Corona mı daha öldürücü, yoksa nefret mi?

Bu virüs öldürücü ama Erdoğan nefreti çok daha öldürücü! Şükür ki, milletimizin feraseti sayesinde büyük çoğunluk her şeyin farkında ve millî dayanışma kampanyalarına destek çığ gibi büyüyor. Birilerine karşı yine el birliğiyle bu musîbetten de kurtulacağız Allah’ın izniyle…

BİR ülke, daha hangi şartta millî birlik ve beraberlik içerisinde hareket edebilir; iktidarıyla, muhalefetiyle ve tüm vatandaşlarıyla devletinin arkasında yer alarak aynı amaç için çalışır?

Hain bir darbe girişimine karşı mı, terörle mücadelede mi, doğal afet veya savaşta mı, küresel bir salgında mı? Maalesef bunların hiçbiri bu birlik ve beraberliği sağlayamadı. Gözünü Erdoğan nefreti bürümüş birileri, her seferinde devletinin ve milletinin karşısında yer aldı...

Neden olduğu hastalık tüm dünyayı saran bir virüse karşı mücadele veriyoruz. Devlet başkanlarından bilim adamlarına kadar, birçoğumuzun öngöremediği bir şekilde Covid-19 tüm kıtalara yayıldı. Belki önceki SARS ve MERS kadar öldürücülük oranı yüzde 30’larda değil ama o kadar kolay ve hızlı bulaşabiliyor ki çoktan bir küresel tehdit hâline geldi.

Devletimizin aldığı tüm önlemlere rağmen, küreselleşmiş dünyada ülkemize gelmemesi imkânsız olan bu virüs geldi ve bizim de salgına karşı mücadelemiz başladı. Ülke olarak bu küresel salgının tehdidi altındayız ve alınması gereken tüm tedbirler alınıyor. Elbette hiç istemesek de kayıplarımız oldu, olacak. Uzmanların dediği gibi, belki birçoğumuz farkına bile varmadan bu hastalığı atlatacak; kimileri az, kimileri daha yoğun bu hastalığı geçirecek. Ancak gerekli tüm tedbirleri alacak, uyarılara uyacak, kendimizi korkuya teslim etmeyeceğiz. Çünkü vücût direncimizi altüst eden, vücûdun adrenalin salgılamasını direkt etkileyen korkuya teslim olursak, virüsün etkileri çok daha büyük olacaktır.

Burada medyaya da önemli görevler düşüyor; toplumu bilgilendirme görevini yaparken aksine geren, korku ve paniğe sürükleyen bir dilden kaçınması gerekiyor. Ancak ülkemiz için bundan daha vahim sonuçlara yol açabilecek bir husus var: Nefret… Erdoğan nefreti…

Bu öyle bir nefret ki, hiçbir kutsalı yok, hiçbir değer tanımıyor. Hani hep deriz ya “Millî birlik ve beraberliğe en ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” diye, ne zaman olmalıydı bu? Hain bir darbe teşebbüsünde olmadı; Cumhurbaşkanı’nın canına kastedildiği, 252 şehidin verildiği hain girişim için “Tiyatro” dedi birileri. Belli ki, darbenin başarılı olmasını istiyorlardı…

Terörle mücadelede de olmadı; Devletin içeride ve dışarıda başarılı bir şekilde yürüttüğü mücadelede de millî bir duruş sergileyemedi birileri. Teröristlerin uzantılarıyla ittifak yaptılar, terör nedeniyle görevden alınan belediye başkanlarıyla fotoğraf çekindiler, onların hapisteki elebaşlarına methiyeler düzdüler, terörle mücadeleyi baltalamak için ne gerekiyorsa yaptılar…

Doğal afetlerde de olmadı; yaşanan deprem, sel ve çığ felâketlerinde Devlet-Millet dayanışmasına çomak sokmaya çalıştılar…

Ve savaşta da olmadı maalesef! Ülkemizin çok haklı gerekçelerle millî sınırlarımızı ve ulusal çıkarlarımızı korumak için Suriye’de gerçekleştirdiği harekâtlarda bile birileri yine Devletinin ve milletinin karşısındaydı. Peki, ya küresel bir salgında mümkün olabildi mi? Olmadı. Bu salgına karşı en başından beri canla başla çalışan Hükûmet’in arkasında yine bir millî duruş sergileyemediler. Cumhurbaşkanı’nı ve Hükûmet’i karalamak için akla hayâle gelmedik yalanlar uydurdular. Utanmaları olmasa, bu virüsün de Erdoğan yüzünden çıktığını söyleyecekler. Belki de virüsün dışarıdan geldiğine ve sadece Türkiye’yi çok etkilemediğine üzülüyorlardır.

Avrupa ülkelerinin iflâs ettiği, ABD’nin çok zorlandığı virüsle mücadelede Devletimizin başarısına tüm dünya gıpta ile bakıp överken, içimizdeki birileri yine Devletine karşı duruş sergileyebiliyorlar. Böyle bir ortamda bu zihniyetin en öne çıkan isteklerine bakar mısınız? “IMF’den borç alalım, tüm ülkede sokağa çıkma yasağı ilân edelim!”… Bu iki öneri zaten niyetlerini ele veriyor. IMF’ye yine borçlanalım, yıllarca bu borcu ödemeye çalışalım, Carlo Cotarelli türü çoğu bakandan iyi tanınan, müstemleke valisi gibi IMF Şefleri yine ortaya çıksın... Peki, ülkelerindeki binlerce ölüme rağmen hangi Batı ülkesi tam bir sokağa çıkma yasağı uyguladı? Hiçbiri! Âlemin enayisi biz miyiz?

Sokağa çıkma yasağı uygulanırsa tüm fabrikalar duracak, iş yerleri kapanacak. Üretmeyen bir ekonomi ne olacak? Ekonomik faaliyetlerine devam eden ülkelere bağımlı hâle gelecek. Her şey durduğunda, birkaç ay sonra çarkların dönmesi hiç de kolay olmayacaktır. Duran ihracat, kaybettiğimiz pazarlar da bunların cabasıdır. Çöken ekonominin sonuçları, Coronavirüse karşı verdiğimiz kayıplardan çok daha fazla ve yıkıcı olur. Peki, bunları isteyenler, olacakları bilmiyorlar mı? Biliyorlar elbette ama gözlerini o kadar nefret bürümüş ki, Erdoğan gitsin de ülke iflâs etsin, binlerce insan ölsün, umurlarında değil!

Evet, bu virüs öldürücü ama Erdoğan nefreti çok daha öldürücü! Şükür ki, milletimizin feraseti sayesinde büyük çoğunluk her şeyin farkında ve millî dayanışma kampanyalarına destek çığ gibi büyüyor. Birilerine karşı yine el birliğiyle bu musîbetten de kurtulacağız Allah’ın izniyle.