Covid-19 salgınının ilâcı (1): Nano parçacık yöntemi

Covid-19 ne tür olursa olsun, hangi insana göre şekil alırsa alsın, 3 buçuk saat gibi kısa bir sürede işaretlenmiş ve kodlanmış olarak donanımlı olan nano parçacıklar ile (birer komando gibi) vücût sahasına sürülür. Bu nano parçacıklar vücûtta zararlı virüsleri yakalar ve etkisiz hâle getirir.

YENİ Tip Koronavirüs (Covid-19) biyolojik afetler kısmına giren salgın bir hastalık olup, ne ilk, ne de son olacaktır. Tarihte çok sayıda salgın hastalık, insanlığın büyük kayıplar vermesine neden olmuştur. Bu salgın hastalıkların bazılarının tam tedavi ve aşısı da şimdiye kadar bulunamamıştır. Bu tür hastalıkların aşısının bulunma oranı yüzde 26 civarındadır.  

Kara vebadan 200 milyon, çiçek hastalığından 56 milyon, koleradan 1 milyon, Justinian vebasından 40 milyon, sarı hummadan 120 bin, Asya gribinden 1 milyon, Rus gribinden 1 milyon, ve büyük vebalardan 3 milyon civarında insan hayatını kaybetmiştir.  

1980’li yıllarda görülmeye başlayan HIV’den (AIDS) ise 30 milyon civarında insan vefât etmiştir. Domuz gribinden ölenlerin sayısı da 200 milyon civarındadır. Eboladan ölenlerin sayısı ise 11 bindir. SARS virüsünün neden olduğu vefât sayısı sadece 800 civarındadır.

***

Bugünlerde Koronavirüsten (Covid-19) dolayı evde kalıyoruz. İlgili mâkâmların direktiflerine harfiyen uymak gerekiyor. Dinlenmek, uyumak, vücûdu sıcak tutmak ve bol miktarda sıvı tüketmek gerekli. Koronavirüs (Covid-19) kapmamak için maske takılıp olabildiğince elbiselerin değiştirilmesi ve steril edilmesi gerekiyor.

Herhangi bir nedenle Koronavirüs (Covid-19) bulaşmış kişilerde nefes alma zorlaşmış ise destek tedavisine gerek duyulmaktadır. Koronavirüs hastalığını (Covid-19) önlemek veya tedavi etmek için bilinen özel bir aşı ve ilaç da yoktur. Koronavirüsün (Covid-19) belirtileri büyük oranda SARS virüsünün belirti ve etkileriyle aynıdır. Çünkü Covid-19 gibi özeldeki SARS virüsü de genel ismiyle Koronavirüs ailesinin bir ferdidir.

SARS’tan şu âna kadar 800 civarında kişi vefât ederken, Covid-19’un Aralık 2019’da ortaya çıkmasından şu âna kadar toplamda 107 bin kişi hayatını kaybetti. Artış hızı ve 1 yıl düşünülürse bu rakamın en az 500-600 bin civarında olabileceği görülüyor. Bu durumun, SARS’tan çok fazla ve normal gripten ölenlerin sayısına denk düzeyde olması dikkat çekici!

Normal gribin bir şekilde kabullenilmiş varlığı ve tedavisi, ürkütücülüğünü ortadan kaldırıyor. Koronavirüsün (Covid-19) bilinen özel bir aşı ve ilâcı olmadığı düşünüldüğünde, onu ürkütücü ol ve kurallara uyulmayı zorunlu hâle getiriyor.

***

Koronavirüs, ilk olarak 1960 yılında görüldü. Genel bir isim olan Koronavirüs alfa, beta, gama ve SARS gibi dört gruptan oluşur. Bizlerin evde kalmasına neden olan Covid-19 virüsü ise SARS virüsün bir türüdür. Covid-19 da SARS gibi Çin’de ortaya çıktı. Bu virüs, Korona ailesinin en ölümcül olanı olarak duruyor. Bu virüsün HIV-1 virüsü ile benzerlikleri de var. AIDS ailesinin bir ferdi olan HIV-1, Ebola gibi laboratuvarda üretilmemiştir. H1N1 ise domuzdan insana geçmiş bir virüstür.

Yapılan güvenilir bilimsel çalışmalar, Covid-19 virüsünün genetik yapısının yarasa ve pangolin hayvanlarından kaynaklandığını gösteriyor. Yani Covid-19, doğal olarak bulaşan ve biyolojik silah olmayan bir virüs türüdür. Kısa bir süre önce Gabon Hükûmeti’nin pangolin ve yarasa yemeyi yasakladığını buraya not olarak düşelim.

***

Dünyada 17 ülkede kimyasal biyolojik silah bulunmaktadır. Biyolojik silahlar, modern dünyanın insanlığı tehdit eden en büyük kötülüğü ve en tehlikeli olan silahlarından biridir. 1925 yılında biyolojik silahların kullanımı yasaklandı. Özel olarak Ebola ve NewCastle gibi laboratuvarlarda üretilen virüslerin yanında doğal yolla üreyen virüsler de biyolojik silah olarak kullanılabilir. Ancak bunun gerek ve yeter şartları taşıması gerekir. Covid-19, biyolojik silah olma potansiyeline sahip olsa da taşıdığı şartlar ve genetik yapısı itibariyle salgın bir hastalığın ötesine geçememektedir.

Koronavirüsün (Covid-19) insanı ürküten tarafı, bilinen özel bir aşı ve ilâcının şimdilik piyasada olmamasıdır. Ayrıca ABD istihbarat yetkilileri, bütün gayretlerine ve Çin Hükûmeti’ni zora sokma heveslerine rağmen Koronavirüsün (Covid-19) potansiyel bir biyolojik silah olarak laboratuvarda üretildiğine dair kanıt olmadığını düşünüyorlar.

***

Bir maddenin bütün özelliklerini taşıyan en küçük yapısı atomdur.

Canlıların bütün özelliklerini taşıyan en küçük yapı ise hücredir. Bitki, hayvan ve insan hücreleri, o canlının bütün özelliklerini taşır. Bütün şifreler ve genetik kodlar bu hücre içinde bulunur. Covid-19 virüsü, tam da atomdan büyük, hücreden küçük olan ara bölge olan nano ölçekte yer alıyor.

Yeni alınan elektron mikroskop fotoğrafları, bu virüsün 120 nanometre civarında bir büyüklüğe sahip olduğunu gösterdi. Virüslerin 100 ilâ 280 nanometre arasında olduğu bilgisi, Covid-19’un 120 nanometre civarındaki elektron mikroskop görüntüsüne güvenilmesi gerektiğini destekliyor.   

Covid-19 virüsünün ülkelere göre değişebildiği ve hattâ kişilerde bile DNA ve RNA dizilerinde değişiklikler ile mutasyona uğrayabildiği hakkında bilgiler de mevcût. SARS’ta olduğu gibi solunum yolu yetmezliği ve bağışıklık sistemini çökertmesi, Covid-19’un özelliği. Aşısı bulunsa bile bunun tedavide direkt etkisi yoktur. Kişilere göre değiştiği de düşünüldüğünde Yeni Tip Koronavirüs (Covid-19) için ayakları daha yere basan bilimsel ilâcın olması gerekiyor.

İnsan vücûdu bir iç, bir de dış dünyadan deri ile ayrışıyor. İnsanın en güzel elbisesi olan derisi, aynı zamanda biyolojik canlıların da mekânıdır. Derideki istenmedik canlılar solunum ve deri gözeneklerinden nüfûz yoluyla vücût içine, oradan da hücrelere rahat bir yolculuk yapar.

Bir insanda 200 farklı, toplamda ise 100 trilyon canlı hücre bulunuyor. Hücrelerin 1 milyon tanesi bir araya geldiğinde toplu iğne ucu kadar bir yer kaplar. Hücre, canlının bütün özelliklerini taşıyan en küçük yapısı olsa da bütün işlevi tam olarak bilinmemektedir. Hâlâ hücre üzerinde bilimsel çalışmalar devam etmektedir.

Bitki, hayvan ve insan hücreleri basitten karmaşığa doğru değişiklik gösterse de her hücrede o canlının bütün özelliğini taşıyan genetik kodlar bulunur.

İnsan DNA’sı, hücrenin çekirdeğinde bulunur. Kalıtsal bilginin taşınması ve yeni nesillere aktarılması toplam dört adet adenin (A), guanin (G), sitozin (S) ve timin (T) nükleotidlerin diziliminin bulunduğu bir fermuar gibi oluşan DNA ile sağlanır. Bu nükleotidlerden A ve G büyük, S ve G küçük olduğundan, AT ve GS birlikteliği ile DNA fermuarı oluşur. Bu fermuarın sağlamlığı ise hidrojen bağı ile korunur.  

Bir DNA molekülünde 1 milyon ansiklopediyi dolduracak bilginin bulunduğunu buraya not edelim. Bir insanda 100 trilyon canlı hücre olduğunu düşünülürse, her bilginin, her insanın özeli olduğu basit bir matematik hesapla görülür.

***

İnsan derisinde faydalı ve zararlı canlılar bulunmaktadır. Covid-19 zararlı bir canlı virüstür. İnsana bulaştığında yayılarak (enfekte) zararlı hâle dönüşür. Covid-19 virüsü bitki, hayvan ve insana bulaşabilir. Virüsler tek başlarına yaşayamadıklarından, akciğerler, bronş ve fagositoza (hücrenin içine) ulaşması gerekir. Böylece bu virüsler en küçük canlı olarak ulaştıkları hücre içinde yaşar ve ürerler. Hücre, Covid-19 virüs DNA’sını ayırt edemediğinden kendi içindeki DNA zannederek ona annelik eder ve çoğalmasını sağlar.

Vücûdun kendi silahı olan ve bedene giren yabancı maddelere karşı (antijen) savunmasını sağlayan antikorlar ise virüsleri yok etme özelliğine sahiptir. Bir tür protein olan bu antikorlar, aminoasitlerden oluşur. Modern bilim, hücrenin bütün işleyişini bilemediği gibi şu âna kadar antikor üretmeyi de başaramamıştır.

Ancak, insan bedeninde antikorları salgılayan immün sistem hücreleri olan plâzma hücreleri bulunmaktadır. Bu hücreler özellikle Covid-19 hastalığından kurtulan kişilerden (bu virüse karşı tecrübeli olmasından dolayı) alınarak farklı bir kişide Covid-19 virüsünü yok etmek üzere plâzma hücreleri tedavi için denenmektedir. Bunu ilk yapan ülkelerin başında ise Türkiye bulunmaktadır.

Peki, plâzma hücreleri, antikorları üretmeye ve tedaviye cevap vermesi durumunda her kişi için doğru tedavi sonucunu verebilecek mi?

Bu sorunun cevabını zamanla göreceğiz. Temennimiz o ki, bulunsun!

Covid-19’un ülkelere ve kişilere göre değişmesi ve mutasyona uğraması, bulunsa bile aşı uygulamasını güçleştirecektir. Ancak nano boyutta olması işi kolaylaştırıyor. Bilindiği üzere kanser tedavisinde bilinen ve uygulanan yöntem kemoterapidir. Burada tümöre gönderilen ilâcın ancak yüzde biri hedefe ulaşmaktadır. Kemoterapi tedavisinde doz artırıldığında ise insana zarar verecek hâle gelmektedir. Bu nedenle kişiye göre değişmesi gereken tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır.

***

Koronavirüs (Covid-19) hangi kılığa girerse girsin, onun canına okuyacak bir yöntem ve umut ışığı vardır.

Nano-teknoloji, nano parçacık omurgası üzerinde yükselir. Nano parçacıklar 10 ile 200 nanometre bölgesinde işlevsel özelliğe sahiptirler. Özellikle 10 nanometre büyüklüğündeki altın, gümüş ve manyetik nano parçacıklar kanser tedavisine olumlu sonuçlar vermektedir.

Buna göre, uygun bir nano parçacığı işaretleyerek kodlama yoluyla (ligand) insan vücûduna gönderiliyor. Vücûda zarar veren virüsün kodları da, gönderilen bu nano parçacıklar, üzerindeki ligandlar ile kaydediliyor. İşaretli nano parçacıklar, vücûda zarar veren Covid-19’u yakalar ve canına okur!

Ayrıca uygun nano parçacıklar kodlanarak (bu nanoteknoloji de çok kolay) vücûdun savunma sistemleri olan antikorların üretimi için hücreyi harekete geçirir. Harekete geçen antikorlar çoğaltılır ve Covid-19, insan bedenindeki yerinde imha edilir.

Covid-19 ne tür olursa olsun, hangi insana göre şekil alırsa alsın, 3 buçuk saat gibi kısa bir sürede işaretlenmiş ve kodlanmış olarak donanımlı olan nano parçacıklar ile (birer komando gibi) vücût sahasına sürülür. Bu nano parçacıklar vücûtta zararlı virüsleri yakalar ve etkisiz hâle getirir.

Buna ek olarak bu nano parçacık yöntemi, yaşlı insanların plâzma hücrelerinin de antikor üretmesini sağlamak için kullanılıyor. Bu iş çok kolay, ancak çok titiz bir çalışma gerektiriyor.

***

Bilindiği üzere kemoterapinin çok düşük olumlu sonuçlarına karşın, nano-teknoloji ile virüs imha tekniği mükemmel sonuçlar vermektedir. Bu işlemler en az 10 yıldır üzerinde çalışılan konular arasındadır. Nano parçacıklar normal yolla, vücûda hiçbir zarar vermeden doğal şekilde vücûttan dışarı atılır. En küçük cerrahi müdahalenin bile dokuya zarar verdiği düşünülürse, doğal yolla alınabilecek uygun bir nano parçacık sistemi, Covid-19 virüsünü yok edip yine doğal yolla atılabilir ki bu, en doğru olanıdır. Bu yöntem çok güvenli ve çok sağlıklıdır.

Nano parçacıklarla yapılan bu tür özel ilâç ve aşıların kullanılıyor olması gerekir.

Ancak bu devrim niteliğindeki çalışmalar az sayıdaki laboratuvar ve az sayıdaki fizik, kimya ve yapı disiplinlerini kullanan nano-teknoloji araştırmacıları tarafından üretiliyor.

Nedendir bilinmez, insanlar bunu neredeyse bilmemekte ve tercih de etmemektedirler. Geldiğimiz şu aşamada ise kimse bundan kaçamaz.

Birilerinin dar çerçevede bu tür aşı ve ilâçları kullandığı açıktır. Bir ilâcın 10 yıllık deneme aşamasının tamamlanması ve çok az sayıda bu yönteme olan odaklanmadan dolayı dünyanın her yerinde ilâç olarak kullanım olanağı zor görünüyor. Özel kişi ve özel laboratuvarı olanların Covid-19’a yakalanması durumunda bu tedavi yöntemi ve bu özel nano parçacık katkılı ilâcı kullandıkları ise akıldan uzak değil!