Covid-19 aşısı olmadım, çünkü!

Patent noktasında karar verilmeli ve aşıların patentini dünya halkına bağışlamalılar. Eğer patent tekelleştirilirse, virüslerin çeşitleri ve sayıları kontrol edilemez biçimde arttırılır. Büyümeyi hedefleyen ülke, yeni dünya düzenindeki savaş şekli olan biyolojik virüs üreterek zengin olma derdine düşer. Dolayısıyla patent olayları kontrol altına alınmalı!

ÇOK vahim bir zamandayız. Aşı ve virüs karmaşasında boğulan bir dünya ve bu karmaşadan yararlanıp cebini dolduran sistem yöneticileri… Yeni dünya düzeninde savaşlar artık biyolojik olarak yapılıyor. Böyle yapılmaya devam edilecek…

2020 yılının Ekim ayında Dünya Ticaret Örgütü’ne Hindistan ve Güney Kore bir teklif sundu. “Madem böyle küresel bir mücadele var, patent hakları geçici olarak askıya alınsın. Bizim aşı üretme potansiyelimiz ve kapasitemiz var. Biz de aşı üretelim” şeklinde bir dilekçe verdiler. O dönemin ABD Başkanı Donald Trump buna karşı çıktı. İngiltere, İsviçre, Avusturalya ve Avrupa’nın geri kalan ülkeleri de karşı çıktılar. Bunun akabinde tartışma devam etti.

Daha sonra 100’e yakın Nobel ödüllü bilim insanı, 70 eski devlet başkanı, 60’tan fazla ülke ve 250 civarında sivil toplum kuruluşu harekete geçerek dünyanın ve insanlığın geleceği için bu aşıların patent hakkının askıya alınması ve üretebilecek her ülkenin bunu kendisinin üretmesini ifade etti. Nedeni de şuydu: “Göz göre göre tüm dünyada insanlar ölüyor!”

Bill Gates’in bu konu ile ilgili bir açıklaması oldu: “Bu çözüm değildir. Askıya alınmamalı. Bu motivasyonu kırar. Daha fazla aşı üretilemez. Şirketleri etkiler!”

Oysa bu şirketler aşı üretimine başladıkları zaman 10 milyar dolardan daha fazla bir finansman desteğini sivil toplum kuruluşlarından veya kamudan almışlardı. Şunu sormak lâzım: Madem kamudan bu desteği aldınız, aşının patentini neden şahıs şirketlerinizin üzerine alıyorsunuz?

Bir şirket bir aşının patentini aldıktan sonra, o patentin ömrü 20 yıl geçerli oluyor. Bunun 5 yılı deneme süreci olarak geçiyor, geriye kalan 15 yılı ise kazanç olarak şirkete kalıyor. Tabiî bu yeni aşılarda zaman kısıtlı olduğu için deneme süreci yaşanmadı. Aşılar kısa testlerin ardından piyasaya sürüldü. Bakalım bu sürecin devamında ne gibi sorunlar yaşanacak.

Hepimiz görüyoruz ki, aşılarla ilgili büyük bir güvensizlik var. Peki, bunun temelinde yatan neden ne?

Bilime, teknolojiye, sağlığa kimse karşı çıkmaz. Bu duruma örnek verecek olursak, kızamık ve çocuk felci aşısı gibi aşıların hepimiz tarafından desteklendiğini ve vurulduğunu belirtebiliriz. Buradaki kavganın nedenlerinden en önemlisi, “Aşı patenti askıya alınırsa, aşı teknolojisi Çin ve Rusya’nın eline geçer” endişesi. Çocuk felci aşısını bulan kişi, Doktor Jonas Salk. Aşı patentini tüm dünya insanlığına bağışladı ve samimiyetini ispatladı. Peki, Covid-19 aşılarının patentini de insanlığa bağışlayıp insanları kurtaracaklar mı? Çok üzgünüm ama hayır! Covid-19 aşılarının geliri ile şirketler zengin olacak, insanlar ise ne yazık ki kobay olarak kullanılacaklar.

Aksi olacaksa ve aşıları yönetenlerin niyetleri iyi ise, aşıların gelirlerini tüm dünya insanlığına bağışlasınlar ve samimiyetlerini göstersinler. Bizler de inanıp aşı olalım.

Ancak bağışlamazlar!

Çünkü insanlık üzerinden para ve güç kazanma derdindeler. Siz hastalıkla mücadele ederken, Covid-19 üzerinden yeni milyarderler türedi. Bunların hangi ülkede olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Haydi sorun bakalım kendinize, neresi bu ülke? Tabiî ki Çin!

Pandemi Çin’de çıkmıştı. Dünya Sağlık Örgütü Çin’e gitmiş ve incelemelerde bulunmuştu. Peki, bir sonuca varabildiler mi? Hayır! Bu virüsün nereden çıktığına dair herhangi bir delil bulunamadı.

Şöyle birkaç yıl geri gidelim… 2019 yılının sonunda, 2020 yılının başında, Covid-19 nedeni ile dünya, Çin ile bağını kesti. Çin’i kendi içinde “Battı bitti” diyerek hapsettiler. Fakat bu süreçten Çin güçlenerek çıktı. Peki aşısız, kendi kendine Çin, bu virüsü nasıl yendi?

Çin’e sorarsak, dijital kast sistemi, karantina ve dijital takip sistemi ile çözdüklerini anlatıyorlar. Peki, sizce bu doğru mu? Bence değil!

İspanya’da bir deney yapıldı. 5 bin kişi aynı anda mesafesiz ve maskesiz maç izledi; daha sonra yapılan testlerde virüse rastlanmadığı söylendi. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu… Biliyorum, kafanız iyice karıştı…

Değerli kardeşlerim, biliyorum, “İpek sadede gel!” diyorsunuz, geleyim. Dünyanın en büyük aşı şirketleri Hindistan’da, fakat Covid-19’un en büyük felâketi de Hindistan’da yaşanıyor. Hindistanlılar sokaklarda, oksijen tüpleri ellerinde tedavi olmaya çalışırlarken, “Devasa aşı şirketleri bizde” diye seviniyorlar. İşte meselenin başka bir yüzü de bu! Olanakların kimde olduğu değil, gücün ve kontrolün kimde olduğu önemli. Güç ve kontrol, aşıların patentini elinde bulunduran şirketler ve ülkelerde olacak.

Patent noktasında karar verilmeli ve aşıların patentini dünya halkına bağışlamalılar. Eğer patent tekelleştirilirse, virüslerin çeşitleri ve sayıları kontrol edilemez biçimde arttırılır. Büyümeyi hedefleyen ülke, yeni dünya düzenindeki savaş şekli olan biyolojik virüs üreterek zengin olma derdine düşer. Dolayısıyla patent olayları kontrol altına alınmalı!

Peki, devamında aşı olmalı mıyız?

Değerli kardeşlerim, üretilen aşılar yeterince kontrol edilmiş değiller, fakat bize zarar vermek veya çip takmak için de üretilmiş değiller. Tek sorun şu: “Sıfır zarar verecek” biçimde kontrol edilemediler. Tüm aşılar gibi her bünyede farklı yan etki gösterebilirler.

Ben aşı olmadım, olanlara şifa olsun inşallah. Allah izin verirse yerli aşıyı bekliyorum. Yerli aşıyı olacağım. Buna mukabil, sizi duyuyorum. “İpek, Sayın Erdoğan aşı olmuşken ve bizlere tavsiye ederken sen neden buna uymuyorsun?” diyorsunuz içinizden.

Ben, Sayın Erdoğan’ı çok iyi tanıyan kardeşlerinizden biriyim. Sayın Erdoğan bilerek ve isteyerek halkına asla zarar vermez. Sayın Erdoğan bu aşıyı oldu ve bizlere de tavsiye etti. Aşı olup olmamak konusunda özgürüz. Allah ondan razı olsun. Sayesinde bu süreci en az zararla atlatıyoruz. Fakat ben kendi özgür iradem ile kendimi Türk doktorlarına emanet etmek istiyorum.

Allah bu milleti böylesine kurgu, böylesine acımasızca yapılan savaşlardan muhafaza etsin! Allah bu millete iman, akıl ve idrak nasip etsin!

Dünya küresel savaşın içindeyken, bizimkiler hâlâ mahalle savaşında…