Çatal bıçaksız yemek

Toplumlar sağlıklarını kaybettiğinde, kendini gerçekleştirme seviyesine kadar inşâ ettikleri tüm değerler, zemin sağlam olmadığı için baştan sona yıkılır. Toplumların ellerinden düşünebilme yetisi alınır, yön tayin etmekse sistemin eline geçmiş olur.

ALINAN yolun zamana bölümüne “sürat” diyoruz. Bu da demek oluyor ki, bir sürate sahip değilsek, gerçekleşen eylem, yol almak sayılmıyor. Bu yazımda, sizlerle sürati apansız olanlar hakkında konuşacak, doyumsuz ve idraksiz toplum yetiştirmeyi amaçlayarak yol alanlardan söz edeceğiz.

Bu sistemler müthiş bir süratle ilerlerken, zaman kaybetmeyi göze alamıyorlar. O sebeple her işleri hızlı, ihtiyaçları yarım, açlıkları sun’î. Beslenme ihtiyacı, insan var olduğundan beri bir mücadele değil mi? Avlanmak, topraktan besin elde edebilmek ve gıda ihtiyacını karşılayabilmek, yüzyıllardır insanların birincil problemi. Peki, 21’inci yüzyılda bu problem giderildi mi? Hayır! Günümüz, çatal bıçaksız gıdaların işgaliyle, sürat problemiyle sıhhatten uzaklaştı.

Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi’ni bilir misiniz? Bir piramit oluşturalım zihnimizde. Bu piramidin tabanında fizyolojik ihtiyaçlar bulunsun; beslenme, solunum, uyku gibi… Bu katman, insan hayatı için büyük bir önem arz ediyor. Eğer piramidin ilk katmanını sağlayamazsanız, ikinci katmana ve dahi diğer üst katmanlara geçişten söz edemeyiz.

Temel ihtiyaçlarımızı karşıladığımızı varsayalım. Piramidin ikinci katmanında güvenlik bulunuyor; vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği gibi… Diğer iki katman da tamamlandığında bir sonraki katmana geçiş yapıyoruz. Üçüncü katmanda ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi bulunuyor. Aile ve arkadaşlık ilişkileri bir ihtiyaç hâline geliyor bu seviyede. Sevgi karşılandığında ise dördüncü katman olan saygı katmanına geçiş yapıyoruz. Kendine güven ve saygının yanında başarı ve toplumdaki tüm bireylere saygı gibi değerler bu katmanda mevcut. Bu katmanı da başarıyla tamamladığımızda piramidin en yüksek katmanına, kendini gerçekleştirmeye ulaşmış oluyoruz.

Erdemler, sanat ve felsefe, yaratıcılık, doğallık, problem çözebilme yetisi, önyargısız olma, gerçeklerin kabulü gibi nitelikler burada bulunuyor. İnsan, ilk katmandan başlayarak asıl ihtiyaçlarına kavuştuğu takdirde gelişerek ve yenilenerek tamamlanma serüveni yaşıyor.

Peki, zihin dünyamızda niçin bu piramidi inşâ ettik? Değinmek istediğim nokta şudur: Meselem, piramidin ilk katmanındaki gıda ihtiyacını, kalite ve besin değeri yüksek yiyeceklerle karşılamanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak…

İnsanın kendisini tamamlamasında ilk ihtiyacı olan gıda, normal şartlarda her türlü imkânla giderilebilir. Evde içtiğimiz bir anne çorbasıyla, lezzetli ve sağlıklı bir öğünle veyahut fastfood tarzı hızlıca tüketilen bir gıda ile… Tercihlerimiz, gıda ihtiyacımızın karşılanma kalitesini ortaya çıkartıyor ve gıda kalitesi zemin katmanıyla ilişkili olduğu için üzerine inşâ ettiğimiz tüm değerlerle bir bağlam oluşturmuş oluyoruz. Sizlere şunu söylemiş oluyorum: “Ne yerseniz, osunuz!”

Fastfood gıda, dünyada oldukça yaygın bir yiyecek türü ve insanların çoğunu pençesi altına almış bulunmakta. Peki, çatal ve bıçaksız yenen bu gıdalar nasıl ve ne amaçla öğünlerimiz arasına katıldı?

Fastfood beslenme biçimi, “ayaküstü” beslenmeyi ifade eder. Başka bir deyişle, “hızlı ve hazır beslenme” anlamındadır. Fastfood tüketimi, zaman darlığının ortaya çıkardığı kentsel yemek kültürüdür. Dünyada bilim ve teknolojide yaşanan gelişmeler, üretimlerin geleneksel ve doğal yöntemler yerine endüstriyel yöntemlere bırakmasına sebep oldu. Bu durum toplumsal düzenin ve ekonomik ilişkilerin yeniden düzenlenmesini sağladı.

Toplumlar modernizm etkisiyle geleneksel alışkanlıklardan uzaklaştırıldı ve hazır gıdaların, fastfood tüketiminin arttırıldığı bir beslenme kültürü oluşturuldu. İşçi gücü azaltıldı, gıdalar koruma, paketleme, dondurma ve hazır bir şekilde tüketme sistemine uygun üretildi.

Bu durum dağıtımı kolaylaştırdı, fastfood tüketimi tüm dünyaya kolayca yayılma imkânı buldu. Fastfood restoran tüketim sisteminin oluşmasıyla birlikte hızlı yemek ve tembel yaşam ilkesi ortaya çıktı. Gelin, sizlerle birlikte bir fastfood restoranı inceleyelim!

Bu restoranların, masaların birbirlerine çok yakın olması sebebiyle yemeğimizi yerken sohbet edemeyeceğimiz, arka fonda çalan hızlı müziğin etkisiyle beraber hızlı tüketim sağlayacağımız restoran zincirleri olduklarını görmemiz mümkün. Besin değerlerinin düşük olduğu, süratin esas alındığı ve çağa uyum sağlamak zorunda olmanın meydana getirdiği bu beslenme alışkanlığı, insanların yaşam kalitesini düşürmektedir. Toplumlar sağlıklarını kaybettiğinde, kendini gerçekleştirme seviyesine kadar inşâ ettikleri tüm değerler, zemin sağlam olmadığı için baştan sona yıkılır. Toplumların ellerinden düşünebilme yetisi alınır, yön tayin etmekse sistemin eline geçmiş olur.

Kendi kendilerinin polisi olmak isteyen gıda sektörünün dayatmasına kapılmamalı ve gıda tüketirken çoğunlukla çatal bıçak kullanmayı arttırmalıyız.