“BİRAZ olumlu rol bu
süreçte oynasın Türkiye’nin demokratikleşmesinde diyorsak bu ancak bir etkili
bir demokrasi mücadelesine demokratik çıkışa bağlı” diyor.
Kusura
bakmayınız, cümlenin devrikliği, dağınıklığı söyleyene ait.
“Meselâ
HDP’nin bu çıkışı bazı CHP’liler ters yorumlayabilirler ama öyle değil. (HDP) CHP’nin
de önünü açtı, güçlendirdi, irade kazandırdı. Yoksa AKP, MHP’nin koltuk değneği
olmuştu yani” diye devam ediyor.
“Demokratik
çıkış, demokratik öncülük tabiî ki irade kazandırıyor onlara da. Bu bakımdan
yani HDP’ye muhtaçtırlar” derken CHP’den bahsediyor.
Ve
“HDP’yle doğru ilişkiler geliştirerek ancak etkili olabilirler” ile
CHP’ye başarının sırrını vererek bitiriyor.
Kim?
Duran Kalkan…
Önündeki
sehpada pekeke paçavrası, arka fonda terörist başı Öcalan’ın posteri, siyâsî
çözümleme yapıyor eleman.
Kendince
Türkiye siyasetine yön verme gayretinde.
Bu
cümlelerin deşifre edilmesine gerek bile yok ama kayıtlara girmesi için ana
fikri yine de yazmış olalım.
Bir;
HDP, CHP’nin önünü açtı.
İki;
CHP, HDP’ye muhtaçtır.
Üç;
etkili olabilmek için CHP, HDP ile doğru ilişkiler kurmalıdır.
Herifoğlu
der, kime ne? Ağzı torba değil ki büzesin.
Kandil’den
yönetilen HDP için zaten problem yok. Kandil ne diyorsa o!
Peki,
böyle bir açıklama sonrasında CHP neden ölü taklidi yapmakta?
“Kürt
sorununu” HDP ile çözecekleri içindir belki de. HDP de “Kürt sorununu” Kandil
ve İmralı ile çözecek bu arada.
Gerçi
çözüm yöntemlerini 6-8 Ekim Olayları’nda görmüşlüğümüz var. Ortada Kürt
kalmayınca sorun da kalmayacak hâliyle. Kesin çözüm!
CHP’nin
suskunluğunun bir diğer nedeni de Kürt büyüğü HDP’li Ahmet Türk’ün, “Biz
yerel seçimlerde CHP’yi destekledik, 10-11 ilde bizim desteğimiz olmasaydı bu
şehirleri kazanamazlardı” cümlesinde gizli olabilir.
Bu
gerçeği Cümle Âlem Limitet Şirketi de biliyor ama bu gerçeğin bir kez daha
HDP’li bir ağızdan tekrar edilmesi, ileriye yönelik inceden bir uyarı olarak
telâkki edilebilir hâddizatında.
CHP’nin
içinde Duran Kalkan’ın açıklamasından rahatsızlık duyan, gocunan, irkilen
-tamam- kimse yok, bu belli.
Peki,
ya CHP’nin ittifak ortağı milliyetçi(!) İP’e ne demeli?
Meral
Apla ve kurmaylarından da tık yok!
İnsan
bir sormaz mı “Hey dostum, sizin derdiniz, niyetiniz ne?” diye?
Gerçi
onlar da HDP’li Fatma Kurtulan’ın hışmına uğramışlardı, hem de Meclis çatısı
altında.
Kurtulan,
Meclis kürsüsünden İP sıralarına dönerek ve parmak sallayarak kavgada bile
söylenmeyecek ahanda şunları söylemişti:
“İyi
Parti, size söylüyorum! Size rağmen, içinde bulunduğunuz ittifak, size rağmen, HDP
ve pekekeye içinde gönül vermişlerin de olduğu insanlar size oy verdi. Şu an
koltuklarınızda (bu arada eliyle kürsüyü dövmekte) HDP’nin oylarıyla
koltuklarda oturacaksınız.
Bu
ittifakta, CHP’yle yaptığınız ittifakta HDP’nin oylarının etkisi vardır. Ne
diyeceksiniz şimdi buna? En köşede oturuyorsunuz. Bakın aritmetiğe bakın! Zar
zor şu kapıdan içeri girdiniz. Böyle bir partiye, ‘Hâddinizi bilin, şunu deyin,
bunu deyin’ diyemezsiniz. Siz hâddinizi bileceksiniz!”
Kusura
bakmayınız, cümlenin devrikliği, dağınıklığı söyleyene ait.
O
gün de en köşede oturan İP’li vekillerden tık çıkmamıştı. Hani İçişleri Bakanı
Süleyman Soylu konuşurken bile avaz avaz bağıran ve zar zor girebildikleri kapı
önünde oturan vekillerden.
CHP’nin
ve İP’in, hattâ ilkokul bebelerinin bile pekâlâ bildiği bu ittifakı HDP de
biliyor, İmralı da biliyor, Kandil de biliyor, Duran Kalkan da biliyor. Cümle Âlem
Limitet Şirketi de biliyor.
Erdoğan’ı
devirebilmekten gayrı ne emeli, ne plânı, ne de vizyonu bulunan Millet
İttifak’ı göbekten HDP’ye, dolayısıyla Kandil’e bağlıdır. Nokta!
Bakalım
ittifak cephesinde seçime kadar daha neler neler yaşanacak, bu kulaklar daha
neler neler duyacak.
Sen
yine de birlikte değillermiş gibi çek pampa!
Soran
olursa da “Megri megri” dersin…
Kalınız sağlıcakla efendim…