Cumhur İttifakı’nı millet kurdu, ancak millet bozar!

Türk düşmanlarını tarumar eden, sınır içi ve sınır dışında PKK’ya darbe vuran, FETÖ’nün belini kıran kuvvettir Cumhur İttifakı. Eğer Türkiye Yüzyılı hedefine ulaşmak istiyorsak, kişisel ve küçük hesaplar uğruna gemiyi terk etmeden, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakı’na destek olmak ve sahip çıkmak, onun yükünü azaltmak, gelecek nesillerimizin huzuru, mutluluğu ve aydınlığı için çok ama çok önemli bir hâle gelmiştir.

CUMHUR İttifakı, yalnızca bir seçim ittifakı değildir. Seçimlerle canlanan ve seçimlerden sonra sönümlenen bir alev de değildir. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin darbe ve vesayet ile tehdit ve tahdit edildiği, demokrasinin ortadan kaldırılmak istendiği bir günde bu ülkenin evlatları tarafından tanklara, namlulara ve bombalara karşı kurulmuş, demokrasiyi sürdürmeye azmetmiş, karar vermiş, bağımsızlık sembolü kitlelerin ittifakıdır. 

Sevgili dostlar, Türkiye Yüzyılı hedeflerine erişmek için hep birlikte hareket etme Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüküne ve Cumhur İttifakı’na omuz atma vakti geldi de geçmiyor mu?

Evet, Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Evet, Türkiye’nin üzerine kurgulanan oyunlar var. Evet, Türkiye hiçbir dönemde son 20 yılda olduğu gibi içeriden ve dışarıdan saldırıya uğramadı. Yaşananları tek tek yazmaya gerek yok, hepimiz biliyoruz. Peki, neden? Çünkü mesele, “artık emir almayan, eğilmeyen, kendi göbeğini kendi kesen bağımsız Türkiye’nin hedefine koşar adım giderken bir lidere ve bir ittifaka sahip olması” meselesidir.

Uzun yıllardır ABD’nin ve Batı’nın güdümünde yol alan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yeniden özgür ve bağımsız biçimde dünya sahnesinde yerini almasını kolay mı sandınız? Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu iradeyi dünyada bir başka liderin neden koyamadığının ispatıdır bu.

Türkiye bugün herkes için daha güvenli, huzurlu, müreffeh ve hakkaniyetli bir dünya yolunda atılan her adımın yanında olmaya özen gösterecek kadar “cesur yürek” bir duruşa sahip olmuştur. Bu nedenle Türkiye’nin son 20 yılda her alanda yaşadığı gelişmeler karşısında küresel güçlerin hedefinde olması asla sürpriz değildir. Çünkü hazmetmek onlar için hiç kolay değil.

Neredesiniz?

Peki, biz içeride ne yapıyoruz? Böyle bir lidere sahip olmak, Cumhur İttifakı gibi bir güce sahip olmanın karşısında ne yapıyoruz?

“Milletvekili ya da makam sahibi olamadım, benim hakkımdı” diye konuşmayanlar, dünyanın her neresinde yaşıyor olsa da Filistin’de, Arakan’da, Halepçe’de, Hocalı’da, Çeçenistan’da, Bosna’da, Kosova’da, Suriye’de yaşanan dramın akıbetini kalbinde yaşayanlar, söylediğini hisseden ve hissettiğini söyleyenler, yüreği ile konuşan ve gerçekleri yerli yerinde haykıranlar, yalanların, sahtekârlığın, münafıklığın esaretine mahpus olmayanlar, Devlet’i işgal yaşarken kadınlarının eteklerinin ardına saklanıp güllük gülistanlık bir makama talip olmayanlar, çoluğunu çocuğunu geride bırakıp kâfir köpeklerinin karşısına dikilenler, fakirin sofrasına gidenler… 

Sadece zenginlerin renkli masalarına teşrif buyurmayanlar, takım elbiseli kokuşmuş ruhlu bir ilkel yaratıktan ibaret olmayanlar, elinde bir yetki olmasa bile devlet için, millet için, adalet için, kardeşlik için gecesini gündüzüne katan, canını dişine takan, elinden bir şey gelmiyorsa dahi  en azından gece yarıları dualara sarılanlar, diplomat da olsa, teknokrat da olsa, bürokrat da olsa, düz bir devlet memuru da olsa yüreği Devletinin ikbali ile kaynayan, ruhu adalet ve aydınlık bir ikbale yoğrulanlar, dünyanın dört bir yanında Müslüman eziyet ve taciz görüyorken, katlediliyorken alacağı evi ya da değiştireceği arabanın markasını düşünmeyenler… 

Her şartta sadece Allah’ı ve adaleti önemseyen ve Efendimiz Hazreti Muhammed’in hayatını özü ile bilenler, o hayatı hayatına katan, kendi kitabını tanıyan, tanıyıp onunla amel edenler, Rabbinin büyüklüğünü bilen ve her yerde dile getirenler, her türlü cismanî ve nefsî arzudan ruhunu ve bedenini temiz tutanlar, Allah’a ortak koşmaktan ve azaba çarpılmayı gerektiren davranışlardan uzak duranlar, kendini hiç sayan, harcadığı çabaları başa kakmayan, büyütmeyen ve çok görmeyenler, Allah için iyilik yapanlar, mazlumların gür sesi olanlar, Rabbi için sabredenler, kendi nefsinde kâmil, teşkilatı içinde hâdim, milletine karşı itaatkâr olanlar, derya gönüllüler, problemin parçası değil daima çözümün parçası, ilişki kurduğu herkese karşı lütufkâr, nazik, mütevazı ve sevgi dolu olanlar…

Cesur ve kararlılar, metanetini hiç kaybetmeyenler, zorlukta ve darlıkta yalnız kalsa bile inandıklarından vazgeçmeyenler, insanların hedeflerine ulaşmalarına yardım edenler, sağlıklı bir ekip ruhu, vizyon ve odak ortaya koyan ve bunun devamlılığını sağlayanlar, bireylerin bütün potansiyellerini gerçekleştirmelerine yardımcı olanlar, engellere karşı ısrarlı olan, fedakârlık yapmaktan kaçınmayanlar, şahsında, kurumunda ve topluma karşı tutumunda, Allah’a, nefsine ve halka karşı adil olanlar, Allah’ın emrettiklerine tutunan ve yasaklarından sakınanlar, nefsine karşı adalet ve taatini artırıp şüphelerden korunanlar, halka karşı tutum ve davranışlarda insaflı olanlar, insanlar arasında hükmettiği zaman adaletle hükmedenler… 

Çevresiyle birlikte ilim, tecrübe ve basiret ışığında sistem kuran, sistemin prensiplerle işlerliğini sağlayan, kurum olarak hizmet için konulan sistemin işlemesini organize eden, teşkilat olarak halka hizmet eden ve halk ile kurum arasında oyunbozan değil fedakârca halk ile kurumu buluşturan, kuruma belli başlı prensipleri hâkim kılan ve bu prensiplerin daima kontrol edilmesine yardımcı olanlar…

Kendi nefsinde kâmil, inandıklarına hâdim, liderine karşı itaatkâr, kendi nefsinde noksanlığı görmede basiretli, başkalarının iyiliklerini görmede insaflı olanlar, neredesiniz? Dünya yangın yeri, siz hâlâ nefsinizin esiri misiniz?

Ey Cumhur İttifakı’nın tüm unsurları! Hak için, millet için, ümmet için yola düşenler! Sandıkta oy verenden tüm dünyada görev yapan bürokratlara, size sesleniyorum, neredesiniz? Yukarıda bahsi geçen hasletlere sahip olmakla güzel yurdum huzur bulmaz mı?


Kendi nefsinde kâmil, inandıklarına hâdim, liderine karşı itaatkâr, kendi nefsinde noksanlığı görmede basiretli, başkalarının iyiliklerini görmede insaflı olanlar, neredesiniz? Dünya yangın yeri, siz hâlâ nefsinizin esiri misiniz?



Vakit geçmeden…

Sevgili dostlar, Türkiye Yüzyılı hedeflerine erişmek için hep birlikte hareket etmek, millî yüke omuz atmak vakti geldi de geçmedi mi? Yaşadık ve gördük ki, çoğunluğumuz boykot için çalışırken diğer tarafta bizden gibi görünenler boykotu delmeye destek olurlarsa, bu gemi aynı hedefe nasıl gidecek? Bu dâvâ bu büyük milletin, bu ümmetin dâvâsı değil mi? Recep Tayyip Erdoğan komutasındaki Büyük Türkiye ideallerimize ulaşmak için dünyevî zevk ve arzulardan kurtularak mücadele vakti geldi de geçmiyor mu? Bu dâvâ sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın, sadece Devlet Bahçeli’nin dâvâsı mı?

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diye düşünüyorsanız, bilin ki o yılan, başınızın ucuna dayanmak üzere! Gözünüz kör, kalbiniz mühürlü mü oldu? 

Yazımın başından itibaren sıraladım, sahip olmamız gereken nitelikler bunlar değil mi? Sözde değil, özde hâlde mazlumların gür sesi olmak gerekmez mi? Bu güzel vatan üzerinde oyun oynayan sansarlara karşı durmak değil mi işimiz? Dünya işgalci İsrail’in Gazze’ye yaptığı katliama seyirci kalırken, yüksek sesle hakkı haykıran Cumhur İttifakı’nın birer neferi olmak zor mu?




Siz bugüne kadar BM toplantısında ABD’nin, Batı’nın, İsrail’in gözünün içine baka baka “Dünya beşten büyüktür!” diye haykıran, İsrail’e “Nazi” yakıştırması yapan, bütün mazlumların hayır duasını alan bir başka dünya lideri görmüş müydünüz?


Diyorum ki, “Millî İrade, Millî Meclis ve Millî Anayasa için Cumhur İttifakı”. Millî savunma sanayimiz için de Cumhur İttifakı şart. Öyle ya, bizim gündemimizde Türkiye’yi dünyanın devler ligine yükseltmek var. Keza savunma sanayiinde her gün yeni bir başarıya imza atıyoruz. Millî madencilik, millî tarım ve millî teknoloji için de Cumhur İttifakı. Gerçek tarih ve millî kültür ile yetişmiş nesiller için de Cumhur İttifakı.

HDP’nin yörüngesine sabitlenmiş, PKK’nın çizgisine taşınmış, FETÖ’yle tek yumurta ikizi hâline gelmiş hâlde Türkiye’ye operasyon çekmek isteyenlere karşı “Devlet-i ebed müddet” anlayışının vücut bulan ruhu için Cumhur İttifakı şart. Zalimin zulmüne, kâfirin küfrüne engel olabilmemiz için, sarsılmaz bir inanç ve kararlılıkla, etkin, üretken, dinamik ve sürekli eylemlilik hâli için Cumhur İttifakı şart.

Vatanımızın, milletimizin bağımsızlığı, ayyıldızlı bayrağımız ve ezanımız için hiç düşünmeden canını feda edecek vatanseverlerin iktidarı için de, Türkiye’de huzurun, barışın, kalkınmanın, istikrarın teminatı için de Cumhur İttifakı şart. 

Türk düşmanlarını tarumar eden, sınır içi ve sınır dışında PKK’ya darbe vuran, FETÖ’nün belini kıran kuvvettir Cumhur İttifakı. Eğer Türkiye Yüzyılı hedefine ulaşmak istiyorsak, kişisel ve küçük hesaplar uğruna gemiyi terk etmeden, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakı’na destek olmak ve sahip çıkmak, onun yükünü azaltmak, gelecek nesillerimizin huzuru, mutluluğu ve aydınlığı için çok ama çok önemli bir hâle gelmiştir.

Evet, ekonomik zorluklar yaşanıyor ama bunlar aşılacaktır. Biraz da son 20 yılda yaşadığımız güzel günleri görelim. Bakalım evlerimize nelere sahip olmuşuz. Artık, bir otomobili bile olmayan evlerimizde neredeyse üç otomobil olacak. Çocuklarımızın dahi elinde en pahalı telefonlar yok mu? Nereden geldi bunlar? Muhteşem otoyollar, tüneller, köprüler, okullar, havaalanları ve hastanelere ne zaman sahip olduk? Nasıl savunma sanayiinde dünyanın kıskançlık duymaya başladığı ülke olduk? Son deprem felâketinin ülkemize faturasının ağır bedelinin ekonomiyi çok zayıflattığı gerçeğini görmek gerekmez mi? Kolay mı bir değil, iki değil, üç değil 11 şehrin yeniden imar edilmesi?

Bunlar nasıl oluyor? Devletin kasasından… Bu gerçekleri görelim. Kuşkusuz, milletin alım gücünün yükselmesi gerekiyor. Söz konusu Tayyip Erdoğan ise, gereğini bugüne kadar yaptığı gibi yine yapacaktır. İşte bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklamasını sizlerle paylaşmak istiyorum: “Yılın son çeyreğini bekleyeceğiz. Yılın son çeyreğinde inşallah bunlar tam mânâsıyla görünecek. Şu anda işi sıkı tutuyoruz. Nitekim ekonomide dengelenmeye yönelik politikalar meyvelerini veriyor. Cari işlemler açığı önemli ölçüde azaldı. Mayıs itibarıyla yıllık ihracatımız 260 milyar doları aştı. İthalatımızdaki düşüş aynı şekilde sürüyor. Merkez Bankası rezervlerimiz 146,2 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine çıktı. Rezervlerdeki artış devam edecek. Hayat pahalılığını tetikleyen sebeplerden olan fahiş fiyat artışları ve fırsatçılıkla mücadelemizden de taviz vermiyoruz. Milletin aşına ve ekmeğine kan doğrayanlara göz açtırmayacağız.”

Bunlar önemli açıklamalar. Türkiye, son 20 yılda çok ama çok önemli bir yol aldı. Nerelerden nerelere geldi. Buradan bakınca, Cumhur İttifakı’nın dağılmasını bekleyenlerin amacı belli. Açık ve net şekilde, Türkiye’yi yeniden ABD ve Batı güdümüne sokmak istiyorlar. Cumhur İttifakı ise Türk Devleti’nin bağımsızlık noktasında önünü tam olarak açtı. Cumhur İttifakı’nın özünü hâlâ bazıları anlamamışsa anlatalım ve öncelikle şunun altını çizelim: Cumhur İttifakı, sırtını sadece Türk milletine dayayan, yüzde yüz yerli ve millî bir ittifaktır. Kökeni, kuruluşu 15 Temmuz 2016 kanlı darbe girişimine karşı birlikte mukavemete ve akabinde Türkiye’de demokrasi ve istikrar içinde her türlü antidemokratik darbe ve müdahaleye, vesayetçi yapıya karşı ortak mücadeleye dayanan AK Parti ve MHP ilişkisi, Cumhur İttifakı’na dönüştü ve önce Anayasa’da değişiklikle beraber 2018 Yerel Seçimleri, 2019 Milletvekili Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde başarılı neticelere ulaşıldı. Yani bir tarih yazıldı. Yani Cumhur İttifakı, yalnızca bir seçim ittifakı da değildir. Seçimlerle canlanan ve seçimlerden sonra sönümlenen bir alev hiç değildir. 

Darbe ve vesayet odaklarının temsilcilerinin, sözcülerinin, takipçilerinin, onların etkisi altında kalanların arzu, istek ve sinsi girişimleri ile son bulmayacaktır Cumhur İttifakı. Bu nedenle dikkatli olmak ve oyuna gelmemek lâzım. Nasıl bir yol alındığını görmek için önce vicdanlı olmak ve ideolojik bakmamak gerekir. Dış politikada gurur duyulan bir lidere sahip değil miyiz? Dünya Erdoğan’ı hayranlıkla takip ederken, siz, içimizdeki malûm kitleye bakmayın. Onların zaten hayatları eğilip bükülmekle geçti. Öyle ya, ABD ve Batı karşısında eğilen, bükülen, İsrail karşısında sesi çıkmayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugün dünyadaki bütün mazlumların gür sesi değil mi?

Siz bugüne kadar BM toplantısında ABD’nin, Batı’nın, İsrail’in gözünün içine baka baka “Dünya beşten büyüktür!” diye haykıran, İsrail’e “Nazi” yakıştırması yapan, bütün mazlumların hayır duasını alan bir başka dünya lideri görmüş müydünüz? İşte o lider, Türk Devleti’nin ve Ümmetin lideri, Recep Tayyip Erdoğan!

Ne yapmalı?

Hep birlikte, ülkemizi yönetenlerin gündemini görüyoruz. Bu gündeme destek olmak gerekmez mi? Bizim gündemimizde deprem bölgesi var. Bizim gündemimizde dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimiz var. Bizim gündemimizde aziz milletimizi lâyıkıyla temsil etmek var. Bizim gündemimizde içinde bulunduğumuz asra Türk mührünü vurmak var. Bizim gündemimizde ülkemizin ekonomisini güçlendirmek, ihracatını arttırmak, tanımını, turizmini, sanayisini geliştirmek var. Bizim gündemimizde Türkiye’yi dünyanın devler ligine yükseltmek var. 

Bir dönem toplu iğne üretemezken, tabanca bile yapamıyorken, bugün kendi gemimizi, tankımızı, füzemizi, savaş uçağımızı imâl eder hâle geldik. KAAN'ın göğe doğru süzülüşünü sizler de izlediniz, değil mi? Uçak teker kesince sizlerin de gözü doldu, göğsü kabarmadı mı? Her türlü ambargoya rağmen beşinci nesil savaş uçağımız KAAN, ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. “Yapamaz” dediler, yaptık. “Uçmaz” dediler, uçurduk. Önümüze engel çıkardılar, hepsini tek tek aştık. Ülkemizdeki müzmin muhalifler, “Kalorifer peteği” diyerek bu başarıyı küçümsemeye çalışsalar da KAAN savaş uçağımız dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku salıyor. Asya’sından Avrupa’sına, Amerika’sına bu teknolojiye sahip olmanın ne mânâya geldiğini bilenler, KAAN’ı çok yakından takip ediyorlar. 

İnşallah 2028 yılında KAAN’ı Hava Kuvvetlerimize teslim edeceğiz. Bu tarihten itibaren gök vatanımızı artık KAAN’la koruyacağız. Dünyanın 50’ye yakın ülkesinde TB2’ler, Akıncılar, Ankalar, Aksungurlar kullanılıyor. SİHA’lar terörle mücadelemizde de bize kritik kabiliyetler kazandırıyor. Bizlere bugünleri gösteren Allah’a hamdolsun!

Özetle Cumhur İttifakı, Türk milletinin ruh kökünden, tarihî hedeflerinden, millî kimliğinden, bin yıllık kardeşlik ve kader ortaklığından yüce bir umutla, yüksek bir ufukla ortaya çıktı ve bahsini ettiğimiz vizyona sahip çıkıyor. Çünkü Cumhur İttifakı, milletin ta kendisidir. Çünkü bu ittifakı kuran millettir. Allah yolunu her daim açık etsin.