DÜNYANIN farklı yerlerinde
yaşanan çatışmalar ve iç savaşlar nedeniyle milyonlarca insan evinden barkından
olmakta, pek çok çocuk zarar görmekte ve hayatını kaybetmektedir. Bu
insanlardan bir kısmı ülkelerini terk etmiş durumda. Yani “mülteci”...
İşin
en can alıcı tarafı, bu milyonlarca insanın sayıca önemli bir kısmını çocuklar
oluşturuyor. Korunmasız oldukları gibi, olup biteni en az anlayabilecek olan
gruptan söz ediyoruz yani. Yetişkinlere göre birçok mânâda daha fazla kırılgan durumda
olan çocuklar, mülteci olarak bu durumdan hem daha fazla etkilenmekte, hem de
henüz gelişim süreçleri devam ettiğinden yetişkinlerin korumasına, gözetimine
ve özel ilgiye ihtiyaçları her zamankine göre daha fazla olmaktadır.
Mülteci;
ırkı, dini, milliyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyâsî
düşüncesinden dolayı zulme uğrayacağı düşüncesiyle haklı nedenlerle korktuğu
için vatandaşı olduğu ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen
veya dönmek istemeyen kişilere verilen statüyü ifade eder.
Mültecilerin
durumlarından farklı olarak Geçici Koruma Statüsü ise, iç savaş gibi nedenlerle
ülkesinden ayrılmaya zorlanmış ve ayrıldığı ülkesine tekrar dönemediği için
acil bir şekilde koruma altına girmek için ülkemize sığınmış veya başka ülkeye
geçmek için sınırlarımızı kullanan kişiler için kullanılan ifadedir.
Sığınmacı,
ilgili ulusal ya da uluslararası belgeler çerçevesinde bir ülkeye mülteci
olarak kabul edilmek isteyen ve mültecilik statüsüne ilişkin başvuruda bulunan kişidir.
Göçmen,
bir ülkeden başka bir ülkeye yerleşmek amacıyla göç eden kişidir. Düzensiz
göçmen ise -“gizli/yasadışı/kayıt dışı göçmen” olarak da anılır- ülkeye yasadışı
giriş yapan veya ülkede kalma izni olmayan ve transit bulunduğu veya ev sahibi ülkede
hukukî statüden yoksun kişidir. Bu terim, aynı zamanda bir ülkeye giriş
kurallarını ihlâl eden mültecileri de kapsamaktadır.
Mülteci
çocukların sığınma süreçleri refakatli ve refakatsiz olarak iki farklı şekilde
olabilmektedir. Refakatsiz çocuklar, diğer çocuklara nazaran bu süreçte daha fazla
sıkıntıyla karşılaşmakta ya da hassas olabilmektedirler. Refakatsiz çocuklara
ülkemizde sığınma sürecinde Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından
koruma sağlanmaktadır.
Mülteci
çocukların yaşadığı sorunlar nelerdir?
Mülteci
olmak, çocuklarda sosyal, psikolojik ve kültürel mânâda ciddî sonuçlara yol
açmaktadır. Okul hayatından uzak kalmak, çocuk işçiliği, çocuk dilenciliği,
çocuk istismarı ve bazı örgütlerin hedefi olmak gibi sorunlarla karşı karşıya
kalmaktadırlar. Bu sorunlara ilâveten zorunlu yer değişimi sonucu ortaya çıkan
sosyal karmaşa kültürün kesintiye uğramasına neden olup, dramatik şekilde
tutarsızlığa neden olmaktadır. Sığınılan ülkedeki yerli nüfusun dil, din,
gelenek ve görenek farkının getirisi olarak mülteci çocuklarda yetişkinlere
göre daha hızlı bir şekilde kültür kaybı ortaya çıkmaktadır.
Mültecilik
şartlarında anne babadan birinden dahi yoksun kalma durumunda çocuk, önemli bir
rol modelini kaybettiği gibi, yetişkin sorumluluğu almak durumunda da kalacaktır.
Örneğin baba yanında değilse para kazanma işini üstlenmek, kız çocukları ise
annenin sorumluluklarını üstlenmek zorunda kalacaklardır. Yalnız kalan kız
çocuklarınsa erken yaşta evliliklerine neden olabilmektedir.
Dünya
genelinde mülteci, sığınmacı ve geçici koruma statüsünde bulunan çocukların
hakları çeşitli anlaşma, beyannâme ve uluslararası hukuk tarafından koruma
altına alınmıştır (BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannâmesi ve Avrupa Sosyal Şartı gibi).
Örneğin
mülteci hukukunun en önemli dayanağı kabul edilen İnsan Hakları Evrensel
Beyannâmesi’nin 25’inci maddesinde anne ve çocuğun özel yardım görme hakkına
sahip olduğuna yer verilmiş ve okullarda verilen eğitimin türünü seçmek de
ebeveynlerin öncelikli hakkı olarak tanımlanmıştır.
Avrupa
Sosyal Şartı’nın bazı maddelerinde, mülteci çocukların kendi dillerinde eğitim
alma hakkına yer verilmekle birlikte, göçmen veya mülteci olan çocuklara anadillerinin
öğretilmesi desteklenmiştir.
Türkiye’de
mülteci/sığınmacı çocuklar için mevcut uluslararası ve ulusal düzenlemelere
göre genel hükümler uygulanmaktadır. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni (ÇHS)
1995 yılında uygulamaya koymuştur. Bu kapsamda çocukların yaşam, katılım,
korunma ve gelişim olmak üzere dört temel hakları bulunmaktadır.
Türkiye’nin
şefkati ve hizmetleri
Kaynaklara
göre Türkiye, hâlen dünyadaki en büyük kayıtlı mülteci nüfusuna ev sahipliği
yapmaktadır. Mülteci pastasında Irak ve Afganistan gibi farklı ülkeler olsa da sayıca
en büyük yüzdelik dilim Suriyeli mültecilere aittir. Türkiye’ye Suriye’den ilk sığınmacı
kafilesi olarak 29 Nisan 2011 tarihinde 252 kişilik bir grup, Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan
giriş yapmıştı. Elbette bu sürecin bu kadar uzun süreceği ve sığınmacı
sayısının bu kadar yükseleceğini tahmin etmek zordu. Nitekim özellikle 2017
yılına kadar sürekli artış gösteren bir grafik eğrisi oluştu. Günümüz
itibarıyla 0-18 yaş arası Suriyeli mülteci çocuk sayısı 1 milyon 744 bine
ulaşmış durumda. Tabiî bu çocukların ülkemizde bulunması birçok sorunun da
çözümünü gerekli kılmıştır. UNICEF’in 2019 faaliyet raporuna göre Türkiye,
çocuk haklarının korunmasına ve hatta sınırları ötesinde çocuk haklarının
gelişimine katkı sunmaya yönelik önemli kapasiteye sahip bir üst orta gelir
ülkesidir.
Raporda,
Türkiye’nin çocuk haklarının korunmasına ve hatta sınırları ötesinde çocuk
haklarının gelişimine katkı sunmaya yönelik önemli kapasiteye sahip olduğundan
ve özellikle de sağlık ve eğitim alanlarında yerleşmiş kurumları ve kapsayıcı
bir kamu hizmet ağından söz edilmektedir.
Ülkemizde
yaşanan önemli gelişmelere paralel olarak Hükûmetimiz, mültecilerin durumuna
yönelik çalışmalara devam ederek en büyük insanî yardım sağlayıcı olmayı
sürdürmektedir. 2019 yılı verilerine göre, örgün eğitimde yer alan mülteci
çocukların gittikleri okullar arasında devlet okullarının payı yüzde 96’ya
ulaşmıştır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre 2020 Haziran’ında anaokullarında
35 bin 553, ilkokulda 338 bin 807, ortaokulda, 222 bin 703 ve lisede 89 bin 518
Suriyeli öğrenci eğitim görmektedir. Mülteciler için hayata geçirilen “Şartlı
Eğitim Yardımı” programının (ŞEY) düzenli olarak büyümesiyle programdan faydalanan
çocukların yüzde 80’i programa dâhil edilmiştir. ŞEY programı ile mülteci
çocukların eğitim hayatlarına devam etmelerinin karşısındaki engelleri hafifletmeyi,
çocukların okula kaydolmalarını ve düzenli olarak devam etmelerini teşvik etmek
amaçlanmıştır.
Aralarında
Suriyelilerin de bulunduğu 12 binden fazla gönüllü eğitim personeline eğitim
verilerek onlar da süreçte devreye alınmışlardır. Okula devam eden mülteci
çocuklara sertifikalı öğrenme fırsatları sunan hızlandırılmış eğitim programları
genişletilmiştir. Türkiye genelinde gençlik merkezleri ve diğer ortamlarda
sunulan Türkçe dil sınıflarının kapsama alanı da arttırılmıştır.
Aile
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde, kamplarda ve kamp dışında “çocuk dostu
alanlar” oluşturularak psiko-sosyal destek sağlanmaktadır. Ailelere
çocuklardaki sorunlarla baş edebilmeleri için destek verilmektedir. Aşılama,
gıda, okul malzemesi ve kıyafet desteği gibi temel ihtiyaçlar da Türkiye
Cumhuriyeti Devleti tarafından karşılanmaktadır.
Hatta
ülkemizin mülteci çocuklarla ilgili hassasiyetinin boyutu yurt dışına
ulaşmıştır. Bu yılın başlarında TİKA tarafından, Filistin ve Suriyeli mülteci
çocuklar için de faaliyet gösteren (Lübnan’da bulunan sivil toplum kuruluşu) “Lübnan
Birleşik Gençlik Projesi” kampüsüne güneş enerji sistemi kurulmuştur.
Mülteci
çocukların nesli, kayıp bir nesil olmasın!
Barış
içinde, huzurlu ve sağlıklı günler…
https://www.goc.gov.tr/gecici-korumamiz-altindaki-suriyeliler
https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/
https://www.goc.gov.tr/multeci
https://www.unicef.org/turkey/media/10451/file/UNICEF%202019%20Y%C4%B1ll%C4%B1k%20Faaliyet%20Raporu.pdf