GELECEĞİMİZ olan
çocuklarımızın olaylara bakış açısı ve farkındalık seviyeleri geçmişle ya da
kendi çocukluk yıllarımızla kıyaslanmayacak seviyede. Elbette bugün bazı
gençlerimizin Tik-Tokçu anlayışa fazlaca kapılıp beğeni kazanmak ya da ilgi
çekmek için kendilerini soktukları hâller endişe veriyor. Ama bu durumun tüm
gençlerimizi kapsadığını düşünmek haksızlık olur.
Bilgi
ve enformasyon çağında yoğun etkileşim altında yetişen çocuklarımız ve
gençlerimiz çok hızlı bir algılama yeteneğine kavuşuyorlar. Aile, okul ve çevresel
faktörlerin eğitime etkisi ile birleştirilen bu hızlı etkileşim, muhakkak
yarınlarımız için pozitif gelişmeleri üretecek bir potansiyeli de barındırıyor.
Bu anlamda çocuklarımızın beklentilerinin neler olduğuna yönelik ilginç bir sohbet
yaşadım geçen haftalarda.
Televizyonda
Sayın Cumhurbaşkanımızın bulunduğu bir canlı yayını izlerken, yeni anayasa
çalışmalarına dair sorunun sorulduğu esnada on yaşındaki oğlum dikkat kesildi.
“Anayasada ne olacak, ne tür yenilikler ya da haklar düşünülüyor?” diye
konuşulurken, oğlum iki soru sordu: “(1) Anayasada çevre kirliliği, doğanın
korunması ve hayvanları korumak için bir şeyler olacak mı? (2) Çocuklara
yönelik haklar olacak mı, meselâ oyun hakkı?”
Bunun
üzerine kendisi ile “Anayasa nedir? Nasıl yapılır? Ne anlama gelir, neleri
kapsar?” gibi konularda kısa bir sohbet yaptık. Zaten mevcut Anayasa’mızda da
bu konularla ilgili maddeler olduğunu, çevre ve doğayı korumaya yönelik düzenlemelerin
detaylı olarak kanunların konusu olduğunu anlattım. Diğer yandan, çocukların da
yaşama, barınma, beslenme, can güvenliği, sağlık ve eğitim gibi konularda
anayasal haklarının olduğunu ifade ettim. Ama gülümsetici olan, “Oyun hakkımız ne
olacak?” diye sormasıydı.
Bu
konuda kendisinin dikkatli bir şekilde olayı anlamaya çalışmasından, ilgi
gösterdiği konuların çevre ve doğa ile başlamasından dolayı özellikle memnun
oldum. Diğer yandan, çocuk olarak haklarının peşine düşmesi ve oyun hakkı gibi
yeni bazı hakları elde etmeye çalışması da çocuklarımızın kendileri ve
gelecekleri için gereken koşulları şimdiden düşündüklerinin bir dışavurumu ve
göstergesi ki bunu sizlerle paylaşmak istedim.
Umarım
oğlumun dikkat çektiği iki konu olan çevre ve doğa koşullarının korunması ve
çocuklarımızın oyun haklarının güvence altına alınması konusunda yeni anayasa
çalışmalarında gereken iyileştirmeler yapılabilir. Çocuklarımızın barınma,
beslenme, eğitim, sağlık ve güvenli yaşam alanı bulma gibi haklarının yanında
oyun haklarının da gelişimlerine büyük katkısı olacağına inanıyorum.
Tüm
çocuklarımızın ve gençlerimizin en iyi şartlarda yaşaması, oynaması ve
büyüyebilmesi sayesinde geleceğimizin güvencesi olacaklarına dair inancım tamdır.
Milletimizin
tarih boyunca, bugünlere gelinirken yaşadıklarını ve yakın tarihimizde yaşanan
zorlukları da anlatmamız ve öğretmemiz elbette çok önemli. Japonların ilkokul
çağından itibaren çocukları atom bombası atılan yerlere götürüp o günleri
anlatan resim, video ve kalıntıları göstererek, “Eğer yeterince çalışmazsanız
yarın bu bombalar gibi felâketler yeniden başımıza gelebilir” diye öğrettiklerini
biliyoruz. Bunun gibi, bizim de Birinci Dünya Savaşı, Çanakkale Savaşı,
Kurtuluş Savaşı, bağımsızlık mücadelesi, terörle mücadele, darbelerle mücadele
ve sair tarihî gerçeklerimizi çocuklarımıza muhakkak anlatmamız ve öğretmemiz
gerekiyor!
Bu
vesileyle, “Y” ya da “Z kuşağı” gibi tanımlamalarla ifade edilen bugünün
gençlerine de bir şekilde hitap etmenin, ulaşmanın, onları anlama ve anlatmanın
yollarını araştırmalı, bulmalı ve geliştirmeliyiz.
Yaşasın tüm çocuklar ve onların oyun hakları!