Çocuk gözünden mülteci olmak (2): Türkiye’de mülteci çocuklara yönelik neler yapılıyor?

Türkiye, hâlen dünyadaki en büyük kayıtlı mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Mülteci pastasında Irak ve Afganistan gibi farklı ülkeler olsa da sayıca en büyük yüzdelik dilim Suriyeli mültecilere aittir. Türkiye’ye Suriye’den ilk sığınmacı kafilesi olarak 29 Nisan 2011 tarihinde 252 kişilik bir grup, Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan giriş yapmıştı. Elbette bu sürecin bu kadar uzun süreceği ve sığınmacı sayısının bu kadar yükseleceğini tahmin etmek zordu. Nitekim özellikle 2017 yılına kadar sürekli artış gösteren bir grafik eğrisi oluştu. Günümüz itibarıyla 0-18 yaş arası Suriyeli mülteci çocuk sayısı 1 milyon 744 bine ulaşmış durumda…

DÜNYANIN farklı yerlerinde yaşanan çatışmalar ve iç savaşlar nedeniyle milyonlarca insan evinden barkından olmakta, pek çok çocuk zarar görmekte ve hayatını kaybetmektedir. Bu insanlardan bir kısmı ülkelerini terk etmiş durumda. Yani “mülteci”...

İşin en can alıcı tarafı, bu milyonlarca insanın sayıca önemli bir kısmını çocuklar oluşturuyor. Korunmasız oldukları gibi, olup biteni en az anlayabilecek olan gruptan söz ediyoruz yani. Yetişkinlere göre birçok mânâda daha fazla kırılgan durumda olan çocuklar, mülteci olarak bu durumdan hem daha fazla etkilenmekte, hem de henüz gelişim süreçleri devam ettiğinden yetişkinlerin korumasına, gözetimine ve özel ilgiye ihtiyaçları her zamankine göre daha fazla olmaktadır.

Mülteci; ırkı, dini, milliyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyâsî düşüncesinden dolayı zulme uğrayacağı düşüncesiyle haklı nedenlerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişilere verilen statüyü ifade eder.

Mültecilerin durumlarından farklı olarak Geçici Koruma Statüsü ise, iç savaş gibi nedenlerle ülkesinden ayrılmaya zorlanmış ve ayrıldığı ülkesine tekrar dönemediği için acil bir şekilde koruma altına girmek için ülkemize sığınmış veya başka ülkeye geçmek için sınırlarımızı kullanan kişiler için kullanılan ifadedir.

Sığınmacı, ilgili ulusal ya da uluslararası belgeler çerçevesinde bir ülkeye mülteci olarak kabul edilmek isteyen ve mültecilik statüsüne ilişkin başvuruda bulunan kişidir.

Göçmen, bir ülkeden başka bir ülkeye yerleşmek amacıyla göç eden kişidir. Düzensiz göçmen ise -“gizli/yasadışı/kayıt dışı göçmen” olarak da anılır- ülkeye yasadışı giriş yapan veya ülkede kalma izni olmayan ve transit bulunduğu veya ev sahibi ülkede hukukî statüden yoksun kişidir. Bu terim, aynı zamanda bir ülkeye giriş kurallarını ihlâl eden mültecileri de kapsamaktadır.

Mülteci çocukların sığınma süreçleri refakatli ve refakatsiz olarak iki farklı şekilde olabilmektedir. Refakatsiz çocuklar, diğer çocuklara nazaran bu süreçte daha fazla sıkıntıyla karşılaşmakta ya da hassas olabilmektedirler. Refakatsiz çocuklara ülkemizde sığınma sürecinde Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından koruma sağlanmaktadır.

Mülteci çocukların yaşadığı sorunlar nelerdir?

Mülteci olmak, çocuklarda sosyal, psikolojik ve kültürel mânâda ciddî sonuçlara yol açmaktadır. Okul hayatından uzak kalmak, çocuk işçiliği, çocuk dilenciliği, çocuk istismarı ve bazı örgütlerin hedefi olmak gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sorunlara ilâveten zorunlu yer değişimi sonucu ortaya çıkan sosyal karmaşa kültürün kesintiye uğramasına neden olup, dramatik şekilde tutarsızlığa neden olmaktadır. Sığınılan ülkedeki yerli nüfusun dil, din, gelenek ve görenek farkının getirisi olarak mülteci çocuklarda yetişkinlere göre daha hızlı bir şekilde kültür kaybı ortaya çıkmaktadır.

Mültecilik şartlarında anne babadan birinden dahi yoksun kalma durumunda çocuk, önemli bir rol modelini kaybettiği gibi, yetişkin sorumluluğu almak durumunda da kalacaktır. Örneğin baba yanında değilse para kazanma işini üstlenmek, kız çocukları ise annenin sorumluluklarını üstlenmek zorunda kalacaklardır. Yalnız kalan kız çocuklarınsa erken yaşta evliliklerine neden olabilmektedir.

Dünya genelinde mülteci, sığınmacı ve geçici koruma statüsünde bulunan çocukların hakları çeşitli anlaşma, beyannâme ve uluslararası hukuk tarafından koruma altına alınmıştır (BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannâmesi ve Avrupa Sosyal Şartı gibi).

Örneğin mülteci hukukunun en önemli dayanağı kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannâmesi’nin 25’inci maddesinde anne ve çocuğun özel yardım görme hakkına sahip olduğuna yer verilmiş ve okullarda verilen eğitimin türünü seçmek de ebeveynlerin öncelikli hakkı olarak tanımlanmıştır.

Avrupa Sosyal Şartı’nın bazı maddelerinde, mülteci çocukların kendi dillerinde eğitim alma hakkına yer verilmekle birlikte, göçmen veya mülteci olan çocuklara anadillerinin öğretilmesi desteklenmiştir.

Türkiye’de mülteci/sığınmacı çocuklar için mevcut uluslararası ve ulusal düzenlemelere göre genel hükümler uygulanmaktadır. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni (ÇHS) 1995 yılında uygulamaya koymuştur. Bu kapsamda çocukların yaşam, katılım, korunma ve gelişim olmak üzere dört temel hakları bulunmaktadır.  

Türkiye’nin şefkati ve hizmetleri

Kaynaklara göre Türkiye, hâlen dünyadaki en büyük kayıtlı mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Mülteci pastasında Irak ve Afganistan gibi farklı ülkeler olsa da sayıca en büyük yüzdelik dilim Suriyeli mültecilere aittir. Türkiye’ye Suriye’den ilk sığınmacı kafilesi olarak 29 Nisan 2011 tarihinde 252 kişilik bir grup, Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan giriş yapmıştı. Elbette bu sürecin bu kadar uzun süreceği ve sığınmacı sayısının bu kadar yükseleceğini tahmin etmek zordu. Nitekim özellikle 2017 yılına kadar sürekli artış gösteren bir grafik eğrisi oluştu. Günümüz itibarıyla 0-18 yaş arası Suriyeli mülteci çocuk sayısı 1 milyon 744 bine ulaşmış durumda. Tabiî bu çocukların ülkemizde bulunması birçok sorunun da çözümünü gerekli kılmıştır. UNICEF’in 2019 faaliyet raporuna göre Türkiye, çocuk haklarının korunmasına ve hatta sınırları ötesinde çocuk haklarının gelişimine katkı sunmaya yönelik önemli kapasiteye sahip bir üst orta gelir ülkesidir.  

Raporda, Türkiye’nin çocuk haklarının korunmasına ve hatta sınırları ötesinde çocuk haklarının gelişimine katkı sunmaya yönelik önemli kapasiteye sahip olduğundan ve özellikle de sağlık ve eğitim alanlarında yerleşmiş kurumları ve kapsayıcı bir kamu hizmet ağından söz edilmektedir.

Ülkemizde yaşanan önemli gelişmelere paralel olarak Hükûmetimiz, mültecilerin durumuna yönelik çalışmalara devam ederek en büyük insanî yardım sağlayıcı olmayı sürdürmektedir. 2019 yılı verilerine göre, örgün eğitimde yer alan mülteci çocukların gittikleri okullar arasında devlet okullarının payı yüzde 96’ya ulaşmıştır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre 2020 Haziran’ında anaokullarında 35 bin 553, ilkokulda 338 bin 807, ortaokulda, 222 bin 703 ve lisede 89 bin 518 Suriyeli öğrenci eğitim görmektedir. Mülteciler için hayata geçirilen “Şartlı Eğitim Yardımı” programının (ŞEY) düzenli olarak büyümesiyle programdan faydalanan çocukların yüzde 80’i programa dâhil edilmiştir. ŞEY programı ile mülteci çocukların eğitim hayatlarına devam etmelerinin karşısındaki engelleri hafifletmeyi, çocukların okula kaydolmalarını ve düzenli olarak devam etmelerini teşvik etmek amaçlanmıştır.

Aralarında Suriyelilerin de bulunduğu 12 binden fazla gönüllü eğitim personeline eğitim verilerek onlar da süreçte devreye alınmışlardır. Okula devam eden mülteci çocuklara sertifikalı öğrenme fırsatları sunan hızlandırılmış eğitim programları genişletilmiştir. Türkiye genelinde gençlik merkezleri ve diğer ortamlarda sunulan Türkçe dil sınıflarının kapsama alanı da arttırılmıştır.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde, kamplarda ve kamp dışında “çocuk dostu alanlar” oluşturularak psiko-sosyal destek sağlanmaktadır. Ailelere çocuklardaki sorunlarla baş edebilmeleri için destek verilmektedir. Aşılama, gıda, okul malzemesi ve kıyafet desteği gibi temel ihtiyaçlar da Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından karşılanmaktadır.

Hatta ülkemizin mülteci çocuklarla ilgili hassasiyetinin boyutu yurt dışına ulaşmıştır. Bu yılın başlarında TİKA tarafından, Filistin ve Suriyeli mülteci çocuklar için de faaliyet gösteren (Lübnan’da bulunan sivil toplum kuruluşu) “Lübnan Birleşik Gençlik Projesi” kampüsüne güneş enerji sistemi kurulmuştur.

Mülteci çocukların nesli, kayıp bir nesil olmasın!

Barış içinde, huzurlu ve sağlıklı günler…

 

https://www.goc.gov.tr/gecici-korumamiz-altindaki-suriyeliler

https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/

https://www.goc.gov.tr/multeci

https://www.setav.org

https://www.unicef.org/turkey/media/10451/file/UNICEF%202019%20Y%C4%B1ll%C4%B1k%20Faaliyet%20Raporu.pdf