Cumhur İttifakı’nın bütünlüğü niçin önemli?

Hangi siyâsî görüşte olursa olsun, hangi partiye oy verirse versin, milletinin menfaatleri için bütün millî unsurlar, ideoloji gözlüklerini bir kenara bırakmalıdırlar. Milletin iradesi tecelli ettiği zaman, kim başa gelirse gelsin, o, milletin iradesine, Kuvay-i Milliye ruhuna teslim olacaktır!

ABD’nin, askerî ve siyâsî açıdan gelinen süreçte Türkiye’yi kaybetmesi, kendisi için çok büyük tehlikeler içermektedir.

Bu gün Türkiye, tarihî bir rol üstlenmiştir.

Yahut tarih, Türkiye’ye İslâm ve mazlum coğrafyası için olağanüstü bir rol vermiştir!

Peki, ABD neden o yaptırım kararlarını almış ve kendisini riske atmıştır?

Yaptırım kararlarının alınış şekli ve seviyesi, ABD’nin Türkiye ile masaya oturma iradesini veya ileride masada olmak istediğinin bir göstergesidir.

Peki, taviz vermeyen bir Türkiye ve taviz vermeyen bir siyâsî irade olduğu sürece, ABD masada bir sonuç alabilir mi?

Alamayacağı kesin; kaldı ki, bunu bizzat kendisi de bilmektedir. ABD bölgemizde konvansiyonel bir savaşa da giremeyeceğine göre, Türkiye’yi içeride karıştırma kurgusu üzerine bir plân yapmaktadır.

Bu plân açıkça 15 Temmuz’da uygulanmaya başlamıştır. Türk milletinin Kuvay-i Milliye ruhu sayesinde geçici olarak bertaraf edilmişse de devam etmektedir.

Bu nedenle ABD’nin birçok ajanının, fikir-strateji kuruluşlarının da ifade ettiği gibi, mevcût iradeyi (Kuvay-i Milliye ruhunu temsil eden Cumhur İttifakı’nı) devirmek gerekmektedir.

Bunun son şansı olduğunu gören ABD derin devleti, 15 Temmuz’un mimarı olan siyasi iradeyi tekrar başa getirerek, o gece başlattığı işgal girişimini tamamlamayı plânlamaktadır.

***

Unutulmamalıdır ki, “Kia Wemos” adını birbirinden ayrı düşünemeyiz. Küreselciler de, Siyonist İsrail'in  gerçek bir kavganın iki tarafı değildir.15 Temmuz’da da bunların birbirleriyle ayrı  düştüklerini değerlendiremeyiz.

Bu nedenle, küreselci sistem, ABD üzerinde 15 Temmuz’u tekrar tamamlamaya karar vermiştir.

Türkiye’nin yapması gereken, kendi içindeki kaos ve sivil çatışma riskini ortadan kaldıracak önlemleri almak, birlikteliğini korumak, Kuvay-i Milliye ruhunu bir ve şeklen canlı tutmak ve bunu devletin içine etkin bir şekilde uygulamaktır.

***

15 Temmuz’dan bugüne kadar uluslararası siyâsî dengeler nedeniyle millî bürokrasi hamlesi tam olarak uygulanamamıştır. Fırsat varken Türk devlet aklı ve bunun kurumsal birikimi olan Kuvay-i Milliye ruhu, devlete hâkim kılınamamıştır.

Bu bir zayıflıktır, doğru; ancak görülmüştür ki, ABD, bu eksende Türkiye ile savaşacak, fiilî savaş verecek bir durumda değildir. Bu nedenle yarın düzenli ordu hâline getirdikleri terör örgütleri, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ermenistan ve Yunanistan gibi terör devletleriyle bir savaş yapabilmek için Türkiye’yi içeriden karıştırmaları onlar için bir zorunluluktur.

Görünür bir şekilde bu siyâset üzerinden bir alternatif oluşturulup muhipleri ile siyâsî bir tavır ortaya koyarken, iktidar içinde buldukları bir zeminle birlikte  ittifakı devirmeyi amaçlamaktadırlar.

Bu doğrultuda tüm siyâsiler ve sivil toplum örgütleri, kendilerini açığa verecek şekilde, kendilerini gizleme gereği dahi duymadan, taraflarını ortaya koymaktadırlar.

Gerektiğinde oy çalarak iktidarı devirmek , daha doğrusu iktidar nezdinde ,devlette kendisine tarihî bir yer bulmuş olan Kuvay-i Milliye ruhunu deviremedikleri takdirde kaos çıkarmak istemektedirler.

***

Düzenli ordu hâline gelmiş, FETÖ ve PKK dâhil tüm terör orduları ile Ermenistan ile Yunanistan gibi terör devletlerini birbirlerinden ayrı düşünemeyiz. Bütün bu projenin sonunda, bir şekilde Türkiye içeriden kuşatılmak, haritalar yeniden çizilmek üzere Büyük İsrail ve Büyük Ermenistan plânları uygulanmak istenmektedir.

Aslında gözden kaçırdığımız uluslararası dengeler aşamasında, belki bazen bizimle birlikteymiş gibi göründüğümüz küreselci anlayış da bu durumdan memnundur.

Maalesef Türk milleti, 15 Temmuz’dan sonra şehit ve gazilerin üzerinden iktidarın içindeki küreselci anlayışlarında katkılarıyla bilinçli manipülasyonlarına maruz kalmıştır.

Bu nedenle milletimizin  morali bozuktur. Ancak her şekilde liderlerden bağımsız olarak oluşturdukları tarihin bir birikimi olan Kuvay-i Milliye ruhu, oynanan oyunu görmektedir. Görmelidir.

ABD bizimle bugün için savaş pozisyonu almayacaktır. Savaşırsa kaybedeceğini bilmektedir. Nihâî fiilî işgali gerçekleştirmek için Cumhur İttifakı ve onun çevresinde birleşen Kuvay-i Milliye ruhunu yıkmak zorundadır. Yapmamız gerekense, kendi özgür ve millî irademizle devlet aklımızca gereği gibi hareket etmektir.

Bu coğrafyada dimdik durmamız, dünyadaki tüm dengeleri Türk milleti, Türk Avrasya’sı ve İslâm dünyası lehine değiştirecektir. Bunun önündeki tek engel, bir iç çatışma,bir kaos senaryosudur.

İstedikleri siyâsî iradeyi ve iktidarı başa geçirmek için yapmayacakları hile olmayacaktır.

Oy çalınması dâhil, her şeyi deneyecekler. Son zamanlarda siyâsî muhiplerin Cumhur İttifakı’na yapmış oldukları saldırı şekilleri, milletin değerlerine yapılan asimetrik müdahaleler, bizzat kutuplaştırma çabaları ve kendilerinin bu çabalarını karşı tarafa  atfetmeleri bunun ispatıdır. Hedef liderler değil,Türk milletinin ortak aklıdır.

Bir süre iç  siyâsete yönelik ideolojik gözlüklerinizi çıkarıp olayları okumalı, iç siyâsete yönelik eleştirilerimizi siyâsi partilerin kurumsal kimlikleri üzerinden değil de şahıslar üzerinden yapmalıyız.

CHP değil, CHP’nin içindeki mandacı unsurları ve zihniyetleri; AK Parti kurumsal kimliğini değil, AK Parti içindeki yanlışları ve kötü niyetlileri; MHP’yi değil, MHP’deki mandacıların yanlışlarını ve hatâlarını eleştirmekten bahsediyorum.

Yıkmak için değil, tehlikeyi görerek yapmak için konuşmalıyız.

Bu bütün kurumsal kimliklerinmillî unsurlarını asgarî müşterekte birleştirilecektir. Bunun dışındaki Türkiye’yi ileriye götürmeye yönündeki yapıcı eleştiriler zaten karşılığını bulacak, eleştiriler eleştiri olmanın ötesine geçerek aynı zamanda millî güvenliği tehlikeye sokmayacaktır.

Bu mücadele, millî unsurları, milletin içinde olup algılara yenik düşen Kuvvacı beyinleri dışarıya karşı birleştirecek ve daha güçlü hâle getirecektir.

Türkiye, ne devleti, ne milleti ve dolayısıyla orduları olmayan küreselci ailelerin, ABD’nin yahut ortakları emperyal güçler olan şer şebekelerinin oyuncağı olmayacaktır!

Türk milleti ne küreselci zihniyetin bir ürününe, ne de bir millet olamamış ulus devlet aşamasındaki ABD’ye benzer.

5 binyılı aşan millet geleneği, 2 bin 200 yıllık devlet geleneği olan millî bir devlettir Türkiye.

Biz, kökleri ve tarihi olan bir millet olmanın gereklerini yerine getireceğiz. İçimizdeki tüm mandacı ve zihni işgale uğramış olanlara, ideoloji farkı gözetmeksizin karşılarında yerimizi alacağız.

Hangi siyâsî görüşte olursa olsun, hangi partiye oy verirse versin, milletinin menfaatleri için bütün millî unsurlar, ideoloji gözlüklerini bir kenara bırakmalıdırlar.

Milletin iradesi tecelli ettiği zaman, kim başa gelirse gelsin, o, milletin iradesine, Kuvay-i Milliye ruhuna teslim olacaktır!