TÜRKİYE bölgede
gerginliği körüklüyormuş…
Muhatapları
ile problemlerini diplomatik yollarla çözmeliymiş…
Diğer
devletleri masaya oturtmak için sahada güç kullanma yolu sürdürülebilir
değilmiş…
Muhataplarımızla
pozitif diyaloglar kurarak “kazan-kazan” yapmalıymışız…
Kimmiş
muhataplarımız? Yunanistan, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, AB, ABD ve illâ ki
İsrail!
Muhataplarımız
da bizimle diyalog kurmaya ve Doğu Akdeniz’de haklarımızı vermeye can atıyorlar
bu arada(!)…
Birader!
Lâf
Lozan’dan, İstiklâl Harbi’nden açılınca konuyu mutlaka Sevr’e getirirsin; sanki
Sevr’i Sultan Vahideddin imzalamış gibi, ezberletilmiş cümleleri israf edersin.
Tüm
Anadolu Yunanistan, Ermenistan, İtalya, Fransa, İngiltere, Rusya tarafından
paylaşılmıştı, bize de bir avuç toprak kalmıştı, öyle değil mi?
Mustafa
Kemal, Sevr’i paçavra gibi yırtıp atmıştı. Lozan ile Mîsak-ı Millî olmasa bile
en azından Anadolu ve Trakya’nın kayda değer bir miktarının tapusu alınmıştı.
Daha ne olsundu!
Tamam
da birader, senin hassasiyet ayarların sadece karada bize dayatılan Sevr için midir?
Akdeniz’deki Sevr’den ne haber(in) vardır?
Muhataplarımıza
kalsa, Mavi Vatan’da bize lâyık görülen alan, Sevr’in yanında soğanın cücüğü
kadar kalıyor.
Bir
zamanlar Türk gölü olan Akdeniz’den payımıza -lütfedip- iki kulaçlık bir deniz bırakıyorlar.
Yılmaz
Özdil, Bodrum’daki “kayan” villasının önünden ayağını denize sokacak olsa “komşi”nin
botları yanaşıp, “Fazla açılma Yilmaz Ağbey!” diye uyaracaklar.
Muharrem
İnce’ye tuzak kuran “çete”, tekneleriyle şöyle bir dolaşacak olsa, Yunan
hücumbotlarının tacizlerine uğrayacak.
Neredeyse
plajlarımızda güvenlik için konan dubaları muhataplarımız yerleştirecek deniz
sınırlarımızın sonu olarak.
Tamam,
anladık, biliyoruz! “İran’la savaşacak
olsak İran’ın yanında olurum” ya da “Esad
ile savaşırsak Esad’ı tutarım” diyen zevatın başınızın üstünde yeri var.
Yoksa
siz de “Yunanistan ile savaşacak olsak
Yunanistan’ın yanında olurum” diyenlerden misiniz?
Türkiye’nin
Doğu Akdeniz’de çizilmek istenen Sevr haritasına karşı itirazı ve mücadelesinin
sizce hiç mi anlamı yok? Bu kadar mı kör etti gözlerinizi Erdoğan düşmanlığı?
Mavi
Vatan’da verilen bu mücadele için sadra şifâ tek kelimen yok mu birader?
Hâlâ
kalkıp merhum Kadir Mısıroğlu’nun sözünü “Keşke Yunan kazansaydı” diye
çarpıtarak sağda solda kullanmaya devam edecek misin?
Bi’
bitmediniz valla! Sayarak mı verdiler sizi bize bilmem ki!