DÜNYADA milyonlarca çocuk; göç, yetersiz eğitim, barınma,
beslenme, aile içi şiddet, aile içi iletişimsizlik, kitle iletişim araçlarının
negatif etkisi ve sosyal çevre gibi nedenlerle suça sürükleniyor.
Küçük yaşta suça sürüklenen çocuklar yeterli sosyal ve
psikolojik destek görmediklerinde suç işlemeye yaşam boyu devam ediyorlar. Çok
fazla görünür olmasa da çocukların suça sürüklenmesi dünyanın en önemli problemlerinden
biridir.
Orijinal adıyla “Cidade de Deus”, İngilizce adıyla
“City of God” ve Türkçe adıyla “Tanrı Kent” filmi de çocuk suçluları konu alan
en önemli yapıtlardan biri.
2002 Brezilya yapımı olan filmin yönetmen koltuğunda Fernando Meirelles oturuyor. Paulo Lins’in aynı adlı romanından uyarlanan filmin senaryosu Braulio Mantovani’ye ait. Filmin başrollerinde ise Alexandre Rodrigues, Leandro Firmino, Phellipe Haagensen yer alıyor.
Film, fakir insanları şehir merkezinden izole etmek
için Rio De Janeiro’da inşâ edilen bir gecekondu mahallesinde geçiyor.
Suç olgusunu çocuklar üzerinden ele alan filmin iki
ayrı ana karakteri var. Karakterlerden biri, suça bulaşmamak için azamî çaba
sarf eden “Rocket” lakaplı Buscape (Alexandre Rodrigues); diğeri ise, yetişkin
bir suçlunun işleyebileceği suçları daha 10 yaşında işlemeye başlamış ve çok
genç yaşta “Tanrı Kent” mahallindeki suç çetelerinin elebaşılığını yapan Lil Ze
(Leandro Firmino).
Filmin aynı zamanda dış sesi olan Rocket mahallenin
masum ve hayâlperest yüzünü temsil ederken, Ze ise mahallenin hırs, ihtiras ve
suç yönünü temsil ediyor.
Suç olgusunun yoğunlaştığı gettolara dâhil olgusal
çıkarımlar yapmamıza olanak sağlayacak derinlikte olan film, gettoların
bilinmeyen dehlizlerinde oluşan sosyolojiyi çok iyi yansıtıyor.
Tanrı Kent’teki suç yaşamını ele alan film, suçun
insanı nasıl insanlıktan çıkardığını, suçun gün geçtikçe suçu işleyenlerce
kutsandığını ve suçun zaman içerisinde âdeta insanın karakterine dönüştüğünü
psikolojik yönleriyle derinlikli olarak işliyor.
Yetersiz eğitim, barınma, beslenme, aile içi şiddet ve
aile içi iletişimsizlik gibi olgular filmin alt metninde çarpan etkileriyle
birlikte adeta izleyiciye ezberletiliyor.
Dış sesin anlatımı ve mekân tasvirleri filme belgesel
havası katıyor. Bu da sinematografi anlamında başarıyı beraberinde getiriyor.
Suç ve şiddet üzerinden oluşturulan anlatılar ister
istemez bir noktada aksiyona dönüşür. Daha doğrusu, aksiyon, anlatının alt
metnini ve hatta anlatının kendini gölgeler. Fakat “Tanrı Kent” filminin
yönetmeni Meirelles, abartılı aksiyon sahnelerinden uzak durarak aksiyonun
anlatıyı gölgelemesine izin vermemiş.
Mükemmel oyunculukların sergilendiği filmde
karakterlerin birçoğu gecekondu mahallerinde yaşamış ve filmde anlatılan
suçlarla içe içe geçmiş bir yaşamın içinden gelen oyunculardan oluşuyor.
Yönetmen, gecekondu mahallelerinden seçtiği çocuklara oyunculuk dersi vererek
filme hazırlamış. Bu sayede ortaya şahane bir film çıkmış.
İyi seyirler…