Çocuklar, sosyal medya ve çoraklaşma

Sürekli sosyal medyada zaman geçiren çocuklar, beden dili gibi sözel olmayan ama iletişimde sözcüklerden çok daha derin ve çok daha nitelikli bilgiler barındıran ögeleri nasıl okuyup nasıl yorumlayacaklarını tam ve derinlemesine öğrenemeden gençlik çağına adım atıyorlar.

SOSYAL medyanın çocuklar üzerindeki etkilerine değindiğim son yazıda, sosyal medyanın çocukların öznel refah algıları ve gelişimleri üzerindeki etkilerini ele almıştım. Bu yazıda ise sosyal medyanın çocukların ilişki kurabilme ve sosyal becerilerine etkileri konusunu ele almaya çalışacağım.

İnsan ne kadar çok duyudan beslenirse, duyumsama, algılama, yorumlama ve süreklilik duygusu o denli güçlü olur. Duyular içerisinde ise görme duyusu, diğer duyulara göre daha etkilidir. Yani görmenin etkin olduğu yüz yüze iletişim en doğru tercihtir. Çünkü yüz yüze iletişimde insan muhatabını gözlemleme şansına sahiptir.

İnsan, beden dili gibi sözel olmayan ama iletişimde sözcüklerden çok daha derin ve çok daha nitelikli bilgiler barındıran ögeleri ancak yüz yüze iletişim ile edinebilir. Bu edinim empati, dinleme, geri bildirimde bulunma gibi becerilerin daha sağlıklı oluşmasını sağlar.

Ayrıca yüz yüze iletişim, arkadaşlık ve dostluk ilişkilerinin derinlik kazanması açısından da en doğru yöntemdir.

Duygusal ve sosyal öğrenme sığlaşıyor

Sosyal medyada çok fazla zaman geçiren özellikle ergen yaştaki bireyler, bir zaman sonra gerçek yaşamdan kopup sosyal medyadaki sanal yaşama yöneliyorlar. Neredeyse tüm ilişki ve iletişim biçimlerini gerçek hayat yerine sosyal medyada deneyimliyorlar.

Sosyal medya üzerinden geliştirilen ilişki ve iletişim biçimleri gerçek hayattaki iletişim ve ilişkileri bozuyor. Arkadaşlık ve dostluk gibi en temel sosyal ihtiyaçların yönü değişiyor.

Ayrıca bu nokta sığ kalıyor. Sokakta arkadaşları ile zaman geçiren, arkadaşları ile oyun oynayan çocuklar, yardımlaşma, beraber iş yapma, bir grubun üyesi olma, merhamet ve şefkat gibi duyguları birebir deneyimleme dolayısıyla öğrenme şansına sahipler. Örneğin sokakta futbol maçı yaparken birinin takılıp düşmesi sonucu dizi soyulan arkadaşına yardım eden çocuklar, merhamet, şefkat ve yardımlaşma gibi çok sayıda duyguyu derinden deneyimliyorlar. Bu deneyim sonucu edindikleri öğrenme ise kalıcı ve güçlü oluyor. Ama sosyal medyada çocukların oyun oynarken bunları deneyimleme şansları yok. 

Empati yetenekleri zayıf kalıyor

Sürekli sosyal medyada zaman geçiren çocuklar, beden dili gibi sözel olmayan ama iletişimde sözcüklerden çok daha derin ve çok daha nitelikli bilgiler barındıran ögeleri nasıl okuyup nasıl yorumlayacaklarını tam ve derinlemesine öğrenemeden gençlik çağına adım atıyorlar.

Bundan mahrum kalan çocuklar gerçek hayatta sosyal etkileşime girdiklerinde empati yapmakta ve muhatap oldukları kişilerin duygu durumunu derinlikli olarak kavramada sorun yaşıyorlar.

Tüm bunlar çocukların iletişim ve duygu dünyalarını adeta çoraklaştırıyor. Bu çoraklaşma hem çocukların iletişim kurma becerilerini, hem duygu dünyalarını mekanikleştiriyor.