Çocuklar, sosyal medya, baskı ve korkular

Gelişmeleri ve sosyal medyada konuşulanları kaçıran veya bunlara dâhil olamayan çok sayıda ergen birey anksiyeteye yakalanıyor. Bu durum derinlik kazandıkça da depresyon baş gösteriyor.

SOSYAL medyanın çocuklar üzerindeki etkilerine değindiğim son yazıda, sosyal medyanın çocukların sosyal ve duygusal öğrenmeler ve empati gelişimi üzerindeki etkilerini ele almıştım.

Bu yazıda ise sosyal medyanın ergen yaştaki çocuklar üzerinde oluşturduğu “günceli ya da gelişmeleri kaçırma korkusu” (FOMO) ile “sosyal medyada ilgi görememekten kaynaklanan psikosomatik rahatsızlıklar” konusunu ele almaya çalışacağım.

Beğeni baskısı

Ergen yaştaki çocuklar, sosyal medyada arkadaşlarının gönderilerine tepki verme ve mesajları cevaplama hususunda kendilerini baskı altında hissedebiliyorlar. Öyle ki, arkadaşlarının paylaşımlarını beğenmediklerinde veya mesajlarına cevap vermediklerinde arkadaşlık ilişkilerinin zayıflayacağını düşünüyorlar.

Bu korku nedeniyle arkadaşlarının paylaşımları hiç hoşlarına gitmese bile paylaşımları beğenme ve etkileşim kurmak istemeseler bile özellikle etiketlendikleri paylaşımlarda etkileşime girme zorunda kalıyorlar.

Bu sahte davranışlar nedeniyle normalde beğeni almayacak paylaşımlar fazlasıyla beğeni alıyor. Fazla beğeni aldıklarını gören ergen bireylerse benzer içerikler üretmeye daha fazla motive oluyorlar. Yani içeriğin kalitesi de bu baskıya bağlı olarak düşüyor. Çok sayıda ergen yaştaki çocuk, paylaşımlarını beğenmeyen veya etkileşime girmeyen arkadaşları ile iletişimi asgarî düzeyde tutuyor. Böylece ortaya kısır bir döngü çıkıyor.

Günceli kaçırma korkusu anksiyete ve depresyon oluşturuyor

Azımsanmayacak sayıda ergen yaştaki çocuk da tıpkı gençlerde olduğu gibi gelişmeleri kaçırma korkusu yaşıyor. “Fear Of Missing Out” teriminin baş harflerinden oluşturulan ve literatüre “günceli ya da gelişmeleri kaçırma korkusu” olarak geçen FOMO, günümüzde ergen yaştaki bireyler üzerinde ciddî etkilere sahip. Bu korkuyu yaşayan ergen bireyler, sosyal medyadaki paylaşımları, eğlenceleri, dedikoduları, organizasyonları veya neler konuşulduğunu kaçırmamak için takıntılı bir şekilde sosyal medyayı kontrol etme eğilimindeler.

Gelişmeleri ve sosyal medyada konuşulanları kaçıran veya bunlara dâhil olamayan çok sayıda ergen birey anksiyeteye yakalanıyor. Bu durum derinlik kazandıkça da depresyon baş gösteriyor.

Ebeveynlerin birçoğu sosyal medyadaki bir tıklamanın baskılar ve fobiler oluşturabileceğini, bu baskı ve fobilerin ise anksiyete ve depresyona sebebiyet vereceğini düşünmüyorlar. Bu nedenle de çocukların sosyal medya hareketlerini kontrol etme ihtiyacı hissetmiyorlar.