KAMUOYU Marmaray’ın
rahmetli Ecevit tarafından yapıldığından Tuncay Özkan marifetiyle haberdar
olmuştu malûmunuz.
Gerçi
Marmaray Ecevit’in vefatından sonra yapılmış olsa da gam değil.
Sanırım
Marmaray 5-6 milyar dolara mâl olmuştu. Rahmetli, bırakınız 5 milyar doları, 1
milyar dolar bulabilseydi IMF’nin kapılarına dayanmaz, memurunun maaşını öderdi
evvelâ.
Ülkedeki
başörtüsü meselesini de Kemal abimiz çözmüş, öyle diyor kendisi.
“Beyan
esastır” diyeceğim lâkin başörtüsü meselesi zaten çözüldüğü gün Üsain Bolt
hızıyla Anayasa Mahkemesi’ne iptal için koşan CHP ekibinin içerisinde kendisi
de vardı.
Tabiî
o zaman daha gençti demokrat amcamız, koşma ile ilgili problemi yoktu.
1
milyar dolara muhtaç kalmış, memurun maaşını ödeyememiş, tarihinin en sert
ekonomik kırılmasını yaşamış ülkeyi de düzlüğe çıkaran Kemal Derviş’miş.
Yerseniz!
O
vakitler ihracatın sadece 25 milyar dolar olduğunu ve IMF’ye hatırı sayılır
borcumuz bulunduğunu söyleyip keyfinizi kaçırmayalım.
Üzerinden
biraz vakit geçsin, şehir hastanelerini de SSK Genel Müdürü iken Kemal abimizin
yapmış olduğunu duyarız. Hiç şüpheniz olmasın!
Sonuçta
SSK hastanelerinin girişinde 250 bin eski TL’ye satılan galoşlardan hatırı
sayılır gelir elde edilmiştir. O paralar uçmadı ya!
Ayasofya’nın
camiye dönüştürülmesi de bir CHP hizmetiymiş. Zamanında tapuya cami olarak
yazılmasa camiye çevrilmesi mümkün olmazmış.
Gerçi
tapuya cami yazdıktan sonra Ayasofya neden 80 yıl boyunca müze olarak eziyet çekmiş,
işte bu konu biraz muallâk!
İstanbul’daki
kent ormanı, metro hatları, Halk Ekmek fabrikası da Ekremciğimin ultra-mega icraatları
arasında. Gerçi bunlar yüzde doksan yahut doksan beş oranında önceki AK Partili
belediyece tamamlanmıştı ama dert değil.
Kalan
yüzde beşi tamamlayıp “Ormanları yapılaşmaya değil, halkımıza açıyoruz” cümlesini
kurabilmek için Ekremciğimin genişliğinde olmak gerekir.
Yapımı
durdurulan, hafriyatla doldurulan metro inşaatını ve yarım bırakılan Levazım
Tüneli’nin inşaatını mevzubahis etmeyelim şimdilik.
Keşke
onları da tamamlasaydı da onlara da çökseydi. Zira Ekremciğimin başlayıp
bitirdiği bir projeye henüz şahit olamadık.
Yüzde
doksan dokuzu mevcut olan çeşmeye musluk takmak da bu paranteze dâhil
edilebilir elbette.
Kemal
abimiz liderliğinde CHP, muhalefetteyken icraatlarına tam gaz devam ediyor.
Bir
gün KYK borçları meselesini çözüyor, bir gün ÖTV vergilerini. Sırada EYT
meselesi var. “Yükleniyor”-muş.
Özlem
Gürses (nasıl olduysa artık), Kemal abimizin Hükûmet’in icraatlarına nasıl
çöktüğünü hesabından ifşa etmiş. Bürokrasiden bilgi alıp resmî açıklama
yapılmadan yahut Resmî Gazete yayınlanmadan önce apar topar bu icraatlara nasıl
çöküldüğünü anlatmış.
Kemal
abimiz KYK borçları için gelecek seneyi, ÖTV borçları için ise birkaç ay
sonrayı işaret ediyor açıklamalarında. Ne zaman iktidara gelecekleri konusunda
kafası bir miktar karışık olmalı.
Birkaç
ay sonrası seçim için henüz adayları kim, kendileri de bilmiyor ama o kadar
kusur Kadıgil’de de olur.
“YPG
bize mi saldıracak?” diye soran, YPG’yi “kendi topraklarını savunan silahlı bir
oluşum” olarak gören, militanlarını Meclis’te ağırlayan ve hatta yurtdışı
teskereleri için partisine “Hayır” oyu verdiren Kemal abimiz, pek yakında
Türkiye’nin terör meselesini de halledecektir, muhakkak!
Akdeniz’de
neden olmadığımızı söyledikten kısa bir süre sonra -ki haddizatında oradaydık- Akdeniz’deki
faaliyetlerimizi eleştiren ve yayılmacı bulan CHP’den bu performansı beklemek
şaşırtıcı olmazdı hani.
CHP
böyle işte! Muhalefetteyken bile bunca icraatı hayata geçirebiliyor.
“Bir
de onları iktidara gelince görün” diyeceğim de korkuyorum. Çünkü en son
iktidarda olduklarında camiler kapatılmış (Ayasofya dâhil), sarıklı din âlimleri
asılmış, halka zorla şapka giydirilmiş, ezan Türkçeye çevrilmiş, Orta Doğu ve
İslâm coğrafyaları ile aramıza mesafeler konulmuş, ülkenin uçak, araba ve silah
fabrikalarının kapılarına kilit vurulmuştu.
Şimdi
de iktidara geldiklerinde ne gibi icraatları önceleyeceklerini açık açık
söylüyorlar. Dertlerinin KYK borcu, ÖTV vergileri, EYT, hayat pahalılığı
olmadığını biliyoruz en azından.
Öncelikle
Demirtaş ve Kavala’yı serbest bırakacaklar, bütün KHK’lıları affedip
görevlerini iade edecekler, “damadın” İHA ve SİHA üretimlerini durdurup
yargılayacaklar, yurtdışında görev yapan ve “lejyoner” dedikleri askerlerimizi
geri çekecekler, “yandaş” gazete ve televizyonlara el koyacaklar, AKP’nin
yaptığı büyük yatırımlarda imzaları bulunan bürokrat ve memurların burunlarından
fitil fitil getirecekler falan filan…
Öztrak,
Maliye Bakanı olarak hemen IMF ile anlaşacak, yüklü bir borcun altına imza
atacak. Dışişleri Bakanı olarak Çeviköz, Mavi Vatan’daki “yayılmacı
politikalarımıza” son verecek, Azerbaycan’a gönderdiğimiz “cihatçıları” geri
çekecek.
Ondan
sonra memlekette ayçiçeği yağı, şeker, buğday bereketi yaşanacak, enflasyon
yeniden tek haneli rakamlara düşecek, her şey ucuzlayacak, benzin ve mazot
bedava dağıtılacak…
Bütün
bu performansı tuvalet terliğinden beklemek de, ne bileyim, biraz safdillik ama
dert değil, kitle müsait. Her şey çok güzel olacak. İstanbul gibi, İzmir gibi…
Az daha dişimizi sıkalım.
Kalınız sağlıcakla…