10 yıl önce…
“PKK’yı
risk düzeyinden çıkaralım, karşılığında Suriye’ye müdahalemize eşlik et!
Suriye’ye
müdahale ettiğimizde, İran’ın Lübnan üzerinden Suriye’yi korumaması için aracı
ol!
İran
buna karşılık senden İsrail’in Lübnan’dan çekilişi ve Filistin’in tanınmasına
ilişkin teklifte bulunacaktır. Yani İran, sana İsrail kartını oynayacaktır.
Biz
İsrail’in usulen özür dilemesini sağlarız ve ilişkileri yumuşatırız; buna
karşılık sen, yeni Arap yönetimlerinin İsrail’in varlığı ve meşruluğu konusunda
yumuşak olması için Arap yönetimlerine telkinde bulun.
Buna
karşılık biz, senin demokratik-lâik Müslüman ülke modelini tüm Arap yönetimlerine
örnek/model olarak sunar ve senin Orta Doğu’da liderliğini/rehberliğini
pekiştiririz.
Bunlar
‘olur’unda yürürse, yeni anayasa hazırlığında kafa karıştırıcı söylemlerden
uzak dururuz. Yeni anayasa çalışmaların sırasında ‘Gizli ılımlı İslâm geliyor’
gibi salvolarda bulunmayız. Seni neo-lâiklik çapraz sorgusuna tâbi tutmayız.
Bunun en büyük delili olarak, senin Ergenekon ve KCK operasyonlarını ‘iç işler’
diye tanımlar, geçeriz...
Sen
İran’ın, bizim askerlerimiz Irak’tan çekilince sorun yaşatmamasını sağla. Çünkü
Irak’ın çoğunluğu Şii… Biz de zenginleştirilmiş uranyum konusunda usulünce İran’ın
önünü açarız. Tüm bunların garanti altına alınması için askerlerimiz
çekildiğinde bunu Türkiye üzerinden yapalım. On sekiz ay gibi bir sürede
toparlanırız. Derken senin Kuzey Irak’taki hareketlerini radarlarımızla
destekli koruruz…”
(Kayıt
dışı: Ya da tersi olur!)
“Esad,
‘Bana dokunursanız tüm Orta Doğu’ya dokunursunuz’ derken, bu teklifimizin
farkında konuşuyor. Biz Esad sonrası yeni yönetime ‘Hatay’ sorununu sembolik
olarak çözdürürüz ve asıl önemli olan Kıbrıs yakınlarındaki doğal gaz
yataklarında yaptığın hareketleri Suriye üzerinden de güvence altına almış
olursun!”
Ne
bu?
Klasik
Orta Doğu senaryolarından biri mi? Hattâ komplo-Orta Doğu senaryo
yarışmalarında en azından mansiyon ödülü alabilecek bir eskiz çalışma mı? Çok gizli
bir belgenin basına yansıması mı?
Hiçbiri…
Buna
ben, “dış politikada iç konuşmalar” diyorum. Siz buna, “içeride yapılan (gizli)
konuşmalar/anlaşmalar” deyin…
Bu
iç okumaları okumak önemli. Komplo teorisi ile komploların teorilerini ayırt
ederek olup biteni okumak çok önemli. Ben böyle okuyorum. Bence bu çok gizli
değil, çok açık!
***
Bugün…
Türkiye bu senaryoya uymadı. Şimdi hem yurtta, hem cihanda savaş eşiğinde. Türkiye yeni yüzyıla ikinci Kurtuluş Savaşı’nı vermeye mecbur bırakılacak. Erdoğan buna hazır olduğunu söylüyor. Toplum ve elitler korkuyor. Oysa İstiklâl, “Korkma!” diye başlıyordu…