
ÇOCUKLAR evin neşesi,
hayatın en anlamlı armağanlarıdır. Doğumlarından çocukluk yıllarına kadar anne
babanın sevgi ve hürmetleriyle adım adım büyürler. Buna zamanla aile çevreleri
ve sosyal ortamları dâhil olur. Bu aşamada iyi bir nesil yetiştirmek isteyen
herkese, bu yazımızda, naçizane sekiz önerimizi paylaşacağız.
Bir
yazarın çok anlamlı bir sözüyle başlıyoruz öncelikle: “Çocuklara iyi bir meslek
sahibi olmakla beraber iyi bir insan olma öğretilmelidir.”
İyi
bir insan olmanın özünü ise, aslında Kur’ân-ı Kerim bizlere İnsan Sûresi’nde şöyle
anlatır: “Şikâyet edenlerden değil, şükredenlerden ol. Sevdiğin şeyleri
paylaşarak mutlu olmayı öğren. Yaptığın iyiliğin karşılığını bekleme. Zorluklar
içinde olduğunda, sabrederek bekle. Çalışmayı, gayreti ve emek vermeyi hiç
bırakma!”
Öncelikle
ilk adımımızda şunları bilmeliyiz ki, çocukların yetişmesinde bizler onlara
yönelik ne ekersek, gelecekte de bir bir onları biçeceğiz. Saygı ve hürmet
vermişsek, bu bize sevgi ve merhametle dönecektir. Onların sevgileri ilerleyen
zamanlarda katbekat artacak ve gönüllerde yer edinecektir. Bazen küçük bir tebessümümüz
bile onlarda inanılmaz mutluluklar oluşturacaktır. Bu yüzden bir tebessümünüzü
dahi onlardan bir an bile sakınmayınız!
İkinci
adımımız, çocuğumuzun arkadaş seçimleri olacaktır. Unutmayalım ki, arkadaş
seçimleri, hayat seçimleridir. Çocuklukta kurulan arkadaşlıklar, dostluklar
hiçbir zaman unutulmaz. Çünkü o zamanlarda paylaşılan küçük şeylerin onlar için
büyük anlamları vardır. Büyüklerimizin dediği anlamlı bir söz var, konu
açılmışken ona da yer verelim: “Ağaç yaşken eğilir.” Çocuklukta gönlü güzel
insanlarla bir arada olan, ilerleyen süreçte de bu güzellikleri arar ve bulur.
Her nasip, niyetine göre hareket eder. Burada önemli olan da anne baba olarak,
büyükler olarak o önemli yönlendirmeleri yapabilmemizdir.
Üçüncü
adımımızsa, çocuğumuzun ufkunu, hayâllerini açacak kitaplara yön vermemiz
olacaktır. Bebeklikten itibaren müthiş bir beyin hızına sahip olan çocuklar,
hayâl güçleri ve düşünceleriyle birçok insanı hayrete düşürürler. Onların hayatla
bağları sımsıkı olsa da, hayâl güçleri diğer yandan inanılmaz derecede
işlemektedir. Buna ek olarak, hikâye kitaplarının 1 buçuk yaşından itibaren
onlara okunmaya başlanması, çocukların kitap sevgilerinin kendilerine
aşılanmasına vesile olacak; keza aynı zamanda hayâl dünyalarında da birçok zenginliğe
dönüşecektir. Anne ve babaların hikâyeleri anlatırken ses tonları ve
jest-mimikleriyle hikâyenin içinde yaşamaları, onların kitapların büyüsüne
kapılmalarına yön verecektir. Bu süreçte onların zekâ gelişimlerini arttıracak
ve dikkatlerini güçlendirecek kitaplara öncelik verilmesi oldukça anlamlı
olacaktır. Akabinde hikâye kitaplarıyla hayâl güçleri de zenginleşecektir.
Dördüncü
adımda, çocukların küçük yaştan itibaren televizyon ve telefon
bağımlılıklarının olumsuz durumlarına yer vereceğiz. Günlük bir veya bir buçuk
saati aşan bir izlemenin, çocukların dikkatlerinde bir dağılmaya neden olduğu bâriz
ortadadır. Hayâl gücü anbean hızla gelişen çocukların ekrana kilitli kalması,
onlarda bir süre denge bozulmalarına bile sebep olabilmektedir. Uzun süre televizyon
veya telefon izletilmesi, her çocuk için olmasa da bazı çocukların dil
becerilerini, kelime haznelerini, sosyal çevreleriyle olan sözel ve görsel
iletişimlerini ve motor becerilerini olumsuz etkileyebilmektedir.
Beşinci
adımda, aile olarak üzerimize düşen hassasiyetleri, örf ve âdetleri, edep ve
saygı unsurlarına yer vereceğiz. Çocukların fıtratı üzerinde ailenin etkisi oldukça
fazla olmakta ve çocuklar da onlara göre yetişmektedirler. Çocukların fıtratını
bozacak veya zedeleyecek her türlü unsurdan onları korumak gerekir. Onlara
güzelliklerin gösterilmesi, iyi olanların sunulması, anlatılması zamanla onlarda
etkisini gösterecektir. Rol model olarak aldığı yakınlarının, güzel ve hayırlı
davranışları bir süre sonra onlarda da görülecektir. Bu aşamada İmam Gazalî’nin,
çocukların güzel davranışlara bulunmaya teşviki ve alıştırılması konusundaki şu
anlamlı sözü de rehberimiz olmalıdır: “Çocuk, ana babası yanında bir emanettir.
Tertemiz kalbi, nefis bir cevherdir. Hayra yöneltilip alıştırılırsa, hayır üzere
gelişir ve hem dünyada, hem ahirette mutlu olur. Çocuk şerre alıştırılır, onu âdet
edinir ve hayvanlar gibi ihmâl edilirse, yok olup gider. Çocuğun korunması; iyi
edep ve terbiye verilmesiyle, ahlâkını güzelleştirmek, güzel ahlâk örnekleri
işlenmekle gerçekleşir.”
Altıncı
adımda “şükür, sabır ve vefâ” kelimelerinin anlamları çocuklara anlatılmaya
başlanmalıdır. Hayatın her aşamasında bu üç kelimenin karşılarına çıkacağı, bizzat
onlarla paylaşılmalıdır. Şükreden bir çocuk, sabrı bilip anlayan bir çocuk ve
anne babaya vefâ ile sarılan bir çocuk, hayatın her aşamasında anne babasına
hürmetle adım atar. Bu hürmet aileden başlar, zamanla öğretmenlerine ve
çevresine kadar yayılır.
Yedinci
adım, imanlı bir neslin yetişmesine vesile olmaktır. Hakikat çevresinde yetişen
bir nesil için, evlâtlarının da bu yolda yetişmesi oldukça önemlidir. Böyle bir
ailede yetişen bir çocuk, çok küçük yaşlardan itibaren “Allah” kelâmıyla
karşılaşır. Bu alanda karşılaştıkları her yeni kelime hakkında onlar da birçok
soru sorarlar. Aldıkları her cevabı hayâllerinde birçok düşünceyle canlandırırlar.
Dolayısıyla anne ve babalar, çocuklara verdikleri her cevapta en doğru ve en
sağlıklı cevapları özenle seçmelidirler. Bir süre sonra akıl yürütme ve olaylar
arasında bağlantılarını sağladıkları döneme geçtiklerinde, anne ve babalarını
rol model almaya başlarlar. Bu aşamada da davranışların karaktere dönüştüğü
düşünülürse, anne ve babalara bu zaman dilimlerinde ciddî görevler düştüğü görülür.
Sekizinci
ve son adım ise, çocuklarla geçen her ânın samîmiyet ve sevgi ile
değerlendirilmesi olacak. Çocuklar, her ânı değerlendirirken veya oyun oynarken
onların hayâl dünyalarına samîmiyetle adım atılmasını isterler ve bunun da
gönüllü mü, gönülsüz mü yapıldığını hemen hissederler. Gönülden olmayan hiçbir
adım, onların küçük bakışlarından asla kaçmaz. Zamanın her ânını sevgi dolu bir
şekilde aşkla ve tabiî ki onlarla geçirmek, onların sanırım en mutlu olduğu
anlardır.
Ömür
hızlı bir şekilde akarken çocuklarımızın her ânını gönülden ve yürekten yaşamamız
dileğiyle…
Sevgiyle
kalın...