CÖ-CS: Corona öncesi-Corona sonrası

Anlaşılan o ki, insanlık için yeni bir çağı ne büyük bir zafer, ne büyük bir buluş, ne büyük bir olay, ne de büyük bir ihtilâl getirecek. Ancak ve ancak bu çağı, gözle görülmeyecek bir virüs başlatacak!

CORONAVİRÜS salgını kadar, salgın sonrası yeni dünya düzeni de tartışılmaya başlandı. Salgınla mücadele sürerken, pek çok kişi şimdiden globalleşme, bütünsel yaklaşım, devletler arasında kurulan birlikler, küresel bağımlı ekonominin sürdürülebilirliği, çok uluslu büyüme stratejileri, sınırsız ticaret anlayışı gibi kavramların geleceği konusunda farklı yaklaşımlar ileri sürüyor.

Foreign Policy dergisinin yaptığı “Coronavirüs salgınından sonra dünyayı neler bekliyor?” sorusuna bazı uzmanlar şöyle cevap vermiş:

Stephen M. Walt (ABD, Harvard Üniversitesi): “Devletler güçlenecek, milliyetçilik pekişecek. Güç dengesinin Batı’dan Doğu’ya doğru geçişi hızlanacak. Virüsle mücadelede Doğu ülkelerinden daha kötü kriz yöneten ‘Batı markası’ değer kaybedecek. Dünya politikasında büyük değişiklikler olmayacak. Dünya daha büyük salgınlar gördü ve genel siyasetler değişmedi.”

Robin Niblett (İngiltere, Chatham House): “Globalleşme sekteye uğrayacak. ABD ile Çin’in ekonomik ilişkileri çözülecek. Devletler ve şirketler pozisyonları korumak için daha izole stratejiler geliştirecek. 20’nci yüzyılda geliştirilen global ekonomik plânlar altüst olacak. Bu mücadelede başarılı olan liderler avantaj elde edecek.”

Shannon K. O’Neil (ABD, Dış İlişkiler Konseyi): “Bu salgın uluslararası üretim mantığının altını oydu. Bundan sonra şirketlere çok uluslu olmak ve hızla büyümek yerine lokal ve stabil olmak için adım atacaklar. Global tedarik zinciri mantığı zaten Trump’un politikaları ve Çin’in mâliyet artışı ile darbe yemişti. Devletler de dış bağımlılığı azaltmak için ekonomik tedbirlere girişecekler.”  

Joseph S. Nye (ABD, Siyaset Bilimci): “Henüz ABD’nin artık diğer ulusları yönetmeyeceğini söylemek zor. Ancak bir stratejimiz olmadığını söyleyebiliriz. Trump’un 2017’de ortaya koyduğu plânlar yeni durumla başa çıkamaz. Artık her devlet kendi çıkarları için çalışacak. Zor olan konu, bu çıkarları tanımlayabilmek…”  

John Allen (ABD, Emekli General): “Corona’nın sonuçlarını galipler yazacak. Ya global yardımlaşma ve demokrasi galip gelecek ya da otoriter rejimlerin destansı mücadelesi. Kesin olan, uluslararası güç dengelerinin el değiştirecek olması ve global ekonominin darbe yiyeceği…”

Laurie Garrett (ABD, Gazeteci): “Global tedarik zinciri mantığının çökecek olması sadece küresel şirketler açısından belli sonuçlar doğurmayacak. Uzun vadede global kapitalizm kesinlikle çok zor bir dönemeçten geçecek.”

Richard N. Haass (ABD, Diplomat): “Kalıcı olmasa da önümüzdeki yıllarda devletler içe dönecek. Küresel ısınma gibi kendilerini yakın vadede ilgilendirmeyen global konularla uğraşmayacaklar. Küreselleşme kesinlikle zarar görecek.”

Kori Schake (ABD, Stratejist): “Washington bu süreçte sınıfta kaldı. Dünyaya liderlik edemeyeceğini kanıtlamış oldu. Dar politikalar ve lokal çıkarlar yerine bilgiye ilk ulaşan ve bunu yöneten bir liderlik örneği ortaya koyabilirdi. Bu testi geçemedik.”

Nicholas Burns (ABD, Harvard Üniversitesi): “Bu yüzyılın en büyük felâketi! Tüm insanları etkileyecek. Ekonomik sonuçları 2008 krizinin çok ötesinde olacak. Bunun sismik sonucu olarak global politikalar elbette yerinden oynayacak. Zaten bu globalleşme işini ABD ve Çin becerememiş.”        

***

Uzmanların geneli Coronavirüsün dünya için önemli bir milât olduğunu ve büyük bir dönüşüm beklediklerini ifade ediyor. Bu minvalde şahsi kanaatlerim ise şöyle:

1-AB’nin geleceği daha çok tartışmaya açılacak. İtalya ve İspanya’nın bu salgında yalnız bırakılması sonrası AB üyesi ülkeler AB’nin geleceğini tartışmaya açacaklar. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić’in, “Avrupa dayanışması tatlı bir masaldan başka bir şey değil” şeklinde bir açıklaması oldu. Bu açıklama, daha doğrusu itiraf, böyle bir krizde bile birlik ve beraberlik sağlayamayan AB’nin geleceğinin uzun olmayacağını düşündürüyor.

2-Çin’in cazibe merkezi olma özelliği tartışmaya açılacak. Çin, dünyanın fabrikası konumunda. Çokuluslu şirketler Çin’i hem bir üretim merkezi, hem de bir pazar olarak görüyor. Çin’den vazgeçmek kısa ve orta vadede mümkün değil ama Çin odaklı stratejilerinin ekonomik ve sosyal olarak faturasını ağır biçimde ödeyen uluslararası küresel şirketler, riskleri azaltmak adına operasyonlarını dağıtma kararı alacak diye düşünüyorum.  

Salgının kaynağı Çin… Ve Çin, mevcût sosyo-kültürel yapısı ile benzeri salgınların kaynağı olmaya devam edecek görünüyor. Çokuluslu şirketler alternatif üretim merkezleri arayacaklardır. Türkiye bu süreçte çok iyi bir alternatif olabilir.

3-Devletçilik anlayışı güçlenecek. Globalleşme, küresel ölçekte kurulan birlikler, ortak plâtform çatıları gibi tüm bütüncül yaklaşımlar zarar gördü. Sosyal devlet, ulus devlet ve milliyetçilik anlayışının güçleneceği bir dönem olacak. Salgınla mücadeleyi, neredeyse her ülke kendisi vermek zorunda kaldı. Dolayısı ile toplumsal değil, bireysel mücadele ön plâna çıktı. Sınırlar keskinleşti.

4-Ekonomik anlamda büyük değişiklikler olacak. Salgın sonucu oluşan/oluşacak ekonomik kriz tüm dünyayı etkiledi/etkileyecek. Pek çok ekonomi resesyona girecek. Sermaye el değiştirecek. Borsada ciddî kayıplar yaşandı, yaşanmaya devam edecek. Bunun yanında yeni dönemde dijital ve sanal para kavramları hayata geçecek. Endüstri 4.0 konusu daha fazla gündeme alınacak. Mevcût ekonomik sistem ve kabullerin değişeceği yeni bir döneme gireceğiz.

5-Eğitim, sağlık ve turizm alanlarında köklü değişiklikler olacak. Sağlık konusunda tüm ülkeler Türkiye modelini ele alarak altyapı çalışmalarına ağırlık verecek. İlâç firmaları ve biyomedikal firmalarının önemi, kıymeti ve değerleri daha çok artacak. Silah ve savunma sanayii kadar ilâç sanayii ile medikal teknolojilerin ön plâna çıkacağı yeni bir dönem başlayacak. Yerli silah ve savunma sanayii yanında yerli medikal ilâç ve sağlık teknolojilerinin de çok gerekli ve önemli olduğunu görmüş olduk. Medikal alanda faaliyet gösteren irili ufaklı pek çok yerli şirketimizin hızlı ar-ge ve üretim kabiliyetleri ile salgınla mücadelede ciddî katkı sağladıklarını gururla izliyoruz.

Ayrıca uzaktan eğitim, online eğitim, dijital eğitim konuları ön plâna çıkacak. Bilgiye herkesin çabuk ve hemen hemen eşit oranda ulaştığı, artık bilginin değil, gerçekliğin tartışıldığı (gerçek/sanal kavgası) yeni döneme geçiş hızlanacak. Türkiye bu süreçte uzaktan eğitimi deneyimliyor. Bu süreç eğitimde, yeni dönemde farklı metotların kullanımını hızlandıracaktır.

Turizm ve ticaret konularında daha sıkı önlemlerin alındığı, katı kuralların konulduğu, seyahat kısıtlamalarının olduğu daha kontrolcü bir döneme girilecek. En azından salgın etkilerini unutturuncaya kadar seyahatler zorlaşacak.

6-Küreselleşme yerine uluslararası iş birlikleri artacak. Küresel güçler dediğimiz ABD, AB, Rusya ve Çin dâhil hiçbir ülkenin küresel bir krizle kendi başına baş etme beceri, imkân ve kabiliyetine sahip olmadığı net olarak görüldü. Bu yeni düzen, farklı alanlarda yeni iş birlikleri kurulmasına yol açacak.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu salgında kötü bir sınav verdi. DSÖ yerine daha hızlı ve etkin kararlar alıp profesyonel, gerektiğinde inisiyatif alabilen, bağlayıcılığı ve yaptırım gücü olan ortak işbirliği plâtformları kurulabilir.

7-Tüm ülkeler sağlık altyapılarını güçlendirmek için çalışacaklar. Bu salgın bize, “gelişmiş” dediğimiz Batı medeniyetlerinin sağlık altyapılarının ne kadar yetersiz ve eksik olduğunu, ayrıca kriz durumunda insan hakları ihlâlleri ile nasıl çıkarcı ve bencil davrandıklarını da göstermiş oldu. Bu anlamda Türkiye şu âna kadar çok güzel bir sınav verdi. Ne tek bir vatandaşını yurtdışında bıraktı, ne onlar gibi yaşlı/genç ayrımı yaptı, ne de yurtdışından gelen on binlerce insanını karantinada mağdur etti.

Sağlık Bakanımız kriz yönetme becerisi ve çalışkanlığı ile hepimizin takdirini kazandı. Başkan Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin son yıllarda yaptığı sağlık yatırımlarının ne kadar doğru ve gerekli olduğu bir kez daha görülmüş oldu.

Özetle… Anlaşılan o ki, insanlık için yeni bir çağı ne büyük bir zafer, ne büyük bir buluş, ne büyük bir olay, ne de büyük bir ihtilâl getirecek. Ancak ve ancak bu çağı, gözle görülmeyecek bir virüs başlatacak!