BİR süredir takip
etmek istemesem de karşılaştığım bir tamlamayı düşünüyorum: “Cumhurbaşkanımızın
talimatı”…
Bu
tamlamayı en son sosyal medyada, Sayın Cumhurbaşkanımızın aynı zamanda AK Parti
Genel Başkanı olarak sosyal medyada millî duyguya hâkim kitlenin daha organize olması hakkındaki arzusu üzerine
okuduk ve işittik.
Sayın
Erdoğan’ı sevenler, bu arzuyu emir telâkki ederek konuya teşebbüs ettiler. Ve
sosyal medyada bir seri takipleşme sürecine girerken, “Cumhurbaşkanımızın
talimatıyla…” şeklinde başlayan cümlelerle bir kısım hesap sahibi, binlerce takipçi
kazandı.
O
günlerde sitemle şöyle bir yorum geldi aklıma: Birlikte olmayı dahi talimat
bekleyerek gerçekleştiren bir zümreden herhangi bir aksiyon almasını beklememek
gerek.
Bugün
bu yorumun arkasında değilim…
Zira bu zümreden bırakın aksiyon almayı, herhangi bir karşı aksiyona cevaben teşkilâtlı bir
reaksiyon göstermesini bile beklememek lâzımmış meğer!
Filancanın
küçücük bir sorunu çözülür, ilânın başında “Cumhurbaşkanımızın talimatı”
ibâresi…
Yol
döşenir, atılan mesajın başında “Cumhurbaşkanımızın talimatı”…
Başka
ülkeden hasta getirilir, “Cumhurbaşkanımızın talimatı”…
Yahu,
bu kadar basit işlerle ilgilenen Cumhurbaşkanı’nın hiç adam gibi işi yok mu?
Büyük Türkiye'nin, ümmet derdinin yorulmaz hâdimlerinden, kıymetli yazarımız Metin Külünk, “Pençe:
Kartal Operasyonu” hakkında attığı sosyal medya mesajı serisinde şöyle bir
vurgu yapmış:
“Türkiye’mizin
Devlet aklı uyumaz, vaktini bekler. İşte dün gece, Başkomutan Sayın Erdoğan’ın
direktifleri ile gerçekleştirilen operasyon son derece önemli…”
Sayın
Külünk’ün âdeta dikkat çekmek istediği bir nokta var!
Bence
diyor ki, “Her küçük meseleyi
Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla yaparken, Suriye’deki beş operasyondan Irak’taki
Pençe Operasyonlarına, Libya’daki gelişmelerden Sudan’daki ilerlemeye değin her
ciddî ve büyük adımın emrini Sayın Cumhurbaşkanımız veriyorken, bu
operasyonların emrini onun verdiğini niçin vurgulamıyorsunuz?”.
Evet,
dün dikkat ettim de, Gezi Kalkışması’nda “Tayyip gitsin!” diyen Çarşı adlı
grup, Pençe Kartal Operasyonu’nda görev alan bir kadın pilotumuzun Beşiktaş ile
özdeşleşen kartal pençesi hareketini paylaşarak duyduğu gururu dile getirmiş…
İyi
de, bu gururun mimarı, bu gururun âmiri, bu gururun talimatını hazırlayan kim?
Haydi
onlar bunu görmek istemiyorlar, bunu göstermek istemeyenler kimler?
Hatâya,
zarara ortak dahi olmazken, zaferi, övgüyü ve kârı sadece kendi hânelerine
yazdırmak isteyenler kimler?
Bir
şey yanlış gidiyor, ama ne?
Şu
an İlhan İrem dinliyorum. Diyor ki…
“Sensiz ben yolumu bulamam!
Haykırmak istiyorum,
Konuşamıyorum… Konuşamıyorum… Konuşamıyorum!
Konuşursam gözyaşlarım beni boğacak.
Biliyorum. Duyuyorum. Görüyorum
Konuşamıyorum…”