Çök baba çökelim, rap rap!

CHP böyle işte! Muhalefetteyken bile bunca icraatı hayata geçirebiliyor. “Bir de onları iktidara gelince görün” diyeceğim de korkuyorum. Çünkü en son iktidarda olduklarında camiler kapatılmış (Ayasofya dâhil), sarıklı din âlimleri asılmış, halka zorla şapka giydirilmiş, ezan Türkçeye çevrilmiş, Orta Doğu ve İslâm coğrafyaları ile aramıza mesafeler konulmuş, ülkenin uçak, araba ve silah fabrikalarının kapılarına kilit vurulmuştu. Şimdi de iktidara geldiklerinde ne gibi icraatları önceleyeceklerini açık açık söylüyorlar. Dertlerinin KYK borcu, ÖTV vergileri, EYT, hayat pahalılığı olmadığını biliyoruz en azından.

KAMUOYU Marmaray’ın rahmetli Ecevit tarafından yapıldığından Tuncay Özkan marifetiyle haberdar olmuştu malûmunuz.

Gerçi Marmaray Ecevit’in vefatından sonra yapılmış olsa da gam değil.

Sanırım Marmaray 5-6 milyar dolara mâl olmuştu. Rahmetli, bırakınız 5 milyar doları, 1 milyar dolar bulabilseydi IMF’nin kapılarına dayanmaz, memurunun maaşını öderdi evvelâ.

Ülkedeki başörtüsü meselesini de Kemal abimiz çözmüş, öyle diyor kendisi.

“Beyan esastır” diyeceğim lâkin başörtüsü meselesi zaten çözüldüğü gün Üsain Bolt hızıyla Anayasa Mahkemesi’ne iptal için koşan CHP ekibinin içerisinde kendisi de vardı.

Tabiî o zaman daha gençti demokrat amcamız, koşma ile ilgili problemi yoktu.

1 milyar dolara muhtaç kalmış, memurun maaşını ödeyememiş, tarihinin en sert ekonomik kırılmasını yaşamış ülkeyi de düzlüğe çıkaran Kemal Derviş’miş.

Yerseniz!

O vakitler ihracatın sadece 25 milyar dolar olduğunu ve IMF’ye hatırı sayılır borcumuz bulunduğunu söyleyip keyfinizi kaçırmayalım.

Üzerinden biraz vakit geçsin, şehir hastanelerini de SSK Genel Müdürü iken Kemal abimizin yapmış olduğunu duyarız. Hiç şüpheniz olmasın!

Sonuçta SSK hastanelerinin girişinde 250 bin eski TL’ye satılan galoşlardan hatırı sayılır gelir elde edilmiştir. O paralar uçmadı ya!

Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi de bir CHP hizmetiymiş. Zamanında tapuya cami olarak yazılmasa camiye çevrilmesi mümkün olmazmış.

Gerçi tapuya cami yazdıktan sonra Ayasofya neden 80 yıl boyunca müze olarak eziyet çekmiş, işte bu konu biraz muallâk!

İstanbul’daki kent ormanı, metro hatları, Halk Ekmek fabrikası da Ekremciğimin ultra-mega icraatları arasında. Gerçi bunlar yüzde doksan yahut doksan beş oranında önceki AK Partili belediyece tamamlanmıştı ama dert değil.

Kalan yüzde beşi tamamlayıp “Ormanları yapılaşmaya değil, halkımıza açıyoruz” cümlesini kurabilmek için Ekremciğimin genişliğinde olmak gerekir.

Yapımı durdurulan, hafriyatla doldurulan metro inşaatını ve yarım bırakılan Levazım Tüneli’nin inşaatını mevzubahis etmeyelim şimdilik.

Keşke onları da tamamlasaydı da onlara da çökseydi. Zira Ekremciğimin başlayıp bitirdiği bir projeye henüz şahit olamadık.

Yüzde doksan dokuzu mevcut olan çeşmeye musluk takmak da bu paranteze dâhil edilebilir elbette.

Kemal abimiz liderliğinde CHP, muhalefetteyken icraatlarına tam gaz devam ediyor.

Bir gün KYK borçları meselesini çözüyor, bir gün ÖTV vergilerini. Sırada EYT meselesi var. “Yükleniyor”-muş.

Özlem Gürses (nasıl olduysa artık), Kemal abimizin Hükûmet’in icraatlarına nasıl çöktüğünü hesabından ifşa etmiş. Bürokrasiden bilgi alıp resmî açıklama yapılmadan yahut Resmî Gazete yayınlanmadan önce apar topar bu icraatlara nasıl çöküldüğünü anlatmış.

Kemal abimiz KYK borçları için gelecek seneyi, ÖTV borçları için ise birkaç ay sonrayı işaret ediyor açıklamalarında. Ne zaman iktidara gelecekleri konusunda kafası bir miktar karışık olmalı.

Birkaç ay sonrası seçim için henüz adayları kim, kendileri de bilmiyor ama o kadar kusur Kadıgil’de de olur.

“YPG bize mi saldıracak?” diye soran, YPG’yi “kendi topraklarını savunan silahlı bir oluşum” olarak gören, militanlarını Meclis’te ağırlayan ve hatta yurtdışı teskereleri için partisine “Hayır” oyu verdiren Kemal abimiz, pek yakında Türkiye’nin terör meselesini de halledecektir, muhakkak!

Akdeniz’de neden olmadığımızı söyledikten kısa bir süre sonra -ki haddizatında oradaydık- Akdeniz’deki faaliyetlerimizi eleştiren ve yayılmacı bulan CHP’den bu performansı beklemek şaşırtıcı olmazdı hani.

CHP böyle işte! Muhalefetteyken bile bunca icraatı hayata geçirebiliyor.

“Bir de onları iktidara gelince görün” diyeceğim de korkuyorum. Çünkü en son iktidarda olduklarında camiler kapatılmış (Ayasofya dâhil), sarıklı din âlimleri asılmış, halka zorla şapka giydirilmiş, ezan Türkçeye çevrilmiş, Orta Doğu ve İslâm coğrafyaları ile aramıza mesafeler konulmuş, ülkenin uçak, araba ve silah fabrikalarının kapılarına kilit vurulmuştu.

Şimdi de iktidara geldiklerinde ne gibi icraatları önceleyeceklerini açık açık söylüyorlar. Dertlerinin KYK borcu, ÖTV vergileri, EYT, hayat pahalılığı olmadığını biliyoruz en azından.

Öncelikle Demirtaş ve Kavala’yı serbest bırakacaklar, bütün KHK’lıları affedip görevlerini iade edecekler, “damadın” İHA ve SİHA üretimlerini durdurup yargılayacaklar, yurtdışında görev yapan ve “lejyoner” dedikleri askerlerimizi geri çekecekler, “yandaş” gazete ve televizyonlara el koyacaklar, AKP’nin yaptığı büyük yatırımlarda imzaları bulunan bürokrat ve memurların burunlarından fitil fitil getirecekler falan filan…

Öztrak, Maliye Bakanı olarak hemen IMF ile anlaşacak, yüklü bir borcun altına imza atacak. Dışişleri Bakanı olarak Çeviköz, Mavi Vatan’daki “yayılmacı politikalarımıza” son verecek, Azerbaycan’a gönderdiğimiz “cihatçıları” geri çekecek.

Ondan sonra memlekette ayçiçeği yağı, şeker, buğday bereketi yaşanacak, enflasyon yeniden tek haneli rakamlara düşecek, her şey ucuzlayacak, benzin ve mazot bedava dağıtılacak…

Bütün bu performansı tuvalet terliğinden beklemek de, ne bileyim, biraz safdillik ama dert değil, kitle müsait. Her şey çok güzel olacak. İstanbul gibi, İzmir gibi… Az daha dişimizi sıkalım.

Kalınız sağlıcakla…