
BURAYA kadar
getirdiğimiz dosyanın yansıttığı izahat, ÇHC’nin Tayvan kara sularına savaş ve
sahil güvenlik gemileri ile hava sahasına savaş uçaklarını göndermesi üzerine
başlatılan savaş çığırtkanlığı nedeniyleydi.
Beyan
etmiştik ki, ÇHC sadece Tayvan’ın değil, Japonya’nın, Endonezya’nın,
Filipinler’in kara sularında da taciz girişimlerinde bulunuyor ve bunu yaparken
komşularını rahatsız etmenin yanında asıl kendi içerisinde bir propaganda
işletiyor.
Hatta
bu minvâlde daha evvel bahsetmediğimiz bir hâdiseyi burada analım: Komünist
Parti’ye bağlı yayın organlarının “Tayvan’a gireceğiz. Savaş korkusu nedeniyle
Tayvan’da süpermarketler boşaltıldı, yağma olayları başladı” şeklindeki
propaganda haberleri psikolojik plânda ters tepti ve ÇHC halkının bir kesimi,
savaşın getireceği sorunları endişe ederek süpermarketlerdeki rafları boşalttı.
Bunun üzerine aynı yayın organları, savaşın gerçekleşmeyeceği yönündeki
haberlerle izah yoluna gittiler.
Buraya
kadar bahsi geçen gerçeklerin gerekçeleri askerî temeldeydi, şimdi de toplumsal
ve ticarî gerekçelere bir göz atalım…
Evvelâ
Çin toplumu ile Tayvan toplumu arasında bir gerginlik yok. Gerginliğin nedenini
Komünist Parti’nin propagandası olarak yorumlamıştık. Elbette Çin’de de,
Tayvan’da da ideolojik bağlılığı nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkilere sert
şekilde bakan kişi ve gruplar olabilir ama bu, iki toplumun da geneline sirayet
eden bir etkiye sahip değil. Çin halkı ile Tayvan halkı arasında evlilikler
yapılıyor, aileler kuruluyor, iki ülke arasında hem aile, hem de ekonomik
gelecek düşüncesiyle karşılıklı göçler gerçekleşiyor. İşte tam da bu gerçek,
iki ülke toplumunun birbiri hakkındaki genel düşüncesini ortaya koyuyor!
Ayrıca
ÇHC ile Tayvan arasında, iki ülkenin birbirine gümrük dahi uyguladığı çok
yüksek hacimli bir ticaret var. Bu konudaki en önemli varlık, ÇHC’de kurulu
Tayvan menşeli şirketler. Evet, bu gerçek çok ama çok önemli!
Geçtiğimiz
aylarda bahsetmiştim, Tayvan, dünyanın yarı iletken mamul ve çip üretiminin en
önde gelen ülkesi. Salgın sürecinde çip üzerinden yaşanan tedarik krizini
yönetebilen tek güç de Tayvan oldu. Söz konusu teknolojinin piyasasına
Tayvan’ın hâkim olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu gerçeği kabul eden başta
ABD olmak üzere diğer dünya ülkeleri, söz konusu pazarın olumsuz etkilenmemesi
ve ÇHC’nin bu pazara egemen olmaması için yoğun şekilde Tayvan’ı
destekliyorlar.
Ayrıca
bu desteğin arkasında sadece ÇHC’nin daha da büyümesi endişesi yok. ÇHC,
üretimini yaptığı tekno-elektronik ürünlere casus yazılım yerleştirmekle
suçlanıyor. Örneğin bu minvâlde yaşanan Huawei krizine bütün dünya şahit oldu.
Dolayısıyla diğer ülkeler, söz konusu pazarın ÇHC’nin eline geçmesi durumunda
bir yazılım güvenliği tehdidiyle karşı karşıya kalacaklarını düşünüyor ve
Tayvan’a bu yüzden güveniyorlar.
***
Evet,
bir üçüncü dünya savaşının Asya Pasifik’ten çıkmayacağını izah etmek, belki de
çıkmaması için kimlerin ne kadar çaba harcadığını göstermek ve Asya Pasifik’te
yaşananların Ukrayna-Rusya Savaşı ile aynı paralelde yorumlanmaması gerektiğini
açıklamak istedik. Sanırım yeterince açık ve net oldu.
Savaştan,
savaşın propagandasından, hatta savaş temalı lâtife ve şakalardan dahi Allah’a
sığınırım.
Allah
bütün insanlığa gerçek adalet, gerçek saadeti ve gerçek hürriyeti nasip etsin
ve İmam Hasan (ra) ahlâkını anlamayı nasip etsin!