alacağı veya vereceği kararlar, karar vereni yönetimde “tek adam”lık gibi aşırı otoriteryan bir duruma düşürüp zamanla bir “monark” ya da “diktatör” gibi hareket etmeye itebilir.

Max Weber’e göre otorite tipleri üçe ayrılır. Bunlar; “geleneksel otorite”, “karizmatik otorite” ve “hukuksal (ussal, demokratik) otorite”dir. (Kaynak, Vikipedi)

Geleneksel otorite; sosyal değişmenin yavaş olduğu ve geleneklere büyük önem atfedilen toplumlarda görülür. Bu toplumlarda iktidarın kaynağı gelenekler ya da yerleşik inançlardır.

Karizmatik otorite, “lider” kültüne dayanır. Liderin sıra dışı ve olağanüstü özelliklere sahip olduğuna inanılır. Liderde bulunan ve doğuştan geldiğine inanılan bu özellikler o liderin iktidar etme avantajına bir referans teşkil eder.

Hukuksal (ussal, demokratik) otorite, ne geleneklerden, ne de olağanüstü kişisel özelliklerden kaynaklanır. Bu tür otoritede iktidarın kaynağını akıl ve demokratik kurallar oluşturur. İktidara belirli kurallar çerçevesinde gelinir ve belirli kurallar çerçevesinde de iktidardan gidilir.

İşte bizim gibi hem geleneksel, hem de modernleşme süreçlerini bir arada yaşayan toplumsal yapılarda iktidar etme biçimi neredeyse bu üç otoritenin harmanlanmasıyla kendini gösterir. Diğer bir deyişle, bizim yönetim sistemimiz bir “hibrit yönetim” şeklidir.

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ülkemizdeki tüm taşları yerinden oynattı. Bu sistemde “yüzde elli, artı bir” çok önemli olduğu için, önüne gelen parti kurdu. İrili ufaklı onlarca parti ortaya çıktı.

Çok sayıda parti kurulmasının demokratik açıdan hem avantajları, hem de dezavantajları vardır. Avantajlarından biri, temsil kâbiliyetinin artmasıdır. Bu sistemde her düşünce ve görüş siyâsî açıdan kendisini ifâde edecek bir mecra buluyor, hatta vekilleri vasıtasıyla temsil ettikleri grupların sözcülüğünü parlamentoda rahatlıkla yapabiliyorlar.

Dezavantajları ise büyük partilerin küçük partilere mahkûm olmasıdır. Bu durum sistemi manipülasyonlara açık hâle getiriyor. Bunu çok iyi bilen bazı kişiler de parti kuruyor ve oy yüzdeleri çok düşük olmasına rağmen ittifaklar yoluyla hak etmedikleri imkânlara kolaylıkla kavuşabiliyorlar.

Aslında kurulan bu küçük partilerin liderleri ve liderin etrafında toplanan birtakım menfaat grupları, kişisel hırs ve menfaatleri açısından bu partileri kuruyorlardı. Hâlbuki yeni kurulan bu partilerin bir kısmını, zamanında aynı siyâsî ve ideolojik görüşlere sahip olan eski partilerinden kopanlar oluşturuyordu. Sağda, solda, merkezde olan tüm partilerde durum aynıydı.

Bir kısım partiler de marjinal ideolojilere sahipti. Ama gelinen noktada Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi bu partileri ve topyekûn tamamını “bulunmaz Hint kumaşı” mesâbesine yükseltiyordu.

14 Mayıs 2023 Seçimlerinde bakalım bu hibrit yönetim şekli ve “yüzde elli, artı bir”in, dolayısıyla ittifakların dayattığı bu Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ne gibi sürprizlere yol açacak ve nasıl sonuçlanacak, hep birlikte göreceğiz.