ÇANAKKALE’NİN az bilinen kahramanlarını kısa kısa hatırlatmaya devam ediyoruz…
Çanakkale’de Deniz Zaferi’nin önemini bilmeyenimiz yoktur. Ancak, göğüs göğse muharebelerin yaşandığı kara savaşlarında daha fazla kahramanlık öyküleri çıkmıştır.
İlk bölümde deniz zaferinin iki büyük komutanını yazmış, ikinci bölümde ise hem deniz, hem de kara savaşlarının kahramanlarından ikisini hatırlamıştık.
Bu üçüncü bölümde de kara savaşlarına yön veren komutanlardan Yüzbaşı Yusuf Kenan ve yaşlarıyla izahı zor kahramanlıkları ile yâd edeceğimiz Ali Reşad Çavuş ile Salihlili Mehmed’i anlatacağız...
Yüzbaşı Yusuf Kenan
1911 Haziran’ında ilk Osmanlı Havacılık Teşkilâtı kurulduktan sonra Yüzbaşı Mehmet Fesâ Bey ile Fransa’ya uçuş eğitimine gönderilir Teğmen Yusuf Kenan. Aynı zamanda ikinci başarılı uçuşun (ilk başarılı uçuş da Yzb. Mehmet Fesâ Bey’e aittir) da pilotudur. Ancak Osmanlı’nın hava kuvvetlerinin beklendiği gibi gelişememesi üzerine askerlik hayatı kara subayı olarak devam eder.
Trablusgarp Savaşı’nda Kumkale ve Ezine savunmalarında, Balkan Savaşlarında ise Eceabat, Bolayır ve Anafartalar’da görev yapar. Bütün görevleri Çanakkale’de olduğu için de “Çanakkale Muhafızı” olarak anılır.
Deniz Savaşları boyunca boğaz savunmasında karada görev yapan Yzb. Yusuf Kenan’ı Çanakkale’nin kahramanlarından biri yapan, kara savaşlarının başladığı 25 Nisan gecesindeki inisiyatifidir. O gece, 5’inci Ordu’ya çıkarmanın başladığını haber veren ilk kişi odur.
Çıkarma Arıburnu ve Seddülbahir’den başlamıştır. Seddülbahir savunucusu Binbaşı Mahmut Sabri Bey, sabaha doğru destek kuvvet ister. Yüzbaşı Yusuf Kenan, Tekke koyuna destek olarak gönderilir ve 250 askeri ile yola çıkar. Ancak İkiz koyuna çıkan bin kişilik düşman birliğini fark ettiğinde bir karar vermek zorundadır. İkiz koyuna çıkan düşman, Tekke ve Ertuğrul koylarındaki savunmamızın arkasına sarkma niyetindedir.
Yusuf Kenan, emir beklemeden bu düşmana yönelir ve bir bölükle bir alay büyüklüğündeki düşmanı geri püskürtür. Bu hareketiyle savaşın seyrini değiştiren Yüzbaşı Yusuf Kenan, aynı gün İngiliz donanmasının top atışıyla şehid olur.
Ali Reşad Çavuş
13 yaşındaki Ali Reşad’ın Çanakkale’de bulunması bir tercih değil, kaderdir aslında. Makedonya dağlarında eşkıya peşinde koşarken bir çatışmada şehid olan babası Yüzbaşı Ali Bey’den ve Balkan zulmünde tüm ailesi Sırplar tarafından katledildikten sonra askerî birliklerden birine sığınır Ali Reşad. Ona yuva olan birlik Çanakkale savunmasına gönderilince, o da soluğu orada alır.
Ölümü umursamaz tavrıyla bulunduğu yere moral veren bir yapısı vardı Ali Reşad’ın. Düşman mevzilerine sızar, silah ve teçhizatla geri dönerdi. Muharebe sırasında sürekli en önde o giderdi.
Siperlere yaklaşarak attığı bombalar birçok düşman askerini Çanakkale’ye gömerken, patlattığı cephanelikler düşmanın gücünü zayıflatıyordu. Defalarca yaralandığı hâlde cepheden uzak kalmamış ve iyileştiği anda savaşa iştirak etmişti. Kahramanlıkları gerek Alman komutanlar, gerekse Osmanlı’da çokça duyulan Ali Reşad, Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın cepheye bir gelişinde, “Çavuş” rütbesiyle onurlandırıldı. Yaşı sebebiyle resmî kayıtlarda asker olarak görünmediği hâlde kahramanlıklarıyla rütbe almıştı.
Salihlili Mehmed
Salihlili Mehmed’i, savaşın son günü yayınlanan Tasvir-i Efkâr gazetesinin, “İki Harp Nişanı kazanan bir Anadolu yavrusu” başlıklı haberiyle tanıyoruz.
Anlatılanlara göre, bugün Manisa’ya bağlı olan Salihli’den kahveci Mustafa Ağa’nın oğlu olan Mehmed, cepheye sevk edilen hemşehrilerinin arasına gizlice karışarak Çanakkale’ye varmış. Yaşı küçük olan diğer gönüllülerle birlikte cephe gerisinde, hastanelerde görevlendirilmiş. Ancak yaralı askerlerden dinledikleri onu daha fazla cephe gerisinde tutamamış ve gönüllü bombacı olarak cepheye gitmiş.
Özellikle geceleri siperlere sızarak bomba atan Mehmed’in defalarca bu tehlikeli görevi başarıyla ifa ettiği, bizzat şâhit olanlar tarafından anlatılmış. 13 yaşındaki bu gözü pek cengâverin kahramanlıklarının Liman von Sanders’in de kulağına gittiği ve Soğanlıdere’yi teftişi sırasında Mehmed’e Almanların en değerli savaş nişanlarından birini taktığı rivayet edilir.
Mehmed’e ayrıca, görev yaptığı hastane başhekiminin teklifi ile Osmanlı Harp Madalyası da verilmiştir.
Çanakkale Savaşı, çocuk yaştaki kahramanların hikâyeleriyle bütünleşmiş olsa da çoğu, resmî belgelerle desteklenmemektedir. Birçok hikâyenin doğruluğu olayın şâhitlerince tasdik edilerek günümüze gelmiş, ancak “asker” sıfatı ile savaşmadıkları için ne Osmanlı, ne de Alman kayıtlarına geçebilmiştir. Dolayısıyla çocuk kahramanlardan aktardığımız hikâyeler konusunda farklı görüşler ortaya atılabilir.
Ancak her ne olursa olsun, Türk milletinin bağrındaki cihâd ateşi her yaşta yanmış ve genciyle yaşlısıyla bu ateşi düşmana ölüm kusmuştur.
Allâh hepsinden râzı olsun!