
İNANIN illallah ettim. Şu “hakikat körlüğü”, görüneni veya gösterileni hakikat kabul etme, roller ve maskelerden bıktım artık. Bu kadar basit bir şeyin bile arkasındaki gerçekleri görmemek, görenlerin başarısı değil, görmeyenlerin beceriksizliği...
Bürokrasi konusunda da aynı durumu yaşıyorum, yaşıyoruz, yaşıyorlar. O yüzden yazının başlığı “Çaya Çorbaya Bürokrasi Farkındalığı” şeklinde. Limon için deriz ya, “Çaya çorbaya, her şeye lâzım” diye, işte bürokrasiye maruz kalanın da, bürokrasiyi yönetenin de, bürokratın da bürokrasiyle ilgili farkındalığa ihtiyacı var. Madem öyle, biz de açalım konuyu böyle böyle…
İlk sorumuz şu: Bu bürokrasi niye var? Yani neden dolayı meydana geldi?
İyi niyetli veya kötü niyetli duruma göre bu sorunun cevabı çok basit. İyi niyetli cevabı şöyle: Ülkedeki mevcut ve hâkim zümrenin, bir taraftan ülkenin kalkınmasına vatandaşların katkı sağlamasını gerçekleştirmek, diğer taraftan da yine vatandaşların iyi ve kaliteli hizmet almalarını temin etmek için kurduğu sistemin yönetim usulüdür bürokrasi.
Kötü niyetli cevap da şu: Ülkedeki mevcut ve hâkim zümrenin, vatandaşları ülke kalkınmasında kullanmak ve kalkınmayı ancak devam ettirecek kadar hizmet vermenin yanında halkı kontrol etmek için kurduğu sistemin yönetim usulüdür bürokrasi.
“Hâkim zümre kimlerden oluşur?” diye sormayın, çünkü ülkeden ülkeye değişir. Birçok ülkede o zümre “bürokratlar” oluvermiştir.
“Bürokrasi” dediğimiz, bir yönetme usulü veya tekniğidir. “Bürokrat” da o usulü, o tekniği uygulayan kimsedir. Yukarıda dediğimiz gibi, eğer iyi niyetli bir durum varsa, bürokrasinin tadına doyamaz, bürokratı da yere göğe sığdıramazsınız. Eğer kötü niyetli bir durum varsa, ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir ve kaçacak ülke ararsınız. Kaçmak istediğiniz ülke ise bürokrasinin iyi niyetli olarak kurgulandığı ve işletildiği yerlerden biri olmalıdır ancak.
Kurucuların niyetlerini bilmesem de bildiğim şey şu: Türkiye’de İttihat-Terakki ile başlayan süreçte kurulmuş olan ve hâlen işletilen bürokrasi, kötü niyetli bir sistemdir. Bu ifademin “Bürokrat kötüdür” şeklinde anlaşılması demek, “Yanlış anlaşıldım” demektir. Kötü niyetli bürokratik sistemde iyi bürokrata yer yoktur ve iyi olmaya kalktığı zaman canı fena hâlde yanar.
Bu sistemi üç defa kırmaya çalıştılar. Buna çalışanlar; Demokrat Parti ve Adnan Menderes, Anavatan Partisi ve Turgut Özal, AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan oldu. Bunlar başarılı olabildikleri kadar halk tarafından sevilmiş, beğenilmiş isimler oldular.
Peki, bürokrata “iyi olma” şansı vermeyen sistemin iyi veya kötü niyetli olduğunu nereden anlıyoruz?
Bu sorunun cevabı da son derece basit: Eğer bir bürokratik sistem iyiyi, doğruyu, güzeli, hakkı ve güveni hedeflemişse, vatandaşını ve bürokratik sistemdeki çalışanları cezalandırarak değil, ikna ederek geliştirmeye çalışıyorsa, karar süreçlerine katıyorsa, şeffafsa, hesap vermekten ve eleştirilmekten acayip memnun oluyorsa, başardığında ödül almayı istediği kadar, beceremediğinde de bedel ödemeyi isteyebiliyorsa, biliniz ki o sistem, iyi niyetli bir sistemdir.
Kötü niyetli kurulmuş sistemse, neredeyse iyi niyetlinin tam tersidir ve şüphecidir, güvensizdir, insanların fayda ve memnuniyetlerini değil, modası geçmiş, saçma sapan formalitelerin yerine gelip gelmediğini önemser. Ve ilâ ahir…
Bu tarz sistemler “Şu işi niye yapmadın?” diye sormaz, “Niye yaptın?” diye sorar. O yüzden yapmayan, kılını kıpırdatmayan, kendisine gelen projeler, fikirler ve talepler hakkında “Nasıl reddedebilirim?” diye kara kara düşünen bürokratlar, en ideal bürokratlardır kötü niyetli sisteme göre.
Bir genel müdürümüz gece gündüz, “Daha nasıl faydalı olabilirim?” diye düşünürken, size komik gelecek belki, “Yapılmamış ihalede yolsuzluk yaptı” diye hakkında soruşturma açılmıştı. Sırası gelmişken, hemen şunu da belirtmem lâzım: Kötü niyetli bürokratik sistem, kötü niyetli bürokrata acayip destek olur ve onun bütün kötü niyetini uygulayabilmesi için imkân sunar. Bu konularda sayısız örneklerim var lâkin anlatmaya sayfalarımız yetmez.
Peki, ne öneriyoruz?
Halkla çok yoğun teması olan, para, iş ve işlem trafiği az olmayan, teknoloji kullanması gereken bir kuruluşumuzu “pilot kuruluş” olarak belirleyerek, orada “iyi niyetli bürokratik sistemi” çalıştırmak lâzım.
Aslında Sayın Cumhurbaşkanımız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki sistem, tam da “iyi niyetli bir bürokratik sistem” hâline gelmişti. Yıllarca bu sistem işledi. Ne var ki, bu anlayış merkezî idareye bir türlü aksettirilemedi. Pilot bir kuruluşun, çalışmasıyla ve kuruluşta dönemsel görevlendirilmelerle yaygınlaştırılabileceğini tahmin ediyoruz. Bunu başarmaktan başka bir alternatifimiz yok. Bürokratik yapı şu an çok tehlikeli bir vaziyette. Bu kokuşmuşluk ve çürümüşlük herkesi hasta eder. Bunun siyasetle, dinle, imanla, ideolojiyle filan ilgisi yok. Diyorum ki, “Gelin, el ele verelim, bürokratik sistemimizin yanlışlığının farkına varalım, değişmesi konusunda mutabakat sağlayalım, iyi niyetli bürokratik sistemin kurulup işlemesi için hepimiz bilgilenip bilinçlenelim, uygulama aşamasında gelişmeye açık ve aynı zamanda kolaylaştırıcı olalım”.
Bu dört tavsiyenin gereğini yapalım, o zaman görürüz dünyada cenneti yaşamak nedir! Dünyada üretim, gelişme ve ilerleme ne demekmiş, o zaman konuşalım.
Şimdi bizim hızla, görünenin arkasındaki hakikati görüp icabına bakmamız gerekiyor. Bu farkındalığımız her birimizin hayatını o kadar etkileyecek ki, sanki bir başka âleme geçmiş gibi hissedeceğiz. Tam da o zaman büyük değişim başlayacak. Allah’ın izniyle o günleri göreceğiz.